Bıktık bu mürtecilerden

Abone Ol

Herkes her hususta aynı fikirde olmak zorunda değil ama olur olmaz her şeye karşı çıkanlar artık bezdiriyor.

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik olan aklının olması, aklını kullanması ve tekâmül etmesi iken birileri ısrarla akıllarını kullanmadan farklı fikirlere peşinen direniyorlar. Herkes kendi doğrularını dayattığı müddetçe meşveret, brifing, istişare ve sair yöntemlerin bir anlamı maalesef kalmıyor.

Yurdum insanını birbirine düşüren en bariz örnekler arasında Yeni Anayasa, Başkanlık Sistemi, Türkiye’nin dış politikası, terörle mücadele gibi konu başlıklar sıralanırken her türlü yenilik ve icraatlar konusunda birileri hiç dinlemeden baştan “kırmızı kart” çıkartıyor.

Birinin ak dediğine bir diğeri mutlaka kara demek mecburiyetinde hissediyor.  Peşin hükümlü birine bir şeyler anlatmaya çalışmak kadar beyhude bir şey yok. Hani Albert Einstein ‘in dediği gibi “Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur…

Topyekün kabul veya topyekün ret diye bir şey olmaz. Çünkü insan statik bir varlık değil. Doğruları da olacaktır, yanlışları da.  Her konuda “istemezük” tavrı sergileniyorsa bunun da altında bir şeyler aramamak safdillik olur.

Gezi olayları” kekremsi bir şekilde hala hafızalarımızda iken her fırsatta “yeşil” ve benzerleri bahane edilerek hemen her şeye karşı çıkılması pek çok kişide olduğu gibi benimde kafamda istifhamlar oluşturmaya devam ediyor.

“Hidroelektrik santral istemezük. Termik santral asla olmaz. Nükleer santral zinhar olmaz! Köprü, otoyol, bulvar, hızlı tren de olmaz. Havaalanına zaten ihtiyaç yok.  Avrupa’nın, dünyanın en büyük havaalanını yapıp da ne olacak? Linyit, bakır, altın gibi madenlere ihtiyacımız yok ki? Kendi uçağını, gemini, tankını, füzeni, uydunu yapmak da neyin nesi? Zaten yapan yapmış, biz niye uğraşalım ki?” tarzı sudan sebeple itirazların hiç de iler tutar tarafı yok. Bu ifadelerimden plansız, programsız şeyler yapılsın, her isteyen kafasına göre takılsın anlamı çıkmaz, çıkmamalı.

Doğu Karadeniz’in altın, bakır, çinko, kurşun ve gümüş başta olmak üzere maden yönünden zengin olduğu çoğu kimse tarafından bilinen bir gerçek iken şu günlerde Artvin Cerattepe’de yaşananlar şu ana kadar işaret ettiğim hususların yeni bir tezahürü. Bazı kimseler işin aslını astarını tam bilmeden güya yeşilin yok edileceği bahanesi ile kestikleri ağaçlarla yol kapatıp, yeşillikleri yakarak eylem yapıyorlar.

Bilgi sahibi olmadığım bir hususta fikir beyan etmenin uygun olmadığı bilinciyle araştırmaya çalıştım. Çevreye zarar vermeden, en uygun yöntem kullanılarak bu madenin çıkarılmasını mümkün değil mi? Elbette mümkün. Eylem yapanların az bir kısmı samimi olabilir ama bu işin içinde de başka işler var ve dahası önümüzdeki günlerde çıkacak.

Ülkemizde yapılacak olan her şeye bir kulp takılarak karşı çıkılması akıl ve fikir ile maalesef izah edilemez. Her yapılan yeni şeye karşı çıkmak “gericilik”ten başka bir şey değil. Muasır medeniyete yalnızca sahillerde güneşlenerek, yaylalarda yaylayarak, yapılacak her türlü işe karşı çıkılarak ulaşılmaz.

Güzellikler sizinle olsun.

* Mürteci: Yeni düzene karşı direnen kimse, yeniliklere önem vermeyen, gerici