Bir kalbin intiharı

Abone Ol

Zamanı demleyerek yaşamayınca kalbin intihar eder, ama bunu sen bile fark edemezsin.

Yerindedir yaprak, ağaç, kuş, dal, budak… Fakat hakikati söyleyemez asla kalbinden mahrum kalan bir dudak.

Mahremiyet kaybolur, hayatın soluk yüzünde kalır bütün duygular. Bir maske ile gezer durursun yüzünde. Yaşayan bir ölüyü kim tanır, gönül aynasına bakamadıktan sonra. O aynaya bakmayı sen de unuttuysan söyle, öldüğüne kim inanır.

Hadi itiraf et kalbinin öldüğünü nice zaman önce… Yoksa kalbinin vefat yıldönümünü not etmeyi mi unuttun? Yazık, vefatını da kimse hatırlamayacak desene…

Hatırlar mısın kalbine çıkan yolların köşe başlarında “merhamet” adlı bir pınar vardı. İki avucunu yan yana koyup kana kana içerdin soluksuz. Çünkü susuzluktan çatlayacak olsan imdadına hep aynı duygu yetişirdi. Yıkardı seni cehennem gibi öfke, haset ve nefretin kirinden. Kardeşi kardeşe vurduranlar söküp aldılar onu senden…

Hüznün sokaklarında kaybolurdun yalınayak… Ağlardın ağlasa kimsesiz bir yavrucak. Belki de en son gözyaşların şehri sele verdiğinde Ayasofya’nın kapılarına zincir vuruldu diye ağladın. Ruhunu hapsettiler ve o günden sonra bir daha ağlayamadın.

Baharların vardı, neşe ve sevincin sabahlarına uyandığın… Ellerin helalinden kazandığın ekmeği bölerken sofranda bereketin en güzel gülleri açardı. Basiretini aldılar senden ve kursağına kadar faiz bataklığına düşüp kör oldun hepten… Haramların peteğinde yoğruldu bir ömrü zehir eden prangalara mahkûm edilmiş “özgür” ve “hür” iraden…

Dostlukların vardı yüzüne hasret ve sohbetine müptela olduğun. Konuşurken hayatın kangrene dönüşmüş dertlerinin şifa bulduğu ve karamsarlık bulutlarının bir bir dağıldığı yol arkadaşlarındı onlar. Bir idealin peşinde ve onurlu bir yürüyüşün gölgesinde serinlediğin, iyiye ve güzele dair her şeyi paylaşmayı vazife bildiğin derttaşların nerede? Araya riya, yalan, iftira, içten pazarlık, bir birinin kuyusunu kazma ve aldatılmışlık girince yıkıldı kalpten kalbe yol bulan bütün o köprüler.

***

Yüzyıllar öncesinden bugüne taşıdığın miras kalbindir ve kalbin Kudüs’tür. Bizi yaşadığımız hayatta, fark ettirmeden fert fert bir intiharın kıyısına sürükleyenler bugün ümmetin intiharı için çabalıyor. Vakti zamanında Ayasofya’da hapsettikleri ruhu Kudüs’te infaz etmeye çalışan küresel şer odakları, bizi bizden almak için savaşıyor. Kabilin çocukları mızraklarını kuşanmış Âlem-i İslam’ı teslim almaya gelirken diriliş ruhuyla zulme sessiz kalmadan ayağa kalkmanın ve kutlu bir uyanışın neferi olmanın vaktidir.

Türlü desiselerle kalplerimizi parmaklıklar ardından mahkûm edenler bugün tüm dünyaya hayâsızca Kudüs’ü yani kalbimizi söküp alacaklarını haykırıyor. Bu küstah haykırışlar karşısında sessiz kalmak intihara gönüllü olmaktan farksız. Bu yönüyle tarih şuuru içinde meselelerimize eğilmek ve ümmet olarak içine çekildiğimiz kaos planlarının farkında olmak bütün Müslümanlar’ın boynun borcudur.