Başörtüsü: Beyaz Türkler’in kara vicdanını ve faşizan yüzünü gösteren ayna

Abone Ol

Özellikle CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı, üç beş belediye kazanınca başörtülülere, Müslümanlara saldırılar, hakaretler gözle görülür şekilde arttı.

Son zamanlarda birçok kadın; başörtüsünden dolayı sokakta, caddede, toplu taşıma araçlarında sözlü ve fiili şiddete maruz kalmaya başladı.

Yaşam tarzına müdahale, mahalle baskısı diye yırtınan kökten laikçi, aşırı Kemalist beyaz Türkler; söz konusu başörtüsü ve başörtülüler olunca hiç ses çıkarmıyorlar hatta bu aşağılıkları aşağılık eylemlerine teşvik ediyor!..

Kısacası özgürlük, haklar, demokrasi vb. savundukları ne kadar değer varsa hepsinde ikiyüzlü, dönek, karaktersiz ve çıkarcılar!..

Normalde ilkeli olsalar tepki göstermeleri, ortalığı yıkmaları gereken o kadar çok olay yaşadık ki 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinden sonra… Ancak ne CHP’den ne CHP’lilerden ne de CHP’nin arka bahçesi olan basından ve mensuplarından en ufak bir tepki, en ufak bir kınama gördük!..

Bunlardan biri de Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 3. sınıf öğrencisi Melike Erdal’a yaşatılanlar… Ankara Ümitköy’deki Sevinç Abla Okul Öncesi Eğitim Kurumları tarafından işe alınan Melike Erdal’a, staja başlayacağı sabah aranarak başörtülü olduğu için kendisiyle çalışılamayacağı söylendi.

Aynı uygulamayı başı açık birine bir kurum yapmış olsaydı malum medya ve sosyal medya, dünyayı ayağa kaldırırdı. Arkasından da bizim(!) iktidar vakit geçirmeden soruşturma açar ve o kurumu en ağır şekilde cezalandırırdı.

Peki, başörtüsü konusunda sonuna kadar ayrımcı olan koskoca şirketler, holdingler vb. için neden hiçbir adım atıl/a/mıyor, yaptırım uygulan/a/mıyor.

Çünkü iktidar biziz ama muktedir olan, hâlâ bu azgın azınlık!..

Kurumunda bir tane başörtülü çalıştırmayan binlerce şirket var ve bunların başında da Türkiye’nin en zengin ailelerinin sahibi olduğu holdingler geliyor!..

Peki, iktidar ve adalet; bu şirketler, holdingler için neden harekete geçmiyor?

17 yıllık göreceli rahatlıktan sonra şunu gördük ki Allah korusun kökten laikçi, aşırı Kemalist beyaz Türklerin desteklediği CHP zihniyeti iktidara gelirse hiçbir şey 28 Şubat sürecinden farklı olmayacak!..

Müslüman kadının başını örten ancak kökten laikçi, aşırı Kemalist beyaz Türklerin beynini, aklını, vicdanını, insanlığını örten Başörtüsü; bu azgın azınlık için hâlâ aşırı korku içeriyor!.. Aşırı şekilde alerjileri, kinleri, öfkeleri var başörtüsüne, tesettüre, İslam’a, Müslümanlara…

Biraz daha bitleri kanlanınca şu sözleri yine çok sık duyacağız:

“Atatürk ilkelerini ve Atatürk cumhuriyetini korumakta kararlıyız. Özgürlük denince bu da benim özgürlüğüm, ben türbanlı bir öğrenciye ders vermek istemiyorum.” (Prof. Dr. Filiz Meriçli)

“Bir uçurumun kenarında olsam, bana bir başörtülü elini uzatsa ölmeyi tercih ederim.” (Prof. Dr. Baria Öztaş)

“Bu dönemde ilmi çalışmaları bir tarafa bırakın, Türkiye’nin en önemli sorunu olan başörtüsüyle uğraşın!” (Kemal Alemdaroğlu)

“Bu başörtülüler doktor olamazlar. Bunlar Atatürk üniversitelerinde okuyamazlar.” (Prof. Dr. Tahir Hayırsız)

“Türban olayının bir tek amacı vardı, o da devlete meydan okumaktı. Ondan sonraki hedef ise laik ve demokratik cumhuriyeti yıkıp yerine bir İslam cumhuriyeti kurmaktı.” (Tufan Türenç)

“Üniversiteye başı kapalı giremezsiniz. Anayasa Mahkemesi koymuş, Danıştay koymuş, AİHM koymuş. Başı bağlı olarak okutulan yerlere git. Arabistan’da falan vardır, oralara git.” (Süleyman Demirel)

“Bir yargıç kürsüde başı açık olup pazara türbanlı gidemez. Bu benim inanç alanım, özgür alanım diyemez. Anayasa Mahkemesi Başkanımızı pazarda türbanlı görmek devleti sarsar. Bir öğretmen de okulda başı açık, pazara çıkınca türbanlı olamaz. Çocuk, kadınlığından utanarak türban takan öğretmenini görüp ‘Acaba annem ayıp mı yapıyor?’ diye sormaya başlar.” (Erdoğan Teziç)

“Türkiye’deki kızlarımız kafasını ister öyle örtmüş ister böyle örtmüş. Kimsenin derdi olacak bir şey değil. Ben bu güzel kız kafasını niye örtmüş diye üzülüyorum gördüğüm zaman onları. Hepsi güzel de, çok güzellerini görünce üzülüyorum itiraf edeyim ki. Bu güzelliği saklamaya yazık değil mi diye, şahsen düşünüyorum. Bu benim kendi bakışım.” (Oktay Ekşi)

“Mini etekle beş vakit namaz kılınacağını, başörtüsüyle içki içilebileceğini düşünen ve buna cüret eden kadınların ülkesini düşlüyorum. Söyle var mı bunda, adaba aykırı, inanca ters düşen bir şey? Ben bunları hayal ediyorum. Umutla bekliyorum.” (Ertuğrul Özkök)

Özellikle son ikisi için ne denir? Bu bakış açısı sapıklıktır, bu bakış açısına sahip olan da sapıktır!..