Bana müsaade...

Abone Ol

Bu sayfada ilk yazıyı Nisan 2016’da kaleme almıştım. 5 yılı tamamlamak üzereyiz.

Dile kolay; 5 yıl...

Bu süre zarfında Türkiye’nin sinema ve kültür gündemine şahitlik edip, kişisel bakışıma da sizi şahit kılmaya çalıştım. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden seçimlere, Suriye meselesinden pandemiye kadar toplumsal ve küresel her meselenin kültürümüze ve sinemamıza yansımasını yorumlamaya çalıştım. 200’den fazla yazı neşretmişim. Hiç fena sayılmaz...

Memlekette köşe yazmak zor mesele... Esasında kolay, mecra çok. Fekat hakkını vererek yapmak zor. Umuyorum ki hakkını verebilmişimdir.

Bir dönem habercilik yapıp sinemanın üretim ve eğitim alanında da yer alarak sinema yazmak konusunda ısrarcı olmamın sebepleri var elbet. Öncelikle söz söyleme yetisine sahip herkesin dile getirmesi gereken hususlar var. Diğer taraftan, pek dile getirilmeyen konulara işaret edilmesi gerekiyor. Ve elbette hep söylense de tekrarlanması gereken çok şey oluyor. Dile getirmek de getirmemek de mesuliyet. Ağır bir yük aslında. Mümkün oldukça yükün altında kalmamaya çalıştım. Ne kadar başarabildiysem artık...

Bu süre zarfındaki yayın yönetmenlerimiz Hakan Albayrak ve Erem Şentürk’e teşekkürü borç bilirim. Genel Müdürümüz Orhan Pekçetin’e de minnettarım. Kurumun kurucusu ve sahibi ile bütün çalışanlarına da selam ediyorum. Herkes hakkını helal etsin. Benden yana varsa, helal olsun...

Sinema adına üretmeye ve söz söylemeye devam edeceğim.

Girişte (buradaki ilk yazımda) söylediğimi çıkışta da dile getirmek istiyorum...

Sinemanın temel sorunlarına çözüm olacak adımları köklü sonuçlar verecek şekilde oluşturmak gerekiyor. 5 yıl önce dağıtım sorunu, fon çeşitliliği ve devlet desteği üzerinden dile getirmeye çalıştığımız şeyler oran farklılığına rağmen devam ediyor. Sinema salonlarının kapalı olması sinema için bambaşka alanlara işaret etti. Ancak yeniden açıldığında dağıtım sorununu yeniden yaşamamız mümkün. Devlet desteği artarak devam ediyor ama çok çok daha fazla olmalı. Özel sektörün sinemayı desteklemesi, fon sağlaması noktasında yol açıcı düzenlemeler yapıldı. Ancak yetmiyor. Hakikaten köklü adımlar atılmalı.

5 yıl öncesinden farklı bir vurgu ile bitireyim...

Pandemi sonrası dijital platformlar hayatımıza çok daha fazla girdi. Bu, sinemanın yaşam alanında dönüşüme işaret ediyor. Dijital mecralar ihmal edilmemeli.

Vesselam...