Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Şehidimiz Burak Kapucuoğlu’nun babası Metin Bey’le karşılaşmamız hiç şüphesiz ki bir tevafuk.
Şöyle arz edeyim Fatih İlkokulu Okul Aile Birliği Başkanı Fatih Purtul Bey’in Kastamonu Taşköprü ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü ile organize ettiği proje kapsamında okullarımıza seminer vermek için davet edildim. Şubat 2019’du hava haliyle kar kış tam uçağa binip Kastamonu’ya gidecekken sefer iptal oldu ve Ankara’ya gidip oradan Kastamonu Taşköprü’ye geçmemiz gerekti. Ankara’da havaalanına Fatih Purtul Bey ile Şehidimiz Burak Kapucuoğlu’nun babası geldi karşılamaya. Yaklaşık olarak 3 saatlik Kastamonu yolculuğumuzda Metin Bey’den şehidimizi ve olan biteni dinleme imkânı bulduk. Şehit hikâyeleri aslında birbirine benzer değerli okuyucular en benzer tarafları ise sanki şehitler ve aileleri Allah’ın bir lütfu ile seçilmiş sanırsınız dinlerken üzerinize derin bir maneviyat ve huzur hali gelir. Kur’an-ı Kerim de buyurur ya Rabbimiz: “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz.” (Bakara 154)
İşte zaman zaman bu diriliği merak ederim. Onlar diri ise ve aramızdaysalar hâlâ ve bize gülümseyerek nazar ediyorlarsa diye…
Metin Bey “Oğlumuzun şehit olacağını biliyorduk! Şehit olmadan 3 yıl önce gördüğü rüyayı anlattı. 2005 Aralık ayı başlarında sabah namazından önce rüyamda Hz. Eyüb El Ensari’yi gördüm. Beni kolumdan tuttu ve bu Hz. Osman, bu Hz. Ali, bu Hz. Öme,r bu Hz Ebubekir, bu Selmani Farisi diye gösterdi ve sahabe efendilerimizin de olduğu çok büyük bir kalabalık vardı. Kalabalık halka olmuş ve bir cenazeyi defnediyorlardı. Kim diye sorduğumda Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (sas) olduğunu söylediler ve toprak altın gibiydi. Uyandım yatakta oturdum. Oğlumun Şehit olacağını hissettim. Oğlum şehit oluncaya kadar rüyamı kimseye anlatamadım. 25 Ağustos’ta askere gitmeden önce şehitliğe ziyarete gittik.
‘Baba ben şehit olacağım beni buraya defnedin’ dedi sanki içine doğmuş gibiydi. Bana ‘Baba askerden gelince seni çalıştırmayacağım kaloriferli evde oturtacağım beyler gibi yaşayacaksın’ demişti hepsi oldu.” İfadelerini kullandı.
Burak nasıl bir çocuktu?
10 Eylül 1988 Salı günü sabah namazından önce doğan Burak’ı annesi Sevil Hanım’dan dinleyelim. Güzel bir çocukluk dönemi olduğunu belirten anne, o kimseyi incitmezdi. Kimsenin kalbini kırmayan herkesle güzel geçinen iyi huylu bir çocuktu.
Şehit olmayı çok istiyordu. “Keşke şehit olsam derdi.” Onu komşularından dinlediğimizde ise her çocuk gibi küçükken hem akıllı hemde biraz yaramaz bir çocuktu diyorlar biraz büyüdüğünde ise komşularının sevdiği güvendiği birisiydi artık ŞEHADET nasip olmuş birisinin ahlakı vardı üzerinde farklı birisiydi diye devam ediyorlar sözlerine tabi sonrasında ise sanki kendi evlatlarını kaybetmişcesine bir hüzün kaplıyor etrafı haberi ilk aldıklarında aile ile birlikte herkeste büyük bir hüzün ve aileye bir an olsun yalnız bırakmıyorlar.
ASKERLİK DÖNEMİ
Önce Bilecik Gölpazarı’nda acemi birliği görevini tamamladı. Sonrasında ise komando olarak Siirt Eruh’ta vatani görevini devam ettirmeye başladı.13 ay boyunca birçok operasyona katılan Burak zaman zaman gerek arkadaşları gerekse akrabaları ile yaptığı telefon görüşmelerinde ise “Ben şehit olacağım hakkınızı helal edin” şeklinde konuşmaları olmuştur.
ŞEHADETİ
Annemiz gözü yaşlı bir şekilde anlatmaya devam ediyor. Son olarak şehadetinden 2 gün öncesinde telefonda konuşmuştuk. “Anne geziyorsunuz” dedi bana Ben de “oğlum gelirsen beraber gezeriz” dedim bana “tertibim” diye konuşurdu. Operasyondan yeni gelmişti. Hatta komutanı “sen operasyondan yeni geldin gelme” dediğinde ise “komutanım ben gelmek istiyorum buna engel olamazsınız” şeklinde cevap vererek ısrarla operasyona katılmıştır. Gece 02.00 sularında operasyona çıkmışlar ve yarım saat sonra şehit olmuş.
HAZİN BİR EYLÜL AYI İDİ
O gün ana haber bültenlerinde 8 şehit haberimiz vardı Siirt’in Eruh İlçesi’nde ve Çukurca’da şehit olan askerlerimizden biriydi Jandarma Er Burak Kapucuoğlu ve askerliğinin bitmesine 2 ay kala şehadet haberi sadece ailesinin sevdiklerinin kalbine değil bir ülkenin kalbine ateş gibi düşmüştü. Şehit haberleri önce yer ve sayı olarak gelir sonra gözü yaşlı aileler ve o yörenin insanlarını yığınlar halinde görürüz şehidimizi son yolculuğa uğurlarken ama her şehidin arkasında bıraktığı yaralı yürekler vardır. Baba Metin Bey o gün Ramazan ayının 19. günüydü içimde bir sıkıntı vardı. İftara gitmiştik kimseyede birşey söyleyemedim. Hatta abim aradı. O bölgede çatışma var diye telefon ettim ulaşamadım kimseye sonrasında ise haberi ve kendisi geldi. Çarşamba günü oğlumuzu son yolculuğuna uğurladık son kez yüzüne baktık yüzü çok güzeldi ve güzel bir kokusu vardı.
ŞEHADET SONRASI
Şehadet sonrasında ise devletimiz tüm şehitlerimizin ailelerine gösterdiği destek ve vefayı Burak içinde hiç şüphesiz gösteriyor gerek mülki idare gerekse ilgili kurumlar her daim şehit ailelerimizi kendi aileleri gibi görerek günün 24 saati onların herhangi bir ihtiyacını tereddüt etmeksizin yerine getiriyorlar ve şehidimizin ismi bir okulumuzda yaşıyor. Bu vatana ilmi ile hizmet edecek yeni Burak’lar yetişiyor. Bu vatan bunca saldırıya rağmen halen neden ayakta diye merak edenler eğer bir şehit ailesinin ferasetini görselerdi. Emin olun anlarlardı. Bu vatanın bekası bayrağının yere inmemesi için dün ve bugün mücadele eden tüm kahramanlarımıza ve onların yadigarlarına ne yapsak Mehmet Akif’in şu dizelerindeki gibi…
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Birşey yapmış olamayız. Allah’tan tüm şehitlerimize rahmet kalan yadigârlarına ise sabır ve iyilikler diliyoruz.
VATAN SAĞ OLSUN…
Şehidimizin annesi ve babası bu vatana bir şehit vermenin huzurunu ve onurunu taşıyorlar. Onlar için bir değil bin Burak olsa bu vatana Şehit olacak kadar bu vatanı çok seviyorlar. Metin bey “Bundan öncede vatanımız için şehitlerimiz vardı bundan sonrada olacak” diyor. İşte burada şunu anlamak gerekiyor. Anne baba olmak o kadar hassas bir görevki çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun gece uyurken üzeri açıkmı üşürmü yemeğini yedimi diye hep merak içerisinde yaşarsınız. Ama konu vatan olduğunda ise bir an düşünmezsiniz ve bunu bir şeref olarak kabul edersiniz.