Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir…

Abone Ol

Bütün mesele tahammülsüzlük.! Neye mi? Nüfusu 7.6 Milyara dayanan dünyada, sayıları 1.7 milyara ulaşan Müslümanlara.! Yani İslam’a. Bütün mesele bundan ibaret… Ekstra başka anlam yüklemeye gerek yok. Gözlerine çok görünüyoruz hazımsızların… Nefes almamıza bile katlanamıyor alçaklar. Lakin ne yapsalar boş, bu dinin sahibi Allah tır. Onların tatlı canı istese de istemese de Cenab-ı Allah mutlaka nurunu tamamlayacaktır…

Kıymetli dostlar, günümüzde haçlılar tarafından İslam’a karşı bel altından yapılan bu savaş kesinlikle küresel mühendislik projesidir. “Müslümanlar’ın arasında ırkçılığı körükleyenlerde, İslam’ı gericilik ve terör dini gibi göstermek isteyenlerde’’ bunlardır. Yıllarca ‘’dinde zorlama yoktur, özgürlük ise evrensel bir değerdir’’ martavalı ile “çocuklarımızın din ile arasını açanlarda’’ bunlardır. “Osmanlı’ya barbar, İslam’a gericilik diyen’’ dinimizde olmayan bidatleri din gibi gösterip zehirli telkinlere bizlere yutturmaya çalışanlarda bunların ta kendisidir…

Bu gün itibarı ile de gerçek anlamda İslam’ı yaşamak isteyenleri “Aşırılık ve Radikalizm” diye yaftalayarak İslami kimliğini tamamen batılı değerler potasında eritmek istiyorlar. Böyle bir pespayelik olabilir mi Allah aşkına..? Nedir peki sizin bu batılı değerleriniz? Medeniyet sosu ile süslediğiniz batılı yaşam tarzları bizlere gerçekten neyi vaat ediyor? Var mısınız konuşalım mı şimdi lafın düzünü? Ne dersiniz? “%60’lara varan boşanma oranlarını mı? Parçalanmış gayri ahlaki aile yapısını mı? Evlatları tarafından bakım evlerine terk edilmiş ana- babaları mı? Yoksa ana-babası tarafından terk edilmiş çocukları mı? Ya da alkole, uyuşturucuya, kozmetiğe boğulmuş, gayrimeşru ilişkiler yaşayıp, ahlaksız bir hayat süren gençliği mi?’’ deyin hele hangisini vaat ediyor?

Yine öte taraftan bugün şahit olduğumuz ve coğrafyamızda yaşanan tehditler, hak ile batıl arasında kalıcı bir savaşın varlığına ilişkin tarihi bir hakikattir. Mescid-i Aksa’ya ve Kudüs’e yönelik yapılan saldırılar, Pakistan’da başlatılan işgal ve istila girişimi, serkeş küffarın bütün Müslümanlar’a açıkça meydan okumasıdır. Anlaşılan o ki, iç savaş ve kaos hızla bütün İslam ülkelerine yayılmak istenmektedir. Kendilerini imtiyazlı zanneden bu savaş baronu mahlûklar, belli ki her ülkeye özel ‘’15 Temmuzlar’’ hazırlamışlardır.

Müslümanların kesinlikle bir araya gelmemesi için her yolu deneyeceklerdir. “Farklılıklarımızı çatışmaya dönüştürerek mezhepler üzerinden ayrışmamız ellerindeki en büyük silahtır.’’ Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Aramızda yaşamış olduğumuz sorunların tamamı bunların ‘’tazyikidir, fitnesidir, projesidir.’’ Geleceğimizi kurtarmak için, güçlü bir siyasi irade ile artık bir araya gelmemiz elzemdir. Yoksa bu cenderede coğrafyamızın hiçbir ülkesi güvende değildir.

Bölgenin güçlü İslam ülkeleri gözlerindeki perdeleri kaldırmalı, bu tehdidi görmeli ve acilen bir araya gelmelidir. En kıymetlilerimiz ‘’Mekke, Medine, Kudüs’’ ve bütün kutsallarımız artık iyice tehlike altındadır. Muhtemel savaş, Müslümanlar nezdinde katidir ve bir tek neticeye götürecektir. Hiçbir ülke bu tehlikeden izole tek başına kurtulamayacaktır.

Şimdi bulanık cümleler kurmanın zamanı değildir. Manevi mağlubiyetlerimizi idare-i maslahat yapmakla da kurtaramayız. Herkes hem aklı hem de kalbi ile düşünmek zorundadır. Artık bir araya gelmek temennide öte herkes için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Filhakika bilesiniz ki: “Çürümüş kemiklere yeniden hayat veren Allah’ın izniyle zafer İslam’ın olacaktır.’’

Artık bu işin şakası yoktur ve sözün bittiği yerdeyiz. Ümmet bilinci içerisinde teyakkuz şarttır. Hiç kimse eli kolu bağlı, sıranın kendisine gelmesini beklememelidir. Zaten Müslümanlara da bu saatten sonra geri vites de yakışmaz.! Batılın tepesine bineceğimiz günler yakındır. Yeter ki bizler Hak yolunda ayaklarımız üzerinde emir olunduğumuz gibi sabit bir şekilde duralım… Gerisi Rabbimizin bileceği iştir… “Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir… [Enbiya 18]