Sinema salonları açıldı. 1 Temmuz itibariyle normale dönüş için ilk adım atıldı. Peki, ama nasıl?
Tahmin edileceği üzere salonların tamamı açılmadı. Zira yaz sezonu Türkiye’de zaten salonların ölü dönemi. Filmler genellikle bu aylarda vizyona girmemeye çalışır. Girenlerin çaresi kalmamış demek oluyor. Haliyle şu şartlar altında yaz sezonunda sinemada canlanma beklemek zaten hayal olur.
Diğer taraftan izleyici de pandemi ortamı sona ermeden salona gitmeyi tercih etmeyecektir. Neden beklemesin ki?
Zaten genelge sebebiyle kapalı salonlarda en fazla yüzde 60 kapasite kullanılabiliyor. 2 koltuk aralıkla oturma düzeni oluşturuluyor.
Geçtiğimiz gün sinema salonlarına yönelik kısıtlama kalktı. Kaç salon açıldı?
Anadolu Ajansı’nın haberine göre Türkiye’de toplam 15-20 salon açıldı. 2 bin 400 salon olduğunu düşünürsek manzara hayli düşündürücü.
Salon sahipleri zaten hoş olmayan bir dönemi geride bıraktı. Yapımcılarla yaşanan sürtüşme yasa ile çözülmüştü ama memnun oldukları pek söylenemez.
Şimdi salon sahipleri kepenk açmak için sebep göremiyor. Eylül’den önce de zor. Gösterimi 7 Ağustos’a ertelenen Christopher Nolan’ın Tenet’i yeniden ertelenmezse bir canlanma olacak. Fekat ne kadar merhem olacak?
Salonların toplamda 6 ay kapalı kalacak olmasının da sonuçları olacak. Kapanacak salonlar ve daralacak sektör sorununa dair neler yapılacak?
Bu sıralar çok sorduğumuz sorular bunlar. Cevaplara da henüz haiz değiliz.
Filmler gösterim için zaman bekleyecek.
Salonlar açılmak için bekleyecek.
İzleyici de bekleyecek.
Peki, ne beklenecek?
Bekleyelim beklemesine de sonuç ne olacak?
Eylül’e yönelik bir stratejimiz var mı?
İşletmelere yönelik muafiyetler dışında destekler düşünülür mü?
Ya izleyici?
Sinema ile arasındaki mesafeyi nasıl kapatacağız?
Yaz döneminde açık hava sineması formülünü bütün ülkeye yaymak güzel olmaz mıydı? Evet, yapılıyor. Ama her büyük alanda film gösterilse güzel olmaz mıydı?
Ve yeni dönem için benzer handikapları gidermek için hazırlık var mı?
Açık hava sineması çözümü de olmayacak!
Bekleyelim. Bekliyoruz.