Kanuni Sultan Süleyman, sütkardeşi, “Hocam” diye hitap ettiği Yahya Efendi’ye bir mektup yazarak, önce devletin eriştiği muazzam gücü anlatır ve ardından da mektubun sonuna şu soruyu ilave eder: “Bu devletin yıkılışında en çok ne etkili olacaktır?”
Mektubu okuyan Yahya Efendi, kalemi eline alır ve sorunun hemen altına şunu yazar: “Bana ne!”…Mektubun cevabını merakla bekleyen Kanuni cevabı görünce irkilir. Hazret bize kırıldı herhalde bir ziyaret edelimde gönlünü alalım diye düşünerek, Yahya Efendi’nin ziyaretine gider. Hocam bir kusurumuz mu oldu? Neden sorumuza cevap vermediniz? Deyince, Yahya Efendi: “Hünkârım ben sizin sorunuzu cevaplandırdım” der. Şaşkınlığı artarak, “Nasıl yani?” diyen Kanuni’ye; “Bu muazzam devleti bana necilik yıkacaktır”, diye cevap verir ve devam eder: “İnsanlar çevresine duyarsız olacak, sorunlar çoğalıp içinden çıkılmaz hale gelecek, duyarsız olan millet, yönetenleri ikaz etmek için çaba harcamayacaktır. İşte bu durum Devleti Aliye’nin çöküşüne zemin hazırlayacaktır.” Sizce bu kehanet mi? Yoksa Tarihten ders alan hikmetli bir tespit mi?
Düşünme ve düşündüğünü ifade etme konusunda öz güven kazanmış toplumlar “bana neci” olamazlar, “neme lazımcı” davranmazlar. Çevrelerindeki, ülkelerindeki, hatta dünya genelindeki insanlığı rahatsız eden konularda ortak hareket etme bilinci ve duyarlılığı göstererek tepkilerini dile getirmeye ve kamuoyu bilinci oluşturmaya çalışırlar. Bunların yapılmadığı, yani yanlışa yanlış denilmediği durumlarda ise, sorunlar yığılır yığılır ve toplumsal felaketlere neden olur. Öyle bir felaket ki, benim suçum yok deyip dışında da kalamayız. Hepimizi önüne katıp götürecek, etkileyecek sonuçlar doğurur. “Bana neci”likten ve “neme lazımcılıktan uzak, duyarlı toplum, güçlü devlet yapısının da teminatıdır. Medeni cesareti güçlü sivil bireylerden oluşan ve toplumsal faydacılığın şekillendirdiği etkin sivil toplum kuruluşları bu ülkenin geleceğinin de teminatıdır.
Sivil toplum kuruluşlarında aktif görevler almalı, yaşadığımız toplumun sorunlarının çözümünde elimizden geldiğince katkı sağlamalıyız. Sivil Toplum Kuruluşlarında yer alma nedenimiz : “Ortak Paydamız: Toplumsal Fayda” oluşturmak olmalıdır. Ülkemizin geleceği olan gençliğimize daha güzel bir gelecek oluşturmak, oturduğumuz yerden dövünüp yakınmakla olmuyor. Toplumun her kesimi bu ortak fayda için çalışmalı, gayret göstermelidir. Güçlü bir Türkiye için etkili, güçlü sivil toplum yapılanmalarına ihtiyaç vardır.
Kültürel, sosyal, sanatsal, iktisadi toplumun her alanında faydalı işleri yapma azminde, zararlı her işin de karşısında olan çokça Sivil Toplum Kuruluşlarına ihtiyaç olduğu aşikârdır. Toplumsal her alanda bencil, ben merkezli bakış açısı yerine “BİZ” anlayışını oluşturmamız gerekiyor. Bunun için tüm imkânlara sahip olduğumuzu düşünüyorum. Birlik olunca, birlikte olunca aşılamayacak güçlük yoktur.
Amacımız; ülkemizin kalkınması ve milletimizin refah ve mutluluğunu elde edebilme yolunda çalışmaktır. Bunun için araştırmak, öğrenmek, öğrendiklerimizi yaymak sorumluluk ve sevincini çevremizle paylaşmaktır. Yakındığımız birçok konunun ortak olduğunu biliyoruz. Sadece yakınma/dövünmelerimizin hiçbir çözüm getirmeyeceğini de biliyoruz. Toplumsal, kültürel değerlerimize yapılan saldırı, her koldan, topyekûndur. Yapılması gereken söylenip, dövünüp durmak yerine “neme lazımcılığı”, “bana neci”liği bırakıp her alanda projeler üreten, inisiyatif alan sivil toplum çalışmalarına destek vermek, aktif görevler almak olmalıdır.
Bugünü ve yarını strateji geliştirebilenler şekillendirecektir. Bunun içinde olmazsa olmaz ön şart BİLGİ SAHİBİ olmaktır. Bilgiye sahip olanlar geleceğe talip olurlar.