1948’de asker bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. MSP Manisa Gençlik Kolları Başkanlığı ve il başkanlığı yaptı. Yatmasa da iki yıl hapis cezası aldı. 1991’de Refah Partisi’nden Manisa’ milletvekili adayı oldu, seçilemedi. 1994’te Manisa Belediye Başkanlığına aday gösterildi, yine seçilemedi. Samimiyetle çalıştı, koşturdu, mücadele etti; bu samimi gayretleriyle Millî Görüş camiasının gönlünde taht kurdu. Bu dönem tüm Müslümanlar için sıkıntılar dönemiydi, dolayısıyla bu dönem, onun siyasi hayatının da CEFA dönemiydi.
24 Aralık 1995 seçimlerinde Refah Partisi’nden Manisa milletvekili olarak meclise girdi. Bundan sonra uzun sürecek SEFA dönemi başladı. Daha sonra ise 1999’da Fazilet Partisi’nden meclise girdi. 2002’de Ak parti’nin kurucuları arasında yer aldı. Ak Parti’nin tek başına iktidar olmasıyla Meclis Başkanlığına getirildi ve 2007’ye kadar bu görevini yürüttü. Sonraki dönemlerde ise Başbakan yardımcılığı ve hükûmet sözcülüğü görevlerini yürüttü. Bu dönemlerde daha önce çekmiş olduğu cefaların sefasını fazlasıyla sürüyordu. Ancak ne olduysa bu SEFA döneminin uzun sürmesiyle oldu. Müslümanların duygularına tercüman olan, Müslümanları rahatlatan söylemler yerine; özellikle Millî Görüş camiasından gelenleri rahatsız eden söylemler ortaya koymaya başladı. Mavi Marmara katliamından sonra İHH ve Mavi Marmara için yaptığı açıklamalar, Gezi olaylarındaki çıkışı, hayal kırıklığına yol açan açıklamalardı. Ancak samimiyetine inanıldığı için o söylemlerinin üzerinde pek durulmadı. Giderayak -kime hizmet edeceği aşikâr olduğu hâlde- Melih Gökçek’le ilgili açıklamaları ise yenilir yutulur şeyler değildi.
Ve 1 Kasım seçimlerinde aday olmayacağını, artık dinleneceğini, partiye dışarıdan destek vereceğini söyledi. Takdir etmiştik doğrusu… Vakti gelince çekilebilmek bir erdemdi. Yıllarca yaptığı icraatlar ve söylemleriyle Müslümanların teveccühünü kazanmış ve Müslümanlar da onu hep baş tacı etmişti. Şimdi de kendisinden VEFA bekleniyordu. Bu dönem VEFA dönemi olmalıydı. Ancak hiç de öyle olmadı, eylem ve söylemleriyle VEFA bekleyenleri bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı.
Müslümanlara her türlü zulmü yapmış basın grubu ve sahibiyle ilgili yaptığı açıklamaları henüz sindirememiştik ki şimdi de ülkeye ihanet etmiş gazeteci kılıklı kişiler için anayasayı ihlal ederek bir karar almış Anayasa Mahkemesini aklayan, lider bildiği kişiye dava arkadaşlarına cephe alan açıklamalar yaptı. Bu yaptığı açıklamalarla yıllarca kendine ve dava arkadaşlarına kin tutmuş, yok etmek için her türlü çirkefliği yapmış olanlara MEZE oluyor ve dava arkadaşlarına, sevenlerine EZA ediyor. Geçmişteki hizmetleri ve çektiği cefalar için bu millet kendini başının üstünde taşıdı. VEFA dönemi beklerken EZA dönemiyle karşılaştık… Yaptığı açıklamaların hiçbiri Hakk’a ve halka hizmet etmiyor, bilmem ki beklentisi ne? Madem VEFA göremedik, en azından sus da daha fazla EZA etme dava arkadaşlarına ve sevenlerine… EZA döneminin kısa sürmesi duasıyla…