Bankalar ve KOBİ’ler

Abone Ol

Kurlarda yaşanan yükseliş neticesinde son 3 aylık zaman diliminde işletmelerimizin genelinde likidite ve borç ödeme gücünde ciddi oranda bir azalış görülmektedir.

Bu sıkıntılı durumdan kurtulabilmenin en önemli aktörlerinden birisi de bankalar olduğu için bankalarımızın KOBİ’lerin yanında olmaları çok büyük önem arz etmektedir.

Bu anlamda Türkiye Bankalar Birliği (TBB) bu hafta başında takdiri bankalara ait olmak üzere, tavsiye niteliğindeki vadelendirme kararını kamuoyuna açıkladı.

Bu açıklamaya göre bankalar 30 Nisan 2019 tarihinde vadesi dolacak olan kredileri “belli şartlar altında” 6 aya kadar anapara ödemesiz olmak üzere toplam 24 aya kadar vadelendirilebilecektir.

Uygulamanın hayata geçirilebilmesi için, işletmeler, bankalara münferiden başvurmaları gerekmektedir.

Başvuru neticesinde ortaya çıkan her bir talep bankanın kendi risk yönetimi ve uygulamış olduğu kredi politikaları bağlamında değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

İşte bu noktada bankalar kendi öz inisiyatiflerini KOBİ’lerin lehine kullanabilirlerse piyasalar biraz daha rahat nefes alabilecektir.

Diğer yandan Kredi Garanti Fonu’nun da yeni yapılandırılan kredilere teminat sağlaması işletmeler için ikinci derecede rahat nefes aldırıcı bir önlem olacaktır.

Bu önlemler elzem olup şimdi olmazsa ne zaman olacak türünden önlemlerdir. Finansal piyasalarda alınacak önlemin zamanlaması ve zamanı oldukça önemlidir ki piyasalarda ki canlılık devam edebilsin.

Türk bankacılık sistemi içerisinde yer alan bankalar her zaman müşterileriyle karşılıklı güven ve özveri anlayışı çerçevesinde çalışmaya devam etmektedirler.

Bu çalışma sistematiğinin piyasalarda likidite ve borç yapılandırmasının önem arz ettiği son dönemde de güçlenerek devam etmesi gereklidir.

Sıkıntılı süreçler her zaman her iki tarafında taşın altına elini belki de vücudunu koymasıyla aşılabilirler.

Piyasadaki oyuncuların (bankaların müşterilerinin) azalması neticesinde ilerleyen zaman dilimlerinde belki de hitap edilebilecek yeni müşteri portföyünde ciddi sıkıntılar yaşanabilecektir. Dolayısıyla bankalar işletmeleri yaşatacak hayat suyunu vermelidirler.

Aksi durumda kapanan şirketlerin sayısında hızlı bir artış ortaya çıkacak bu durumda da işsizlik oranları da büyük oranlara gelecektir.

Tüm bu sıkıntılı dönemi rahat atlatabilmek için bankalarda özellikle Merkez Bankasını yanlarında görmek isteyerek istedikleri desteği sonuna kadar almak arzusunda olacaklardır. Konunun bu tarafında da Merkez Bankası daha önceki dönemlerde olduğu gibi her zaman bankaları rahatlatıcı tedbirleri alacaktır.

Bütün taraflar üzerine düşen görevleri yerine getirdiklerinde finansal piyasalar daha hızlı bir ivmeyle düzelme yoluna gidebilecektir.

Bu geminin içerisinde herkes olduğu için tüm paydaşlar olumlu düşünerek ve olumlu hareket ederek konuya yaklaşmalıdırlar. Çünkü bir işletmenin iflası demek o işletmeye iş yapan tüm tedarikçilerin sıkıntıya düşmesi demektir.

Bankaların kendilerinden bekleneni yapacağından hiç şüphemiz yoktur. Ama bundan sonra KOBİ’lerimizin finansal anlamda kendilerinden bekleneni yapacağı konusunda ciddi tereddütlerimiz bulunmaktadır.

Maalesef uzun süreli yaşayan işletmelerimizin sayısal anlamda az olmasının da sebebi budur.

Eski finansal yönetim teknikleriyle işletmelerin yönetilebilmesinin önü tamamen kapanmış olup yeni finansal metotların kullanımı zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

İşte bu noktada son dönemde yaşanan kur yükselişi sebebiyle borçların artmasının temelinde de bu yatmaktadır.

Yani senin gelirin Türk Lirası cinsinden ise sen faiz oranı düşük diye neden yabancı para cinsinden borçlanırsın ki?

Dünyanın en akıllı işletmesi veya finans yöneticisi sen misin?