Binali Yıldırım, 7 Ocak Pazartesi günü İstanbul’da gazetecilerle buluştu. Daha toplantı başlar başlamaz, gördüğüm şeyi söyleyeyim ve bana kalırsa başka bir şey söylemeye gerek bile kalmayabilir. Toplantıda ben, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’yle yan yana oturuyordum ve karşımda Halk TV vardı. Bütün gazete ve TV kanalları hiçbir ayrım yapılmadan davet edilmişti. Bu davet listesi ve oturma düzeninin laf olsun diye olmadığı daha ilk soruda kendini gösterdi; çünkü ben dahil birçok gazeteci, Binali Yıldırım’ı Ekrem İmamoğlu hakkında konuşmak için zorladık ama Yıldırım o zemine hiç gelmedi. Binali Yıldırım kavga etmek için, tartışmak için, sataşıp kutuplaştırmak için gelmiyor çok belli. Biz Ekrem İmamoğlu’nu sorduk, Binali Yıldırım insan boyu kadar dosyaları gösterip “Çok iş var” dedi. Meselesinin iş, çalışmak ve proje olduğu o kadar belli ki, insanlar siyasi sataşmaları okumayı sevdiği için, sırf reytingi var diye, bu yönde bir haber çıkarmak amacıyla sorular sordum; ne sorarsanız sorun hep “İş” dedi, “Çözülecek dertler var” dedi, “Proje” dedi… İstanbul’a hizmet isteyen, iş bekleyen, proje ve kalkınma bekleyen kim varsa, oy verir böyle bir adaya…
Gazetecilerin kişi olarak değil ama medyanın sektör olarak pek istemediği bir profili var Binali Bey’in; kendisi sıkıcı düzeyde gerçekçi. Şöyle başlık atılacak, uçan kaçan bir laf almaya çalıştım ben; ama nafile… Mesela herkes trafiği sordu. Hiç “Kesinlikle trafik olmayacak, halledeceğim, trafiği kökten bitireceğim” demedi. Ulaştırma Bakanlığı’ndan kalma ciddi bir birikimi var bu konuda. İstanbul’da trafik bölgelerini, araçların dolaşım haritalarını, iki yaka arasında trafik alışverişinin ne kadar olduğunu ezbere biliyor. 420 km raylı sistem planlaması, dolaşım için kullanılması gereken yolların aslında otopark gibi kullanılmasından gelen şehir içi tıkanıklığının çözüm projelerini anlatırken, sözünü ettiğim gerçekçilikle, “Dünyanın bütün metropollerinde trafik derdi vardır, size kim İstanbul’un trafiğini çözeceğim derse inanmayın” dedi. Gerçekçi bir icraat adamının gerçekçi projeleri var yani…
İstanbul’da yapılaşma hakkında sorulan bütün sorulara toptan cevap verdi ve cevap vermeden önce tam da kendisinin ifadesiyle “Belediye başkanlarından böyle şeyler duyamazsınız” dedi ve belediye başkanlığına bakış açısını şöyle ifade etti: “Ben belediye başkanı olursam, Belediye Meclisi’nin en önemli konusu imar olmayacak, imar plan tadilatı olmayacak, imar fonksiyon değişikliği olmayacak. Belediye meclislerinde konuların %75’i imar. Bütün yanlışlar buradan kaynaklanıyor!..”
Son olarak söylediği şu söz, Binali Yıldırım’ın hem kendisini hem de İstanbul’da belediyeciliğe bakış açısını en iyi ifade eden söz, “İstanbul’u konuşalım” açıklamasıydı. Toplantının sonuna kadar en çok kurduğu cümle buydu. Hep “İstanbul’u konuşalım” dedi. Konu sapmaya başladıkça “İstanbul’a haksızlık yapmayalım, İstanbul’u konuşalım” dedi. “Seçimleri kesin kazanır” dememin sebebi de bu bakış açısı işte… Belli ki İstanbul’u siyasetin üzerinde bir yere koymuş ve bütün odağı hizmet etmek, proje üretmek üzerine… Böyle bir aday kim olursa olsun seçimleri kesin kazanır…