Geçen yazımızda, “Tam bağımsızlığın yolu Ayasofya’dan geçer” demiştik.
Bugün de aynı şeyi söylüyoruz; yarın da söyleyeceğiz. Türkiye tam bağımsızlık yolunda treni birkaç kez yakalamıştı. En son 70’li yıllarda… Amerikan üslerini kapatmıştı. Kıbrıs’ta büyük bir fetih elde etmişti. Demirel ve ekibi üslerin yeniden açılmasına izin verince kazanılmış hak gâvura iade edilmişti. Sonrasında yaşanan muhtıralar, darbeler ve daha birçok fitnenin kaynağı bu üsler olmuştu
Ama biz, kazanmış gibi göründüğümüz savaşı 1934’te zaten kaybetmiştik. Fethin kılıç hakkı olan Ayasofya’yı, gâvur istedi diyerek bin bir katakulli ile müzeye çevirdiğimiz gün…
Ayasofya, Efendimiz’in (sas) doğduğu yıllara yakın bir tarihte yapılıp ibadete açılmıştı. Sanki O’nun gelişini müjdeliyordu. Fetih’ten sonra camiye dönüştürülmesi bu müjdenin tamamlanması idi. Ama anlamadılar…
Sezai Karakoç üstaddan dinlemiştik:
Birinci Dünya Savaşı’nda İstanbul işgal edildiğinde Ayasofya’yı bir askeri birlik koruyordu. İşgal komutanlığı hükümetten bu birliği geri çekmesini istedi. Gayeleri işgali fırsat bilip Ayasofya’yı yeniden kiliseye çevirmekti. Hatta İstanbul’un işgalinin en önemli gerekçesi de bu idi. Birliğin kumandanı buna karşı çıktı: “Ben ve askerlerim hiçbir şekilde Ayasofya’yı bırakmayacağız! Bu kutlu mabedi gece-gündüz, canımız pahasına savunacağız. Şayet yaklaşırlarsa kendimizle birlikte binayı da havaya uçururuz.”
Bunun üzerine işgal kuvvetleri emellerini ertelemek zorunda kaldılar.
Cumhuriyet’ten sonra, kiliseye çeviremedikleri Ayasofya’yı ‘dünya mirası’ süsü vererek müzeye çevirtmeyi başardılar
Tam bağımsızlık yolunda aldığımız en derin yara idi bu…
Hem Peygamber’in müjdelediği fethe, hem çağ kapatıp çağ açan fethin kumandanına, hem de bu fethin alperenlerine karşı büyük bir vefasızlık…
Hatta ihanetti…
Ayasofya’nın camiden çıkarılıp müzeye dönüştürülmesi bir sebep değil sonuçtu. Cami olarak açılması da bir sebep değil, bir sonuçtur. Yeniden Büyük Türkiye olmanın…
Bağımsız Türkiye olmanın en önemli yapı taşlarından biri surdaki yerini almış oldu. Ayasofya müze olduğu gün sadece Türk millet ıstırap çekmedi. Bu yenilgi İslam dünyasının hanesine yazıldı. Batı karşı- sında yenilginin en önemli sembollerinden biri oldu Ayasofya…
İşte bugün, tam bağımsızlık bilincinin sonucu olarak Ayasofya yeniden İslam dünyasının merkezi olmak üzere camiye dönüşmüştür. İçimizdeki Bizanzlıların, Batılı sahiplerine bu kararla ilgili ne kadar üzgün olduklarını ilk andan itibaren binbir özürle anlattıklarını tahmin etmek güç değil. Yaklaşık seksen yıllık eziklikle ağladıklarını…
Ve şöyle dediklerini de: “Merak buyurmayınız efendimiz. AKP’nin son numarası idi Ayasofya… Gitsinler, müze değil, kiliseye bile çeviririz. Aman efendimiz!..”
Geçti efendiler, geçti…
Ayasofya bir tapınak/ ibadethane olarak inşa edilmişti. Yani yapılış amacı bu idi. Müzeye dönüştürülmesi bir saçmalıktı bu anlamda. İstanbul’un fethinden sonra bu kez yeniden ibadethane/ cami olarak hizmet vermesi de onun yapılış amacına uygun idi.
şte olan biten bu…
Karakoç’un dedigi gibi…
“Fatih, İstanbul’u aldıktan sonra Ayasofya’yı cami yaptı. Bu sadece Fatih’in şahsi görüşünün sonucu değildi. Bu, tüm toplumun, fetih ordusunun idealiydi. Kızılelma Ayasofya üzerinde parlıyordu. Ayasofya cami olunca, Kızılelma uçup gitti ve Roma’daki Sen Piyer Kilisesi’nin kubbesine kondu inancının sonucuydu bu. Ayasofya’yı camilikten çıkarınca yeniden kızılelma Ayasofya’nın kubbesindeki yerine döndü.”
Fethin en büyük kilisesinin camiye çevrilmesinin ana sebeplerinden biri de…
Eğer kilise olarak kalsa idi Hıristiyanlar açık-gizli savaşa devam edeceklerdi. Haçlı seferlerinde olduğu gibi büyük bir kuvvetle saldıracaklardı İstanbul’a. Büyük Fatih, böylece ellerindeki en büyük silahı almış oldu
Hatırlayın…
Ayasofya’nın Mimar Sinan tarafından yapı- lan minarelerinin yıkılması bile konuşulmuştu bu ülkede. Efendim, kilisenin mimarisine uymuyor, hem Batılı dostlarımız rahatsız oluyorlarmış diye…
Gevezelik bitti…
Pısırıklık sona erdi.
Yeniden silkindik ve büyük hedefe en büyük adımı attık.Fethin kılıç hakkı Ayasofya, yeniden müjdelenmiş şehrin kalbi oldu.
Son bir asır içinde İslam dünyasının başına gelen en güzel şey oldu.
Hayırlı olsun.
Uğurlu olsun.
Allah bir daha şaşırtmasın…