Bir insan bayramda nerede olmak istiyorsa oralıdır

Abone Ol

En ziyade yalnızların göğe yükselir âhı

Kimsesiz, sessiz bir bayram sabahı

Emir Fuad

Hiçbir sabah bayram sabahında uyandığım kadar isteyerek ayrılmamışımdır uykudan. Uykuyla çok aram yoktur. Olduk olası sevmeyiz birbirimizi. Ben rüyalara tutkunum, rüyalara müptela… Aşk kertesine varmış bir muhabbetle severim onları -Muhtemelen karşılıksız-. İmlaya vuramadığım, “hadi” deyince yapamadığım birçok şey için rüyaya yatmak, efsanede yaşamaya benziyor benim için. Hatta rüyasını görmediğim kitabı yazmaya başlamam ben. Bir şey eksik kalır. Ama rüyada isteyip de olamadığım zamanlara ve mekânlara varabilmek yolunda yegâne bineğim gözkapaklarım. Onların sırtına hayalleri yükleyip de biraz daha ağırlaşınca hiç uyanmayacak gibi bir diyar düşlerim ben, bir zamandan yekdiğerine uyur-uyanır gibi sessizce geçerim. Rüyadan ayrılmak üzer beni. Rüyalarımda cümleler kurarım, sırrı ararım. Hâsılı rüyalar benim hayalhanem, şahı olduğum bir ülke illa ki bayram sabahı.

Demem o ki hiçbir sabah bayram sabahında uyandığım kadar isteyerek ayrılmam ben uykumdan.

Ömrümde hiç yalnız başıma bir bayram geçirmedim ben. Öyle bir acıyı tatmadım. -Bilerek ve isteyerek “acı” diyorum- Bayramlarda ana-babasının elini öpemeyenlere acıdım hep.

Bilmem bilir misiniz ama yazmayı meslek edinenler, cümlelere müptela olanlar, kâğıdın kokusunu tütün misal ciğerlerine çekenler acının her türlüsünü tatmak isterler. Nasıl ki poyraz esmeden derya coşamıyorsa yazar da acı çekmeden yazamıyor. Belki de o sebeple “yazmak cehennemdir” diyorlar. Bilemiyorum. Ama dediğim gibi ben hiçbir bayram yalnız kalmadım. Yani o acıyı tatmadım. Bir kelam üstadının dediği cümle çarpıyor beynimin dehlizlerine yalnızlık deyince; ramazanda yalnız başına iftar eden insandan daha yalnız kimse yoktur. Muhtemelen tek ü tenha bir bayram geçiren insan da en az o kadar yalnızdır. Kimsesizlere kimse olsun Allah… Zira bayramda yalnız olmak hiçbir âdeme yakışmıyor.

Şimdi ey kâri! Demem o ki bayram kim için ne demektir, ne anlama gelir bilmiyorum ben. Hem Âlim ona mana vermişken yeni bir mana arayacak da değilim. Hoş sormuyorum da kimseye, pek ilgilenmiyorum. Rüyalarıma yüz çevirip, unutup onları -ki tek varlığım onlar. Onlar olmadan yazamıyorum- her bayram sabahında sessizce uyanıyorum. Bayramlar benim için en insaflı tabirle “kâbus” denebilecek bir dünyalık uykudan uyandığım anlar demek. O sabahlar da “şükür! bu da rüyaymış” dercesine mesut açılıyor gözkapaklarım.

Sana ne diyeyim ey kâri! Her gecen bir isrâ gecesi her sabahın bir bayram sabahı olsun…