Ben sana adam olmazsın demedim

Abone Ol

Hikâye malum; köydeyken hiçbir işe yaramayan, ihtiyar babanın “Sen adam olamazsın” dediği oğlu, okuyup kaymakam olduktan sonra kendisini makamına çağırınca söylediği o meşhur söz: “Ben sana kaymakam olamazsın demedim; adam olamazsın dedim!”

Adam olsaymış babasını ayağına kadar çağırmaz, kendisi babasının ziyaretine gidermiş.

Çok yaygın bir yanlış olarak şöyle deniliyor: “İnsanın önce adam olup olmadığına bakarım, sonra Müslüman mı değil mi ona bakarım”

Bu yanlışı sıradan insanlarda değil okumuş, yazmış, dinin emir ve yasaklarını dilinden düşürmeyen Müslümanlarda bile sıklıkla görüyoruz.

Adam olmak, Müslüman olmaktan evlaysa, insanın Müslüman olma mecburiyeti kalır mı, kalmaz.

Adam olmak için Allah’ın insanlık için kemale erdirdiği son din İslam’a mensubiyeti, teslimiyeti yani ‘Amentü’ şarttır.

Madem adam olmak Müslüman olmaktan makbul bir şey; adam olmak ne demek bunun da açıklığa kavuşması gerekmez miydi?

Adamlık dininde, insanı adam yapacak olan şeyin ne olduğu yani bu dinin prensipleri belirtilmemiş; hikâyedeki kaymakamın babasını ziyaret ederek ereceği adamlık makamı da İslam’da ‘Sılah-i rahim’ olarak ölçülendirilmiş zira.

İnsanı adam yapan İslam’dır: “Adam namaz kılmaz, namaz adam kılar.”

Nereye vardık; Müslüman olmayanın adam olamayacağı apaçık bir gerçeklik.

Çünkü Allah’ın gönderdiği ‘Adamlık Dini’ diye bir din yoktur. Adam olmanın dini de yolu da şeksiz şüphesiz İslam’dır.

İnsanı kemale erdiren, olgunlaştıran, iman ve amel ölçülerini ortaya koyarak çağlar üstü bir hakikate erdiren İslam prensiplerinin insan ve toplum üzerindeki kıymetini sıfırlamak için uydurulmuş safsatadan ibarettir Müslüman olmadan önce ‘adam olmak’ iddiası.

Adam olmayı ‘Adem’ olmaya nispet ederek, mevzuyu ‘sonunu başından göstermek’ gibi bir usulle ifade ediyorsak, iş aslına rücu ediyor ve ‘ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’ Müslüman olduğu için mesele kendiliğinden hallolmuş oluyor.

Biz adamlıktan kâmilen Müslüman olmayı anlamalıyız.

İnsan günahıyla, sevabıyla, yanlışlarıyla, zayıflıklarıyla insandır.

İnsanın günahkâr olması Müslüman olmasına mani değildir yeter ki, küfre sapmasın.

Müslüman olmayan, sair dinlerden olup da, içinde merhamet hissi olan insanlara bakarak onlara adam demek ve adam olmayı Müslüman olmaktan önceye almak da doğru değildir.

Zira sevgi, merhamet, acımak hissi, az ya da çok bütün canlılarda mevcuttur.

İnsanı hayvandan ayıran merhameti değil, aklıdır. Akıl ise insanı İslam’a erdirmiyorsa eksiktir.

Hayvanlar da yavrularını veya eşlerini veya birbirlerini severler, korurlar. Adam olmak için sadece bunlar yeterli değildir.

Bu hislerle birlikte bütün iyi, güzel ve doğrunun yalnız ve ancak İslam’da olduğuna inanmak ‘adam’ olmanın kemal noktasıdır.

Müslüman olmadan adam olunmaz, vesselam.