Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Kurtulmuş, terör örgütü PKK’nın saldırılarına ilişkin soruya, “Örgütü desteklemeyen ama örgüte yakın olan partiye geçmişte oy vermiş bir kitle var. Bir kere örgüt bunu görüyor. Dolayısıyla örgütün AK Parti’li kardeşlerimize saldırması, aslında sivil siyaseti ortadan kaldırmak için yaptığı bir plandır.” dedi.
“Yüz binlerce Kürt tarafını seçti”
Terör örgütünün, aşiretler üzerine kurduğu tehdide değinen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Hala Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da en etkin toplumsal gerçeklerden birisi aşiretlerin varlığıdır. Aşiretlerin çok büyük bir kısmı da geçtiğimiz günlerde Van’da bir araya gelerek terörün, PKK’nın karşısında olduklarını ortaya koymuşlardır. Milletin birliği, dirliğinden yana olduklarını, Türkiye’de devletten yana olduklarını ortaya koyan bir anlayışı ortaya koydular. Bu, yüz binlerce Kürdün tarafını seçmesi demektir. Bu da terör örgütünü son derece rahatsız ediyor, ürkütüyor.”
“Söyleyene değil, söyletene bak”
Başika’daki eğitim üssü nedeniyle Irak Başbakanı İbadi’nin, Türkiye’nin Irak’taki varlığına itiraz eden açıklamalarda bulunduğunun hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Uluslararası camia ve Irak Merkezi Hükümeti gerçekten DAEŞ ile bir savaş veriyorsa, en acil gündem maddelerinden birisi, senelerdir Musul’un kurtarılması olmalıydı. Türkiye zaten bu amaçla oradadır, Musul’un halkına destek vermek için oradadır. Ama sanki bunlar hiç yokmuş gibi şimdi bunun gündeme getirilmesi ‘söyleyene değil, söyletene bak’ sözünü gündeme getiriyor. Herhalde başka tesirler altında, başkalarının tesiri altında, siyaseten başka bir şey söyleyemediği için Irak Başbakan’ı bunu söylüyor.”
“Türkiye’nin Başika’daki varlığı meşrudur”
Musul’un ve diğer Irak şehirlerinin kurtarılması konusunda Türkiye’nin tezinin çok açık olduğunu vurgulayan Numan Kurtulmuş, Amerikalarla da merkezi Irak hükümetiyle de ve oradaki bütün ilgililerle de bu konunun paylaşıldığını söyledi.
“Biz bütün şehirlerin, o şehirlerin asli unsurları olan, orada yaşayan insanlar tarafından kurtarılmasının, daha doğrusu DEAŞ’tan kurtarılma operasyonu sırasında bu unsurların ana unsur olarak kabul edilmesinin doğru olduğu kanaatindeyiz.” diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Biz DAEŞ’ın süpürülmesi için öncelikli olarak hava desteği vermeliyiz. Ama eğer siz ‘Musul’u DAEŞ’ten kurtaracağız’ diye oraya PYD’yi, YPG’yi çağırırsanız, başka bir terör grubunu, başka bir silahlı grubu oraya çağırırsanız ve o şehrin asli unsurlarından olmayan unsurları getirip o şehre yeni bir tabiri caizse ‘ur’ gibi sokmaya çalışırsanız bu, Irak’ta barışı sağlamaz, Musul sorununu da çözmez. Biz bu bütün şehirlerin her birisinde, orada yaşayan halkın, bundan sonra da yaşamaya devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Terör örgütlerinin bir yerde hepsinin var olduğu Suriye ve Irak topraklarında bir terör örgütünü yok ederken başka bir terör örgütüne uluslararası camianın destek vermesinin fevkalade sakıncalı, kötü bir sonuç doğuracağını biliyoruz. Onun için Türkiye’nin Başika’daki varlığı meşru bir varlıktır. Orada bize ihtiyaç bulunduğu sürece biz orada varlığımıza devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız dün meseleyi çok net ortaya koydu; Türk ordusu başkası çekil dedi diye çekilecek bir ordu değildir. İhtiyaca binaen oradadır.”
“Mezhep savaşlarının zerre faydası olmayacak”
Bölgenin, mezhep çatışmaları üzerinden bölünmeye çalışıldığına işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“herkese, Irak merkezi hükümetine ve diğer bölgesel ülkelere de dostça bir çağrıda bulunuyoruz; bölgede ortaya çıkacak bir mezhep savaşının ne Sünnilere ne Şiilere zerre miktarı faydası olmayacak. Mezhep savaşları üzerinden bu bölgeyi bölüp parçalamaya çalışanlarsa Ortadoğu üzerinde emperyal hedefleri olan ülkelerdir. Bir kere bu olgunun farkına varmamız lazım.”
“Çaresizlik içinde oradan buraya sallanıyorlar”
ABD’nin Ortadoğu’daki eski müttefiklerinin bir kısmını değiştirdiğini anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Eski müttefiklerinin bir kısmını değiştirdiler, eski düşmanlarının ya da rakiplerinin bir kısmını düşman olarak ittihaz ettiler. Bu dış politikada olabilir bir şey ama niçin bunu yaptığınızı bilirseniz size faydası olur. Amerikalıların herhangi bir uzun eylemin, planlamanın sonucu olarak bunu yaptıklarını düşünmüyorum. Bir çaresizlik içinde oradan buraya sallanıyorlar.”
“İslamofobiya yeniden pişirildi”
ABD’de toplumsal birtakım sıkıntılar bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, “Mesela, İslamofobiya maalesef tekrar 11 Eylül olayları sonrasında canlı bir şekilde ortaya konulduğu gibi karanlık bir odak tarafından ciddi şekilde yeniden pişirildi ve Amerikan toplumunun önüne konuldu.” dedi.
“Küresel savaşın başlangıcının eşiğine gelinmiştir”
“Vekalet savaşlarının bir sonu vardır. Suriye’deki vekalet savaşlarının limitleri çoktan dolmuştur” diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu vekalet savaşları devam ederse, bundan sonra, daha net söyleyeyim, artık Amerika ile Rusya savaşacak noktaya gelmiştir. Bir büyük bölgesel ya da bir büyük küresel savaşın başlangıcının eşiğine gelinmiştir.”
Terör örgütünün ne fatura çıkaracağını bilemezsiniz”
Terör örgütleriyle iş birliğinin ülkelere fayda sağlamayacağını vurgulayan Kurtulmuş, “Bugün siz, Ortadoğu’da dengelerde bir inisiyatif almak için PYD-PKK’yı desteklerseniz, yarın bu terör örgütünün size ne fatura karşınıza çıkaracağınızı bilmezsiniz. Terör örgütleriyle iş yapmak herhangi bir ülkeye fayda sağlasaydı, El Kaide’yi, Boko Haram’ı kullanan ülkelerin abad olmaları gerekirdi.” diye konuştu.
“Suriye, Suriyelilerindir”
Suriye’nin nasıl yönetileceğine Suriye halkının karar vereceğini belirten Kurtulmuş, “Suriye, Suriyelilerindir. Suriye halkının kendisini nasıl yöneteceğini biz tavsiye edecek değiliz. Esed rejimi, Amerikalılar, Ruslar, İranlılar tavsiye edecek değildir. Suriye halkının nasıl yönetileceğine Suriye halkı karar verir.” dedi.
Türkiye’nin, Suriye politikalarında değişiklik yapma konusunda görüşlerini pek çok kez kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Kurtulmuş, “Türkiye’nin başına bela olan bir çok sorunun giderilmesi için Türkiye’nin de Suriye politikasının değiştirilmesi ve genel olarak Suriye’de bir çözüm bulunması için adım atılmasına yardımcı olacağı açıktır.” ifadelerini kullandı.
“Rejim vekalet savaşlarındaki piyonlardan biri”
Suriye rejiminin, bölgedeki vekalet savaşlarının aracısı olduğunu bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Vekalet savaşıyla kimin ilgisi varsa, hangi tarafın ilgisi varsa herkes gördü ki bu sürdürülebilir, maliyetine katlanılabilir bir savaş değildir. Orada Suriye rejiminin ben vekalet savaşlarındaki piyonlardan birisi olduğu kanaatindeyim. Asli bir unsur değil ama onu da bu vekalet savaşlarının aracı örgütlerinden birisi olarak görmek lazım. Onun da artık bunu gördüğü, kendisini destekleyen güçlerin de bu vekalet savaşını uzun süre devam ettirmelerinin mümkün olmadığını, bunu sağlamanın yolunun barış masasını ortaya koymak, barış masasında görüşmelerin açılması olduğunu gördüğü kanaatindeyim.”
“Rejim uzlaşma noktasına geldi”
Kurtulmuş, Suriye’de olası uzlaşıya ilişkin, “Tek tek bütün Suriyelileri öldüremeyeceğine göre bir yerde uzlaşma noktasına gelmek mecburiyetindeydi. Ben, Esed rejiminin de uzlaşma noktasına geldiği kanaatindeyim. Ama sorun şu; Suriye halkı bu kadar eli kanlı bir diktatörle, eli kanlı bir rejimle uzlaşır mı uzlaşmaz mı?” dedi.
“İtirazları titizlikle inceleyeceğiz”
Kurtulmuş, kamudaki FETÖ ihraçlarına itirazlara ilişkin soruya, “Mahiyeti itibarıyla tek tip olan çok sayıda dilekçe var. Bu da gösteriyor ki bu dilekçeyi verenlerin de zaten belli bir networkün içerisinde hareket ettikleri anlaşılıyor. Ama bunları da bir ön yargı haline getirmeden, evet doğru bu da bir algının parçası olabilir, ama bunları da ön yargılı şekilde davranmadan tek tek, titizlikle inceleyeceğiz.” yanıtını verdi.
“DAEŞ ile FETÖ birbirinin kopyasıdır”
DAEŞ ile FETÖ’nün teolojisi arasında fark bulunmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, “DAEŞ’ın teolojisi ile FETÖ’nün teolojisi arasında, yani dini inanç silsilesi arasında hiçbir fark yoktur. Bire bir birbirinin kopyasıdır.” diye konuştu.