Dünyayı çekip çeviren, hayatı şekillendiren insan kendine çeki düzen vermekte ihmalkar davranmayı sever.
İnsanın kendisini değiştirmesi, dünyayı değiştirmesinden daha zordur.
Ne hikmetse insan hep dışarıyı değiştirmek ve dönüştürmekle meşguldür; fakat kendisine dönüp de bakmaz.
Çünkü insan rahatı sever, zor olana talip olmaz.
Neşe de insan için üzüntü de; kolaylık da insana, zorluk da.
Hayatın gerçekleri, hayatın önümüze çıkardığı durum ve hadiseler farklılık gösterse de, hepsi insanın imtihanı gereği oluşur.
İmtihan yani insanın değerini ortaya çıkaran süreç.
İnsan, önüne çıkan fırsatlar veya engeller, elinde bulduğu imkanlar ya da imkansızlıklar, sahip olduklarını kaybetme ya da farklı şeylere sahip olma ile karşı karşıya kaldığında nasıl davranıyor?
Elde ettiğinde şimarıyor, kaybettiğinde yeise mi kapılıyor?
Kanaat edebiliyor mu?
Şükredebiliyor mu?
Ya da nankörlük ve isyan içerisinde mi?
İnsan değiştirmek için müdahale edebildiği durumlarla karşılaştığı gibi, çoğu defa değiştiremediği şartlarla da karşı karşıya kalabiliyor ve oluşan duruma göre yaşamaya, şartlara uyum sağlamaya çalışıyor.
Arkasındaki mülahazalar her ne olursa olsun, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs insanlığa böyle bir tecrübe yaşattı.
Başlangıçta çok uzun sürmeyeceğini düşündük, fakat birden bire hayatımızın merkezine gelip oturdu ve tüm hayatımızı etkiledi.
Ramazan ayı da bu sebeple alışılageldiğin dışında tecrübe edildi.
Camilerden, cumalardan, teravihlerden mahrum kalındı.
İnsan sahip olduğunun kıymetini çok az biliyor.
Nimet içerisinde bulunurken nimeti hakkıyla çok az takdir ediyor.
Elindekini kaybettiğinde ancak o zaman anlıyor kaybettiği şeyin değerini.
Adeta mahrumiyet mahrum olunan şeyin kıymetini ortaya çıkarıyor.
Her ne kadar zor ve sıkıntılı süreçler geçirilmiş/geçiriliyor olsa da, insan umudu da, neşeyi de elden bırakmıyor/bırakmamalıdır.
Hayat ancak umudunu korumakla yaşanır; hayata dair umudunu kaybedenler ölmeyi tercih ederler.
Aslolan ölmek değil, yaşamak, yaşamak için umut dolu olmaktır.
Ölüm ise mukadderat; istenmeyen ama kaçınılmaz son.
Unutulmamalıdır ki; her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.
Sıkıntı ve zorluklar ilanihaye gitmez; pürüzsüz ve sorunsuz bir hayatın gitmediği gibi.
Bazen öyle bazen böyle.
Ama bayramlar hep sevincin sembolü olmuştur.
Neşeyi, sevinci, kardeşliği, esenliği, huzur ve barışı temsilen gelen bayramlar hayata dair umudumuzu artıran günlerdir.
Huzurlu, umutlu ve mutlu bayramlarınız olsun.