Sevgili okur, birkaç yazıdır toplumu yeniden inşa etme üzerinde duruyorum ve bununla ilgili bir şeyler karalıyorum. Yarınki Türkiye’nin sağlıklı temeller üzerine inşa edilmesi için biraz Batı’nın örnek alınması gerektiği düşünüyorum. Nasıl mı? Şöyle ki;
Türkiye’de son yıllarda eğitime büyük yatırımlar yapılmakta, her gün farklı bir ilimizde yeni üniversiteler açılmakta. YÖK verilerine göre ülkemizde, 2015 yılı rakamları ile 109’u devlet üniversitesi, 76’sı vakıf üniversitesi, 8’i ise vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 193 tane üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerde 6 milyon 62 bin civarında öğrenci eğitim görmektedir. Ancak, bu üniversiteler arasında sadece genç kızlarımıza özel eğitim veren tek bir üniversite bulunmaktadır. Yarınki Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyulan kurumlarından biri, Hanım Üniversiteleridir.
Eğitim kalitesinin artırılması, gençlerin ahlaki sorunlardan uzak kalıp sadece bilimsel çalışmalarına odaklanmasında hanım üniversitelerine olan gereksinim tartışılamaz. Gençlik üniversite çağına geldiğinde kendisine karma eğitimden başka bir alternatif sunulmamaktadır. Oysa Müslüman olsun veya olmasın dünyanın pek çok ülkesinde sadece genç kızlara eğitim veren hanım üniversitelerine sıkça rastlamak mümkündür.
Hanım üniversiteleri Afrika ve Asya kıtasındaki birçok Müslüman ülkede bulunmaktadır. Bunun dışında Müslüman nüfusun azınlıkta olduğu Çin, Japonya, Hindistan, ABD ve İngiltere gibi ülkelerde de sıkça karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Japonya’da 1901’de kurulan en köklü üniversitelerden biri olan Japan Women’s University’de, başlangıçta Ev Ekonomisi Bölümü bulunurken zamanla, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ve Fen Fakültesi dahil edilmiştir. Kanada’da 1919’da kurulan Brescia University College bir diğer hanım üniversitesi. Burada da, Sanat, Sosyal Bilimler, Sağlık Bilimleri ve Teknoloji gibi alanlarda eğitim verilmektedir. Afrika’daki Hanım Üniversitelerine örnek verecek olursak; Zimbabve’de bulunan Women’s University in Afrika, 2002 yılında cinsiyet eşitsizliğini gidermek için kadınlar tarafından kurulmuş bir üniversitedir. Dünya’nın en büyük hanım üniversitesi olan Princess Nora Bint Abdulrahman Üniversitesi ise 2011 yılında Suudi Arabistan’da açılmıştır.
Son yıllarda batı ülkeleri ve özellikle ABD, okullardaki kötü gidişata çözüm bulmak için karma eğitimi sorgular hale gelmiştir. ABD’de 1995’te 3 devlet okulunda kız erkek ayrı eğitim verilirken, günümüzde bu rakam 253’e çıkmıştır. 200 okul ise karma eğitimden çıkmak için başvuruda bulunmuştur. İngiltere’de Ofsted inceleme merkezinin araştırması, karma eğitim veren okullarda eğitim kalitesinin daha kötü olduğu sonucuna varmıştır. İngiltere’nin en meşhur okullarında biri olan St. Mary lisesi müdürü Frances King’in Times gazetesine verdiği ifade de ise; ” Buluğ çağı özellikle kızların kariyerleri için ilk adımlarını atmaya başladıkları okul yıllarında kendilerine güvenlerinin daha az olmasına sebep oluyor. Son derece kırılgan bir yapıları oluyor. Ve karma eğitim onları bu en zor zamanlarında çok sert bir şekilde yaralıyor.”
Gerçek şu ki günümüzde artık Müslüman olmayan ülkelerde dahi kız-erkek ayrı eğitim tercih edilmektedir. Karma eğitim, en modern olarak görülen İngiltere ve ABD’de artık sorgulanır hale gelmişken, özellikle ülkemizde de bu durum için adımlar atılması gerekiyor.
Hanım Üniversiteleri, toplumumuzun tüm kesiminin sağlıklı bir eğitim alabilmesi; böylelikle topyekûn bir şekilde sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmanın sağlanması için bir gerekliliktir. Konuya olan hassasiyetinden ötürü Emel İştar hocama teşekkürü bir borç bilirim. Sevgiyle kalın sevgili okur…