Bayram olsun diye bayramlar…

Abone Ol

Özlediğimiz bayramlara bir an önce kavuşmak duasıyla” diye başlar, “Ülkemizden başlayarak bütün İslam alemi ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ederek” biter, yıllardır her bayram mesajımız. Bu duamızı, fiili dua haline getirmek için gösterdiğimiz çaba ise ümitvar oluşumuzun göstergesidir. Bir Ramazan ayı daha geldi geçiyor. Yarın bayram nasipse.

28 Şubat darbecilerinin Müslüman avı düzenledikleri dönemlerde avlanmış, tabir caizse darbeciler tarafından ve bir daha çıkmamak üzere atılmıştım zindan hücresine. İlk gençlik yıllarımdı. Bayram gelir hüznü yaşardık. Bahar gelir hüznü yaşardık. Güneşin göğü kaplaması bile bir hüzün sebebiydi çünkü göremezdiniz. Her güzel şey hüzünle gelirdi dört duvar arasındaki insana. Bu yüzden, “Biz inançlarımızdan dolayı zindandayız, Ülkem egemen zalimler ve piyonları yüzünden zindanda ve koca İslam alemi kuşatılmış olarak zindanda. Ya köle gibi boyun eğmemizi yahut ölümü seçmemizi dayatıyorlar. Nasıl bayram kutlayabiliriz ki” diyerek bayram kutlamazdım ilk zamanlar. İçimizde yanan ümit ateşini söndürmek isteyenlere karşı, bize ait olanı, hangi ortamda olursak olalım yaşamak ve yaşatmak gerektiğini anladım sonra. Biz zindanda dört duvar arasında esirdik; ama ümmet de çizilen sınırlar içinde esirdi. Biz ruhen özgürlüğümüz için bedel öderken birçok insan daha kötü bir durum olarak ruhundan yakalanmış ve esaretin bile farkında değildi. Ruhun esaretten kurtulması için ödeniyor aslında bedeller. İslam coğrafyasında birçok yerde savaş devam ediyor. Cephe savaşları, işgaller katliamlar ve sürgünler… Ruhundan yakalayıp esir alamadıkları Müslümanları bedenen esir etmek için fiilen yapılan saldırıdır bunun adı. Bedel ödersiniz ama ruhunuz özgürdür. Artık zalime zalim diyebilir ve ona karşı mücadele edebilirsiniz. Bugünler ‘Şafağa en yakın karanlık’ olarak ümmetin esaretten kurtuluşu için son adımıdır inşallah.

Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir. Hangi uzuvda rahatsızlık olursa olsun bütün beden hisseder o acıyı. Bedenimizin birçok noktasında yara var. Her gün nice yiğitlerin toprağa düştüğü, insanın ruhunu arındıracak masumiyetteki bebeklerin donarak, açlıktan ve bombalarla katledildiği, iffetleri pak, kendileri pak, ruhları pak ama bedenleri iğrenç ellerle kirletilmek istenen bacılarımızın feryatlarının duyulmadığı zamanlar. Ümmetin onuru için boyun eğmeden, vakarla ölüme giden şehitlerin, çiğnenmek istenen mukaddesatın, talan edilen toprakların ve neticede kaybedilen insanlığın revaçta tutulmak istendiği bir çağ bu. İşte bu çağda kendi değerlerimizle ve inancımızın vaaz ettiği insanlığımızla yaşamaya çalışıyor ve ümidimizi diri tutarak ruhumuzu özgürleştirecek bir hayatı yaşamaya çalışıyoruz.

Hayalimizi, bütün insanların hayali haline getirebilme mücadelesi bizimki. Özlenen günlere kavuşma ümidi ve bu ümidin peşinde yürüme çabası. Meselemiz de bu değil mi zaten? O gün geldiğinde bizim için bayramlar bayram gibi yaşanacak inşallah.

Hüzünlüyüz, bedenimiz acı içinde ama aynı zamanda ümitvarız. Zalimler ne yaparsa yapsın gelecek günlerin iyi, güzel ve doğru yolunda tesis edilmiş bir nizama gebe olduğunun farkında olarak “ben varsam davam var” şuuruyla yürüyüşümüze devam ediyoruz. Bayramları bayram tadında yaşayamıyoruz; ama bunun mücadelesini veriyoruz. Zaferin bu sefere çıkabilmek olduğunun şuurundayız.

Özlediğimiz bayramlara bir an önce kavuşabilmek duası ve bu duayı faaliyetlerimizle gerçekleştirebilme temennisi ile bayramımız mübarek olsun.