Gündem

Bakan Gül: Hakim ve savcı sayımız 20 bine yükselecek

Abone Ol

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, FETÖ ile mücadele konusunda, “Devletin ve yargının bir ölümcül virüsten temizlenmesi yolunda ne büyük mesafe almış olursak olalım, dikkat ve ihtiyatı elden bırakmadan mücadeleye devam edeceğimizi de önemle vurgulamak isterim.” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Gül, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde adli ve idari yargı hakimleri ile Cumhuriyet savcılarının kura töreninde yaptığı konuşmada, dün vefat eden İzmir Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Ali Telli’ye Allah’tan rahmet diledi.

Bugün kura çekecek adayların avukatlık mesleğinden gelmesinin kendileri için önemli bir husus olduğunu belirten Gül, şöyle konuştu:

“Bu mesleki tecrübenin yargı teşkilatımıza, adalet hizmetlerine, hakimlik ve savcılık mesleğine güç katacağına inanıyorum. Yargısal faaliyetlere daha önce avukat sıfatıyla da katılmış olmak, hiç kuşkusuz çok değerlidir. Yargının meselelerine, vatandaşın adalet beklentisine ve hak arama mücadelesine daha önce savunma perspektifinden bakmış olmak çok önemli bir tecrübedir.

Avukatlar, toplumun ve bireyin haklarını koruyan, adalet tasavvurunu yaşatan önemli bir kamusal figürdür, hakim ve savcıyla birlikte muhakeme faaliyetinin vazgeçilmez bir unsuru, adalet hizmetlerinin önemli bir paydaşıdır. Nitekim Avukatlık Kanunu, birinci maddesiyle avukatları ‘yargının kurucu unsuru’ olarak görmüş, Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinde de avukatlar ‘yargı görevi yapan’lar arasında sayılmıştır.”

Yargının hakim, savcı ve avukatla bir bütün olduğunu ifade eden Gül, “Avukatları hiçbir zaman yargının dışında, yabancı bir üçüncü unsur olarak görmedik, görmeyeceğiz. Yargı yetkisinin devredilmezliğini, sadece muhakemenin merkezi figürü olarak hakimi değil, iddia makamını temsil eden savcıyı ve savunma makamındaki avukatları da ihata eden bir kapsamda anlıyoruz ve bu kapsamda ele alıyoruz.” dedi.

“İŞ MAHKEMELERİNİN İŞ YÜKÜ YÜZDE 75 AZALDI”

Toplumdaki ihtilafların çözümünde adil ve etkili sonuçlar üreten bir sistemin varlığının çok önemli olduğunu dile getiren Gül, şunları kaydetti:

“Biz, bu sistemin varlığını, yargısal adaleti sağlayan kurumsal imkanlarla sınırlı görmüyoruz. Yargısal adaletin yollarını açık ve hazır tutmak kadar, toplumun sorun çözme kültürünü geliştirmek, sulh ve anlaşma yollarını teşvik etmek de değerlidir, gereklidir. Adaletin alternatifi yoktur. Adında alternatif sıfatı yer alsa bile bütün bu ve benzer usullerin mevcut kurumsal mekanizmaları tamamlayan ve tahkim eden yöntemler olduğunu biliyoruz. Vatandaşlarımızın adalete erişimini güçlendiren bu müesseseler, işlevsel açıdan da sistemi tamamlamaktadır. Bu anlayışla sistemimize kazandırdığımız uzlaşma ve arabuluculuk gibi alternatif usuller, kayda değer gelişmeler göstermiştir.

1 Ocak 2018’den itibaren iş uyuşmazlıklarında devreye giren arabuluculuk uygulaması, hem vatandaşlarımızın hakkına en kısa sürede ulaşmasını sağlamış hem de mahkemelerin iş yükünü hafifletmiştir. Bu dönem içinde arabuluculuk görüşmelerinin yüzde 70’i başarıyla yani anlaşmayla sonuçlanmıştır. Yine iş mahkemelerinin iş yükü de yüzde 75 oranında azalmıştır. Bu başarılı sonuçların verdiği cesaretle, arabuluculuk uygulamasını yaygınlaştıracak adımları da önümüzdeki dönemde atmayı planlıyoruz.

Bazı ticari uyuşmazlıkları da kapsama alma yönünde çalışmalarımız devam etmektedir. Böylece önümüzdeki dönemde iş uyuşmazlıklarının yanında ticari uyuşmazlıkların alternatif çözüm yollarında da arabuluculuğun dahil olmasını planlıyoruz.”

Yargı Reformu Stratejisi ile Stratejik Plan’ın yenilenmesi çalışmalarının katılımcı bir anlayışla sürdüğünü bildiren Gül, şunları söyledi:

“Her düşünceye kıymet veriyoruz, her öneriyi dikkatle değerlendiriyoruz. Toplumun tüm kesimlerine güven veren bir adalet sisteminin inşasında toplumun bütün kesimlerine kulak kesiliyoruz. Bu çerçevede arkadaşlarımız bugüne kadar pek çok toplantı ve görüşme gerçekleştirdiler. Uygulamadan gelen hakim ve savcılarla, avukatlarla, istinaf ve yüksek mahkeme üyeleriyle, barolarla, üniversitelerle, kamu kurumlarıyla ve sivil toplum örgütleriyle bir araya geldiler. Tüm öneri ve eleştirilere her zaman açık olduk. Farklı seslere kulak vermeye bundan sonra devam edeceğiz.”

“HAKİM VE SAVCI SAYIMIZ 20 BİNE YÜKSELECEK”

Gül, avukatların ayrılmaz bir parçası oldukları yargı sisteminin geliştirilmesi hedefine düşünce ve önerileriyle destek oldukları kadar, yargının insan kaynağının geliştirilmesine de hatırı sayılır bir katkı sunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Son yıllarda, hukuk fakültelerinden mezun olan hukukçuların yanı sıra, avukatlık mesleğinden de önemli sayılarda hakim ve Cumhuriyet savcısı alımı yaptık. Birazdan gerçekleştireceğimiz kura töreniyle de ilk görev yerleri belirlenecek 403 adayımız da avukatlık geçmişinden geliyor. Bugüne dek adalet idealine avukat sıfatıyla omuz veren tüm hukukçu arkadaşlarımız, artık kürsünün diğer tarafına geçecek. Aynı ideale bundan sonra hakim veya cumhuriyet savcısı olarak hizmet edecek. 8. Dönem adaylarının göreve başlamasıyla birlikte, halihazırda 19 bin 606 olan hakim ve savcı sayımız 20 bine yükselecek. 16 yıl önce bu sayı sadece 9 bin 349’du.16 yılda sadece yargı mensuplarımızın sayısını artırmadık, aynı zamanda adalet çalışanı personel sayısını da iki buçuk kat arttırdık. Mahkemeler teşkilatımızı güçlendirdik. Hak arama yollarını genişlettik. Pek çok alanda birçok yenilik ve reformu gerçekleştirdik. Bu hizmetlerdeki öncülüğü ve yargıya destekleri için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a minnetlerimizi bir kez daha ifade ediyoruz.”

Yargı ve adalet hizmetlerinin geçirdiği büyük yapısal dönüşümün sistem içindeki herkes için bir sorumluluğu da daha belirgin hale getirdiğini ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hukukun özü ve temel amacı olan adaleti gerçekleştirmek için mazeretler büyük ölçüde artık tükenmiştir. Bugün göreve başlayacak olan arkadaşlarımızı, görev başında olan meslektaşlarıyla birlikte bekleyen büyük görev budur. Hepimizin ve tüm toplumun sizden bir tek ama ‘adalet’ gibi büyük bir beklentisi var. Bunun için aklın, hukukun ve evrensel değerlerin peşinden asla ayrılmamak gerekiyor. Bu fikri takibi koruduğunuz sürece, vicdanlarınızın hatalı bir pusula gibi sizi hukukun yolundan ayırıp, sarp ve tehlikeli patikalara sürüklemeyeceği muhakkaktır. Aklı ve vicdanı değersizleştirenlerin, bu güzel ülkeye ödettiği bedel de asla unutulmamalıdır. İstikameti hukuktan ve vicdanından değil, bağlı olduğu örgütten alan FETÖ mensupları, sonuçta kendileri de büyük bir bedel ödeyerek perdeyi hüsranla kapatmıştır.

Devletin ve yargının bir ölümcül virüsten temizlenmesi yolunda ne büyük mesafe almış olursak olalım, dikkat ve ihtiyatı elden bırakmadan mücadeleye devam edeceğimizi de önemle vurgulamak isterim. Türk yargısı hiçbir örgüte teslim olmamıştır, olmayacaktır. Türk yargısı, yargı yetkisini yalnızca Türk milleti adına hukuka bağlılıkla kullanacak, bağımsızlığından ve tarafsızlığından asla ödün vermeyecektir.”

“VİCDAN, İLAHİ BİR LÜTUFLA İNSANIN İÇİNE EKİLMİŞ BİR AKIL YARGISIDIR”

Bakan Gül, kura törenine katılan hakim ve savcılara şöyle seslendi:

“Hangi görev ve sıfatı üstlenirsek üstlenelim, aslolan millete hizmettir. Bu yüzden milletin hakimi olmak değil, milletin hadimi olmak gerekir. Kanunla verilen hiçbir görev, tanınan hiçbir yetki, millete tepeden bakmanın gerekçesi asla olamaz. Her bir vatandaşımız kapınızı çaldığında, gönül rahatlığıyla vicdanınıza iltica edebilmelidir. Kapınıza varan herkes, hakkına erişeceğini bilmelidir. Tüm vatandaşlarımız, adalet kapısında hak ettiği gibi saygın muamele görmelidir. Bugün en saygın mesleklerin başında gelen hakimlik ve savcılık mesleği, aynı zamanda en fazla titizlik gerektiren mesleklerin de başında geliyor. Meslek hayatınız boyunca vicdanlarınızın doğal bir adalet terazisi olmasına özen göstermelisiniz.

Vicdan, ilahi bir lütufla insanın içine ekilmiş bir akıl yargısıdır. Ancak ön yargılarla vicdanın sesi birbirine asla karıştırılmamalı, pekişmiş yanılgılar tecrübe sanılmamalıdır. Bunun için doğru ve sağlam değerleri ölçü almak gerekiyor. Vicdan ancak bu sayede hata vermeyen bir pusula görevi görür.”