Öyle bir zamana geldik ki garip garip şeyler yaşıyoruz. Hayır hayır değişen dünyadan, vahşi teknolojiden, insanı kemiren dünya hırsından falan bahsetmiyorum; bizatihi insanın kendinden bahsediyorum. Diğerleri başka ve belki de bir şekilde halledilir. Hallolmasa da çok dert değil. Ama insan… İşte garipleşen o. Kimse kim olduğunu bilmiyor. Olduğunu iddia ettiği kişi değil çoğu kimse.
Bence büyük bir salgın var dünyada. Öyle ilaçla falan da geçecek bir şey değil bu. Yaşadığımız zamanın illetlerinden biri; başkası gibi görünmek. Etrafımız böyleleriyle dolu. Olmadıkları gibi görünmek için çırpınıyor insanlar. Kendilerinden başkası gibi hareket etmeye ve kendilerini öyle gibi resmetmeye bayılıyorlar.
Her şey olduklarını, her şeyi yaptıklarını, herkesi gördüklerini ve hepsini bildiklerini falan sanıyorlar. “Bilmiyorum” demenin ne denli kıymetli olduğunun farkında değil kimse.
Oysa eskilerin söylediği ne güzel bir cümle var; bildim demek bilmemektir.
…
Herkes her şeyi en iyi bildiğini sanıyor. Şunu da “ben bilmem” diyerek kenara çekilen yok. “Siz bu işi yapıyorsunuz yıllardır, en iyisini siz bilirsiniz” falan demekten ar ediyor insanlar. Bir şey değilken her şey olduklarını zannetmek bir hastalık kesinlikle. Ve çok hasta, çok fazlalar ve çok hastalar…
…
“Çok garip şeyler oluyor” dedim ya. Öyle değil mi gerçekten de? Akıl almayı sevmeyen ama akıl vermek için çırpınan insanlarla dolu etrafımız; nasihat dinlemeyen ama nasihat etmeyi şeref sayanlarla dolu. İşin kötü tarafı buna bir de rağbet var. Pazar bunlarla dolu. Çulunu getiren tezgâh açmış ve işte garip bir şey daha; müşterileri de var.
…
Neyse… Bu hamur daha çok su götürür ve bu yazı da bu illete merhem olmaz zaten. Ama yine de benim bir çözümüm var.
Bunca illetin bir dermanı var yani aslında. Çok kolay çok basit ve tek cümle söyleyerek halledilecek bir çözüm;
“Ben bilmiyorum kardeşim…”