Gündem

Bataklığı kurutmaya gidiyoruz (1)

Abone Ol

Güvenlik ve Terör Uzmanı Osman Kaya, ABD’nin Münbiç’te Türkiye ile ortak

hareket ediyor görüntüsüyle PKK/PYD varlığını kurumsallaştırmaya çalıştığını

belirterek, bu gelişmelerin Türkiye için apaçık bir tehlike oluşturduğunu, dolayısıyla

Fırat’ın doğusuna yönelik Başkan Erdoğan’ın duyurduğu operasyonun bir

mecburiyetten kaynaklandığını söyledi.

Fırat’ın doğusunun önemine dikkati çeken Kaya, diktatör Esed rejimine karşı demokratik taleplerle başlatılan muhalefetin, başından itibaren acımasızca ve vahşete varan bir müdahaleyle karşılaştığını, tam bir zulme dönüşerek devam ettiğini söyledi.

SURİYE’NİN KÜRESEL KONJOKTÜRDEKİ YERİ

Rusya, İran ve hatta Çin gibi ittifakların Suriye’deki nüfuz alanını, ABD ve diğer emperyal güçlerin Ortadoğu stratejilerini, içeride ve dışarıda ortaya çıkan birçok olumsuz gelişme ile meşgul olan Türkiye’nin doğru tahlil edemediğine işaret eden Kaya, şunları kaydetti: “Suriye, Türkiye’nin varlığını doğrudan tehdit eden ve en önemli güvenlik sorunlarından birisi olmayı sürdüren etnik ayrılıkçı PKK/PYD terör örgütünün birinci ve bir numaralı hamisi olmuştur. Suriye sadece PKK/PYD terör örgütü açısından değil Türkiye’yi hedef alan diğer terör örgütleri ve girişimler için de güvenli bir liman durumunda olmuştur. Suriye, yirmi yıl boyunca PKK terör örgütü elebaşısına rahat ve güven içerisinde örgütünü yönetme imkânı vermiş, teröristlere eleman, üslenme, barınma, eğitim ve lojistik desteği vermiş, Şam, terör örgütünün yönetim merkezi haline gelmiştir.” Terör örgütü elebaşısının Suriye’den çıkarılması için 1998 yılında yaşananları da anımsatan Osman Kaya, “Türkiye, etnik ayrılıkçı PKK terör örgütüne verdiği desteği sonlandırması ve terör örgütü elebaşısını ülkeden çıkarması için Suriye’yi kesin bir dille uyardığı süreçte, bu gün ABD ile PKK/PYD’ye destek veren Suudi Arabistan ve BAE’nin üyesi olduğu Arap Birliği Suriye’yi desteklemiş, Türkiye’ye karşı doğrudan veya dolaylı olarak tavır koymuştur” bilgisini paylaştı.

ABD’NİN YAKLAŞIMI DÜŞMANLIK SEVİYESİNDE

ABD’nin dünyanın bir numaralı emperyal gücü olarak kağıt üzerindeki müttefiklerini kendi çıkarları için bir araç gördüğünü, Türkiye’nin etki alanında kalması için Türkiye’ye karşı elinden gelen kötülüğünü yaptığını ifade eden Kaya, ABD’nin kötülükleri meşrulaştırmak için gerekçe üretip, bunu da karşısındakilere dayatarak kabul ettirdiğini söyledi. “ABD, kimi zaman doğrudan işgal eder, kimi zaman da işgale açık ve hazır hale getirmek için, ajanlarını, etki ajanlarını/yerli işbirlikçilerini, taşeron/proje terör örgütleri, yerli işbirlikçileri, doları ve sermayeyi kullanarak kalkışma, kaos, kargaşa yaratır” diyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD’nin Türkiye ile müttefiklik ilişkisi tamamen kâğıt üzerinde ve kendi çıkarları dâhilindedir. Hatırlayalım bu günkü ABD geçmiştekinden farklı değildir. Yunanistan ile ihtilaflarımızda, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda doğrudan Yunanistan’ın yanında yer almış, darbeleri, darbecileri, FETÖ’nün kalkışmasını doğrudan veya dolaylı olarak desteklemiş, himaye etmiştir. ABD’nin, Türkiye’ye karşı bu ikircikli, çelişkili, güvenilmez politikaları Suriye özelinde de bir değişiklik arz etmemektedir. Hatta ABD bu yaklaşımını Türkiye’ye karşı düşmanlık seviyesine çıkarmıştır.”

ABD’NİN SİLAH PAZARI

Ortadoğu’nun, dünya egemenlik stratejilerinin sıklet merkezi olduğunu vurgulayan Kaya, ABD’nin doğrudan ya da dolaylı olarak elde ettiği, kontrol altında tutmaya çalıştığı petrol ve doğal gaz kaynaklarının bu bölgede bulunduğuna dikkati çekti. ABD’nin bölgede iktidarlar eliyle oluşturduğu anlaşmazlık, çatışma ve savaş ihtimalleriyle bu bölgeyi en verimli silah pazarı haline getirdiğini belirten Kaya, “Anlaşmazlıklar, kargaşa, kaos, çatışma ve savaşların sürekliliği, ABD’nin bölgedeki kalıcılığının en önemli gerekçesidir. Dolayısıyla ABD’nin fiili olarak bölgedeki varlığı bu sürecin devamı için hayati öneme haizdir. Rusya’nın etki/nüfuz alanının daraltılması, engellenmesi, İran’ın kuşatılarak bölgeden uzaklaştırılması, ABD ve İsrail’e karşı etkili bir bölgesel güç olmaktan alıkonulması, işgalci İsrail’in toprak gaspının kolaylaştırılması, güvenliği ve korunması, AB’nin kuşatılması ve nüfuz alanının zayıflatılması gibi gerekçelerle ABD bölgede kalmaya çalışmaktadır” dedi.

Amaç bölge ve dünya barışı

Türkiye’nin Fırat Kalkanı ile Zeytin Dalı Harekâtı’nı da, bölgenin hatta dünyanın güven, barış ve refah içerisinde olması, komşularının bağımsızlığı için gerçekleştirdiğini kaydeden Güvenlik ve Terör Uzmanı Osman Kaya, şunları söyledi: “Türkiye stratejisini bu amaca göre belirledi. Harekâtı bu amaç için planladı, uyguladı ve neticelendirdi. Bu operasyonların başarısını teröristlerin yenilmesinden ziyade sivillerin zarar görmeden neticelendirilmesi olarak değerlendirdi. İşte bu yüzden Fırat’ın batısında olduğu gibi doğusunda da güneyinde de halk Türkiye’yi beklemekte, Türkiye’nin kendilerine de ulaşmasını ümit etmektedir.”

TÜRKİYE’Yİ HEDEF HALİNE GETİRMEK İSTİYOR

Askeri darbeler, PKK, DAEŞ’in gerçekleştirdiği vahşi eylemler, FETÖ gibi proje terör örgütleri, etki ajanları devreye sokularak Gezi ve Hendek olayları, 17/25 Aralık kumpası, 15 Temmuz gibi kalkışmalarla yıkmaya, zayıflatmaya muvaffak olamadığı, iktidarlar eliyle kontrol edemediği, AK Parti ve MHP ittifakıyla iyice güçlenen Türkiye’yi ABD’nin hedef haline getirmeye çalıştığını belirten Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Israrla, Türkiye’yi hedef alan her kötülüğün yerinde etkisizleştirilmesinin Türkiye’nin meşru hakkı olduğunu, bunun önleyici vuruş stratejisi olarak kavramlaştırıldığını, Türkiye’nin varlığı, barışı, refahı ve güvenliği için bu operasyonların kaçınılmaz olduğunu, bu meselenin ötelenemeyeceği, ertelenemeyeceği ve görmezden gelinemeyeceğini ifade etmiştim. Aynı zamanda Fırat’ın doğusunun da başından beri etnik ayrılıkçı PKK/PYD açısından en önemli eleman temini, üslenme, barınma, eğitim, lojistik merkezi olması itibariyle Türkiye’nin kırmızıçizgisi olduğunu ve mutlaka müdahale edilmesi gerektiğini eklemiştim. Ayrıca Fırat’ın doğusu sadece Suriye topraklarını değil Kandil’e kadar olan coğrafyayı da ifade eden bir alandır.”

APAÇIK BİR TEHLİKE

Türkiye’nin uygulamaya koyduğu yeni mücadele stratejisi dolayısıyla terör örgütünün karargâhının önemli bir kısmının Sincar’a taşındığını, çok sayıda teröristin de Demokratik Suriye Güçleri (DSG) adı altında ABD’nin koruması altına girdiğini ifade eden Kaya, “ABD, Münbiç’te Türkiye ile ortak hareket ediyor görüntüsüyle PKK/PYD varlığını kurumsallaştırmaya, terör örgütünü bölgede meşru bir askeri güç olarak Türkiye’nin karşısına çıkarmaya çalışıyor. Bunun anlamı, yakın gelecekte siyasi statüye sahip olacak bağımsız bir yönetimin askeri gücünün oluşturulmasıdır. Bu gelişmeler Türkiye için bir tehdit değil apaçık bir tehlike halidir” şeklinde konuştu. “Dolayısıyla Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyon bir tercih değil mecburiyettir” diye konuşan Kaya, daha önce de olduğu gibi Türkiye’nin, bu operasyonların amacını, Suriye’nin toprak ve siyasi bütünlüğünün korunması, Suriye’deki savaşın sona ermesi ve barışın tekrar sağlanması şeklinde açıkladığını hatırlattı. Kaya, “Türkiye, güvenliği, barışı ve refahı sadece kendisi için istememekte, dolayısıyla Suriye özelinde komşularının, bölgenin, hatta dünyanın güven, barış ve refah içerisinde olmasını kendi güvenliği, barışı ve refahından bağımsız görmemektedir” diye konuştu.