Belediyeler meselesi

Abone Ol

17-25 Aralık operasyonlarından ortalama 3 ay sonra olmuştu seçim. İyi hatırlıyorum o günleri, eğitim gördüğüm Gaziantep’te, yerel bir kanalda “Seçime Doğru” programı yapıyorduk. FETÖ, AK Parti’yi yıkıp, kendisi koltuğa oturmak için her şeyi yapıyordu.

Gezi eylemlerinin sözde ekmek almaya çıkan çocuğu Berkin Elvan’ın fişi ne ilginçtir ki, seçimlere 3 hafta kala çekilmişti. Halkı öfkelendirmeye çalışıyorlardı. Zannediyorlardı ki, nefret en tepeye ulaştığında kazanan taraf kendileri olacaktı ama halkta bir şeylerin farkındaydı. Bir tiyatro oynanıyordu, bu kadar tesadüfün bir arada olması imkânsızdı.

Yeni tarihli gazetelere sarılı bulunan, yıllardır gömülü olduğu söylenen bombalarla; ayakkabı kutusunda olduğu söylenen paralar arasında bir benzerlik vardı. Belli ki, senaris”t” aynıydı. İsimler değişti, olaylar üzerinde biraz oynandı, al sana yeni bir senaryo, yeni bir film.

Gerçekten zor günlerdi. Shakespeare’in dediği gibi “olmak ya da olmamak, bütün mesele buydu.” O seçim AK Parti’nin olmak ya da olmamak seçimiydi. Eğer o gün bir yara alınmış olsaydı, 5 ay sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi de kaybedilecekti. İşte bu yüzden hem parti hem de halk bir yerel seçimden daha çok genel seçim havası yarattı ve sonuçta AK Parti, görülmemiş bir oranla seçimin galibi oldu.

Halk, adayların kim olduğuna bakmadı. Bu adam çalışır ya da çalışmaz demedi. Kimin umurundaydı ki, belediye başkanlığı koltuğunda kimin oturduğu; memleket elden gidiyordu. Bu yüzden herkes gözü kapalı bastı mührü ampulün altına pusulada.

Halkın bu tarifsiz vatansever tavrından nemalananlarda oldu o dönem. Halktan kopuk, geçmiş döneminde zerre hizmeti olmamış ama en büyük başarısı Cumhurbaşkanının ve dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun ilgilenecek zamanı olmadığı için kararı alt kademedeki yöneticilere bıraktığı kişileri “kafalamak” olan kişiler, belediye başkanlığı için aday gösterildi o seçimde. Onlarda biliyordu ki; bırak kendilerini, Erdoğan sevgisi bir kütüğe bile oy verdirtecek seviyedeydi. İşte bu yüzden aday olmak yeterliydi, koltuk hazırdı.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen günkü Afyonkarahisar kampında belediyeler için “Eğer biz değişim yapmazsak, millet yapar” deyince geldi aklıma o günler. 2019’a da çok iyi hazırlanmalı AK Parti, eğer 7 Haziran’daki hatayı yaparsa bu sefer 1 Kasım olmaz ve sonuçta kangren olan parmağını kesmediği için tüm vücudu felç olur.

Herkesin gözü İstanbul, Ankara’da ama küçük yerleri unutturursa, Anadolu tokadı ağır olur. Damlaya damlaya göl olur demiş atalarımız, eğer her seçimde AK Parti’nin arkasında dimdik duran Anadolu halkının fikrine bakılmadan, yine üstten atamalarla aday gösterilirse bu sefer göl, “çöl” olur.

Seçim yaklaştığında iki kamyon kum döküp, bir yaylanın oyunu almayı maharet sayan başkanlar temizlenmeli. Dışardan FETÖ karşıtı gibi gözüküp, 17 – 25 Aralık operasyonlarından sonra alenen cemaat programlarına katılan ve onlara destek veren başkanlar o koltukta oturmamalı.

(Ki, bizzat benim iki farklı savcıya delilleriyle birlikle ifade verdiğim bir belediye başkanı hala koltuğunda paşalar gibi oturup, 15 Temmuz törenlerinde gözyaşı döküyor.)

Anketörler özenle seçilip, kimseye haber vermeden halkla röportaj yapmalı. O bölgenin yöneticileri tarafından yönlendirilmemeli.

Yoksa bu seçimde gider, emin olun yine “olmak ya da olmamak” arifesindeyiz. AK Parti 31 Mart’ta belediyeleri kaybederse, 3 Kasım’da Külliye’yi de kaybeder. Ve halk bu sefer ota çöpe iyi bakacak, benden söylemesi!