Köhnemiş Batı’nın çökmesi ile ilgili yazı ve haberleri daha sık görmeye başladık: Brexit, ABD’de Trump’un başkan seçilmesi, Pizzagate, Avrupa’daki farklı çöküntüler, sahillere vuran mülteci cesetleri…
İşte tam da burada sorulması ve cevaplanması gereken mesele “Biz ne durumdayız?” Elbette dolaylı olarak bizim dışımızdakilerin durumları bizi de ilgilendirir. Fakat meselenin esasına taalluk etmez.
Biz yani İslami gelenekten beslendiğini iddia eden Müslümanlar çok iyi ve ideal bir durumda mıyız? İslam medeniyetini hakkıyla temsil eder durumda mıyız? Bilimde, kültür ve sanatta parmakla gösterilecek eserler ortaya koyuyor muyuz? Ahlaken eleştirdiğiz batıdan çok ileride miyiz?
Evet, Batı ekonomik, sosyal ve ahlâki açıdan bazı sıkıntılar yaşıyor. Elbette Ahlâkî çöküntü her şeyin üzerinde.
Bilhassa Türkiye ekonomik açıdan çok büyük mesafeler kat etti. En umulmadık sorunları bazı felaket tellallarına inat akıl ve mantığın izah edemeyeceği şekillerde atlatıyor.
Fakat ahlâken Batı’dan çok daha iyi durumda değiliz. Asıl önemli ola da bu değil mi?
Güçlünün değil adaletin hâkim olduğu bir dünya nizamını isteyen, düşleyen bir tek ben değilimdir herhalde.
İslâm dünyasının sadece Türkiye ‘den müteşekkil olmadığını da hatırımızsan çıkarmayalım. En çok kanın aktığı, zulmün zirve yaptığı, gözyaşlarının bir saniye bile kesilmediği, kargaşa ve her türlü olumsuzluğun hüküm sürdüğü coğrafya yine Müslümanlar’ın yaşadığı coğrafya.
Bu coğrafyanın idarecileri bizim görebildiğimiz şeyleri görmekten acizler mi? Türkiye’nin dışındaki başat ülkeler İran, Suudi Arabistan ve Mısır mevcut durumu okuyamıyor mu? Neden pek çok açıdan bir çöküntü içinde olan Batı’nın ekmeğine yağ sürmeyi tercih ediyor?
Bir medeniyetin yeniden inşası ve ihyası o kadar basit değil ve herkesin yalnızca tek bir alana ilgi göstermesi ve yüklenmesiyle falan olmaz. Hemen her alanda, hatta çok değersiz görülen ve itibar görmeyen bir alanda var olarak, yeniden bir şeyler üretmekle bazı şeyler mümkün olabilir. Üstelik bu şeyler papağan gibi tekrar ile değil hayata tatbik ile gerçekleşir.
Bazı şeyler hemen olmaz, zaman alır. “Ben her şeyi yapıyorum ama bir netice alamıyorum” aceleciliği ve sabırsızlığı vazgeçmek için yeterli değildir. Her şeyin nihayete ermesi için farklı metot ve süreçler gerekebilir.
İnsan yetiştirelim demekle insan yetişmiyor, bal demekle ağzın tatlanmadığı gibi. Yaşımız kaç olursa olsun asil önemli ve öncelikli olan kendimizi yetiştirebilmek. Yeni bir nesil yetiştirmek, bu uğurda çaba sarf etmek bundan sonraki merhale.
Yitip giden değerlerimizin yerine yetiştiremediklerimize mi yanalım, bizden sonraki neslin daha da yetim-öksüz kalacağına mı bilemedim. İtidal, sabır, hikmetle karar veren bir kültürün evlatları olarak muhteris, sabırsız, tez canlı bir millet olduk. Adalet duygumuzu da kaybettik; yazık.
Dünyaya medeniyetler armağan edenlerin evlatları olarak bizim de köhne ve yanlış zihniyetlerden asli ve olması gereken ayarlarımıza dönmemiz gerek artık. Güzellikler sizinle olsun…