Galatasaray ve Fenerbahçe arasında kupa karşılaşması Riyad’da oynanacaktı. Takımlar çok yüklü meblağda paralar alacak, maç dünya gündeminde yer bulacaktı. Bulacaktı diyoruz çünkü ilginç bir el, maçı oynatmadı ve gündemimiz Gazze’den maça doğru evrildi. Türkiye’de birkaç gündür yoğun şekilde kupa maçı ya da daha doğrusu maçın oynanmaması konuşuluyor.
Alan kirli olduğu kadar dezenformasyon da alıp başını yürüdü. Her dakika yeni bir haber paylaşılıp insanlar galeyana getiriliyorlar. Hatta maç üzerinden, Mustafa Kemal güzellemesi yapılıp hassasiyet oluşturulmaya çalışılıyor. FİFA kuralları çok net iken üstünden üç ay geçmiş cumhuriyetin 100. yılı kutlamalarını Türkiye’de değil de Suudi Arabistan’da yapma girişimlerde bulunmak, yüz yıldır giymedikleri Atatürk tişörtleri ile sahaya çıkacağız; “Yurtta sulh, cihanda sulh” pankartı ile çıkacağız deyip bunu da açık provokatif eylem olarak son dakikaya taşımak nedir acaba? “Yurtta Sulh Konseyi yeni bir emir verdi de eylem şekline mi uyduruldu?” diye sormadan geçemiyor insan.
Neden durup dururken “Yurtta sulh, cihanda sulh” geldi akıllarına. Futbol Federasyonu Başkanı, Fenerbahçe ve Galatasaray başkanları hakkında soruşturma açıldı mı? Bu adamlar ne yapıyor diye soruldu mu? Maçtan günler öncesine kadar hazırlıklar yapılırken neden FİFA kurallarına aykırı olarak bu talepler dile getirildi? Yoksa bu kadar yıldır yöneticilik yapan bu adamların basireti bağlanmış olamaz diye düşünüyorum. Vardır içinde bir iş. Ortalık sakinleşmeden Ekrem İmamoğlu miting çağrısı yaptı. Cumartesi 15’te alana çıktılar ağır ağabeyler. Neyse ki Gezi Olayları hikâyesini bilen duyarlı insanlar çağrıya kulak bile asmadılar. Meydana doluşanlarında bindirilmiş kıtalar olduğunu bilmeyen de yok zaten. Almanya’da maç oynarken aklınıza ne Atatürk ne de “Yurtta sulh, cihanda sulh” gelmemişti oysa. Suudi Arabistan ve Çin’le ilişkiler iyiye doğru evrilirken, Gazze’de insanlık katledilirken bir mesaj verme çabası olabilecekken neden cuntacı bir grubun sloganına sığındınız diye sormalıyız. Ben bir Galatasaray taraftarı olarak soruyorum; devletim konuyu sorgulasın. Hatta konu ile ilgili savcılar dava açsın. Kimse davayı dile getirmiyorsa ben buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Basın savcısı gereğini yapsın.
Adı Fenerbahçe diye, Galatasaray diye alengirli işlerin içine girme hakkına sahip değil hiçbir takım. Herkes yaptığının hesabını verecek. Kimsenin yaptığı yanına kâr olarak kalmayacak ki herkes hukukun üstünlüğüne inansın ve bir yanlış yapıldığında hesabını vereceğini bilsin!
Günün bu saatinde Gazze’de İsrail’in yaptıklarını yazıp konuşacağımıza bir taşla çok kuş vuranların gündemimizi işgal etmesine izin verdik. Bu dakikaya kadar da kimse bunu suç addedip gerekli müdahaleyi yapmadı. Bekliyoruz; onlar sabırlı olduğu kadar biz de sabırlıyız lakin sabrımızın da bir sonu vardır elbet. Bu tür hukuksuzluklara artık dayanacak gücümüz yok, kalmadı. Bilinsin isteriz. Elimizden ne gelir demeyin, sosyal medya birçok şeyi yapabilmek için yeterince alan oluşturdu, vesselam.