Beşşar’ın sonu mu?

Abone Ol

Suriye rejimiyle müttefikleri ve şebbihası Amerika’dan gelen “Önceliğimiz Beşşar El Esed’in devrilmesi değil” açıklamasına çok sevinmişti.

Trump, eli kanlı rejime dilediğini yapması için yeşil ışık yakmıştı.

Fakat bu sevinç kısa sürdü.

Han Şeyhun’a kimyasal silahla düzenlenen saldırının ardından katliamı kınayan ABD Başkanı Donald Trump, saldırıyı “dehşet verici” olarak niteledi ve şöyle dedi:

“Masum insanlar, çocuklar ve güzel bebekler öldü. Esed rejiminin iğrenç faaliyetlerine müsaade edilemez. Suriye’deki kimyasal saldırıya karşı harekete geçme sorumluluğum var. Dün yapılanlar benim için kabul edilemez. Benim, Suriye ve Esed’e karşı tavrım çok değişti. Bu olay kırmızı çizginin ötesinde benim için çok çizgileri geçti.”

ABD Başkanı’nın söylemindeki bu değişim Suriye’ye düzenlenecek bir saldırının habercisi gibiydi.

O saldırı önceki gece geldi.

Akdeniz’de bulunan ABD savaş gemilerinden kimyasal silahların bulunduğu ve Han Şeyhun katliamında kullanıldığı düşünülen Humus’taki Şuayrat Hava Üssü’ne 59 Tomahawk füzesi fırlatıldı.

Şimdi cevap bekleyen soru şu:

“Operasyon bu şekilde sınırlı bir saldırı olarak mı kalacak yoksa devamı gelecek mi?”

Şuayrat’ın vurulması Suriye’de masum insanların katledilmesine üzülen ve katliamların son bulmasını isteyenleri heyecanlandırsa da Beşşar El Esed’in varil bombaları ve kimyasal saldırılar gerçekleştirmek için kullanabileceği daha birçok hava üssü var.

Söz konusu üslerin hepsi birden vurulmadan sadece tek bir üsse düzenlenen saldırıyla sonuç almak imkânsız.

Nitekim Suriye rejiminin üssü vurulmadan hemen önce boşalttığı söyleniyor.

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Albay Jeff Davis, saldırı öncesinde Rusya’yı bilgilendirdiklerini ve Rus askerlerinin o üste olduğunu bildiklerini açıkladı.

Rusya’nın bilgilendirilmesi demek, Suriye rejimine saldırı düzenleneceğini önceden haber vermek demek.

Suriye ve Irak’ta ciddi boyutta gerilim birikti.

Dar bir alanda çok sayıda bölgesel ve küresel aktör top çevirmeye çalışıyor.

Bu da olası bir kapışma ve faul ihtimalini güçlendiriyor.

Herhangi bir istenmeyen durum yaşanmasın ve kaza olmasın diye önceden haber verilince de düzenlenen saldırı tiyatroya dönüşüyor.

Şuayrat Hava Üssü’nün vurulmasının içeride sıkışan ABD Başkanı Trump’a soluk aldıracağı kesin.

Fakat saldırıyı sadece bu sebebe bağlamak gerçekçi olmaz.

Tomahawk füzeleriyle düzenlenen saldırı Beşşar El Esed’in varil bombalarıyla düzenlediği saldırılar gibi ucuz değil.

Trump’ın işine yarayacağı söylenen saldırı, hiçbir sonuç alınamaması halinde ABD Başkanı’nın muhaliflerine “Boş yere dağı taşı bombalıyoruz” deme fırsatı verir.

Amerika’nın Suriye’ye doğrudan askeri müdahalesi sınırlı kalsa bile en azından siyasi sonuçları olacaktır.

Obama’dan farklı olduğunu ispat etmeye çalışan Trump, bu hamlesiyle kararlılık gösterisi yaptı ve “Gerekirse vurmaktan çekinmem” mesajı verdi.

Bu mesajın bir yönünün Tahran’a dönük olduğu unutulmamalı.

Saldırıya Türkiye dahil birçok ülkeden destek geldi.

Güvenli bölge ve uçuş yasağı gibi seçenekler yeniden gündemde.

Paris, Suriye’nin geleceğinde Beşşar El Esed’e yer olmadığını vurgularken, Kremlin’den yapılan “Rusya’nın Beşşar El Esed’e desteği sınırsız değil” açıklaması dikkat çekici.

İngiltere’den, Almanya’dan ve Fransa’dan birbiri ardına gelen açıklamalar Suriye rejiminin işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılması gerektiği yönünde.

Amerika’nın Şuayrat Hava Üssü’ne düzenlediği saldırı durgun suları hareketlendirdi.

Bu aşamadan sonra ya taraflar Beşşar El Esed’in sonunu getirecek siyasi bir çözüm üzerinde anlaşacak ya da gerginlik daha çok tırmanacak.