Altılı İttifakın belediyelerindeki güncel durumu bir felaket. Ona geleceğiz.
Gündemde ise Devlet Bahçeli’den Meral Akşener’e giden çağrı var.
MHP, yerel seçimler öncesi İYİ Parti’yi “komşu olmaya” davet ediyor.
İYİ Parti’den farklı sesler geliyor; kimi olumlu kimi olumsuz. CHP medyası, olumsuz açıklamaları köpürtüyor.
Bu konu kapsamında esas açıklama Meral Akşener’den beklenmekte.
Bu davet, İYİ Parti için bir şanstır. Var olan kurguda, ilkesel ve değerler bazında erozyona uğramış ve beklenen başarıyı gösterememiş bir siyasi parti görmekteyiz.
Şu durumda, İYİ Parti’ye bir özne olarak MHP ve Cumhur İttifakı ile ilke bazlı çalışma fırsatı verildi. Bakalım İYİ Parti bu yeni durumu değerlendirebilecek mi?
İYİ PARTİ CHP YAKINLAŞMASINDAN KİM KÂRLI ÇIKIYOR
İYİ Parti’nin şöyle geçmişe dönüp bir değerlendirme yapması gerekir.
Altılı Masa fikrinden ne çıktı? Bu projenin çıktısı ne oldu?
Altılı Masa fikri, düşünce olarak muhalefete can suyu olmuştu.
Ortaya kaliteli bir birliktelik çıksaydı, gelecek vadedebilirdi.
Ama günün sonunda gördük ki, minimal partilerin büyük kazançlar elde ettiği bir yapı oluştu. Üstelik toplumsal yelpazeyi genişletmek ve daha çok oy toplama kaygısı nedeniyle terörle aralarına mesafe koyamamaları, tabanda büyük soru işareti oluşturdu.
Olaya İYİ Parti cenahından bakalım. Meral Akşener’in tarifine göre, Milliyetçi ve “Muhafazakâr” bir parti olan İYİ Parti’nin kitlesi; FETÖ, PKK ve LGBT taraftarlarıyla yan yana durabilir miydi?
Gelinen aşamada İYİ Parti’nin burada oluşan enerjiyi, orta vadede taşıyamayacağını düşünüyorum.
Bununla birlikte Erdoğan ve Bahçeli karşıtlığı üzerinden yapılan siyasetin alıcısının olmadığı da açığa çıktı. Hem Erdoğan hem de Bahçeli seçimlerden çok iyi not aldılar. “Karşıtlık siyaseti” kuranlarsa kaybetti.
İlke birliği kazandı, çıkar ittifakı kaybetti.
Yerelde de durum pek farklı değil.
Anketlere bakıldığında üç büyük şehirde, Altılı Masanın şansı giderek aşağı düşüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2019’da yaptığı “başarı hikâyesi istiyorum” açıklaması, kendi belediye başkanları tarafından gerçekleştirilemedi.
CHP’nin kalelerinden Bakırköy’de yapılan bir sokak röportajında, CHP’li bir vatandaşın yorumu ibretlik…
Gerçeği ortaya koyan vatandaş yorumu şu şekilde; "Bakırköy’e gelin, böcekten gezemezsiniz. Sinekten yatamıyoruz, ilaçlama yapmıyorlar. Gayrimüslim komşularım bile 'bir dahaki seçimde AK Parti’ye oy vereceğim' diyor". Tablo, bu şekilde.
CHP’nin önderliğindeki belediyecilik faaliyetlerindeki enkazdan en fazla da İYİ Parti kötü etkilenecek.
CHP tabanı az çok bellidir. Ama milliyetçi kesimde kaymaların yaşanması çok olağandır. Dolayısıyla CHP, küçük partilerin ardından Altılı Masa projesinin ikinci kazananıdır.
Bu aşamada İYİ Parti, yerel seçimler öncesinde nasıl pozisyon alacak? Bunu gelişmelerle birlikte göreceğiz.
Peki, Altılı Masa ittifakında siyaset, yerelde nasıl götürülüyor? Ne yapılıyor? Nasıl bir yapı kuruldu?
BELEDİYE TOPLANTILARINDA NE YAŞANIYOR?
Bu başlığa, “pazarlık hangi boyutta yansıma buldu” sorusunu eklemek istiyorum.
Belediyelerde daire başkanlıkları, şube müdürlükleri hatta şefliklere, koordinatörlüklere, müdürlüklere kadar inen bir pazarlık süreci yürütüldü.
Özellikle üç büyük şehirde, belediye içi toplantıların her biri, “bir komedi filmi” tadında desem yeridir.
Nereden mi biliyorum? Moda tabirle; kaynağımdan aldığım ilk elden bilgi, bu şekilde.
Evlere şenlik yaşanan toplantılara katılım yelpazesi; ittifak temsilcilerinden oluşmakta. Toplantıya CHP, İYİ Parti, HDP ve küçük partilerden atanan kişiler katılır. Yetmez, bir de diyafon ile yorum yapan şahıslar bağlanır. İletişimde seviye, kurumsal olmaktan çok ahbap ilişkisi modunda. Dolayısıyla hitapta da çok sıkıntılı bir ortam söz konusu.
Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müdürlüklerde yapılan toplantılar, ev hanımlarının yaptığı kısır günleri kadar bile üretken değil. Ev hanımları, bu kabullerde birbirlerinden hayata dair çok şey öğrenir, yemek tariflerinden dantel örneklerine kadar pek çok paylaşımda bulunurlar.
Ya bu toplantılardan ne çıkar?
Tüm toplantılar; çoğunlukla konular karara bağlanmadan dağılıyor. Tartışmaktan sonuca varamayan, karar alamayan bir yapı söz konusu.
Dolayısıyla dosyalar biriktikçe birikiyor ve icraatlar da bekletiliyor.
Özetlemek gerekirse, uzlaşma kültüründen uzak bir yaklaşımın tezahürleri bunlar.
Ve bir de umursamazlık söz konusu. İstanbul’a ne olmuş, kimsenin umurunda değil. Çoğu ortak kendi cebine bakıyor.
Özellikle İstanbul’u 2024’te alacak belediye başkanına şimdiden kolaylıklar diliyorum. Çünkü bir enkaz devralacak.