Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TÜYAP’taki IDEF’19 14. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda katıldığı NTV yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İDEF’19 hakkındaki değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, “Bu fuar bizim yüz akımız olmaya devam ediyor, Türkiye’nin bir markası haline gelmiş bir fuar.” diye konuştu.
IDEF’19’a bugüne kadar düzenlenen fuarlardan daha fazla katılımcı ve ziyaretçi geldiğini belirten Akar, “53 ülkeden bin 61 firma bu faaliyetlere katılmaktadır. Bu bizim için gurur verici sonuç. Ayrıca 71 ülkeden de bakanlar, bakan yardımcıları, genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, onların temsilcileri var.” ifadelerini kullandı.
Akar, fuarın ilk iki gününde 15’i bakan olmak üzere 22 yabancı temsilciyle görüştüğünü, Gine, Burundi ve Tanzanya Savunma Bakanları ile birer iş birliği protokolü imzaladıklarını aktararak, yapılan çalışmaların yararlı olacağına yönelik inancını dile getirdi.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile görüşmesi hatırlatılarak, “Ankara’da görüşmeler yapmıştı, sonrasında sizinle görüşmek için İstanbul’a geldi. Görüşmede hangi konu başlıkları ele alındı, güvenli bölge konusunda ABD ile Türkiye tezleri artık daha yakın demek mümkün mü?” sorusunun yöneltilmesi üzerine Akar, şunları söyledi:
“Sayın Jeffrey nezaket göstererek İstanbul’a geldi. Burada çok yararlı, olumlu bir görüşme yaptık. Bütün görüşlerimizi, tezlerimizi, tekliflerimizi, taleplerimizi açık şekilde masaya koyduk, kendileri de bunu büyük anlayışla dinlediler. Daha önceki görüşmelerimizde ortaya koyduğumuz görüşlerimizi tekrarlamakla birlikte bizim görüşlerimize Jeffrey ve heyetinin yaklaştığını görmekten de son derece mutlu oldum. Önümüzdeki günlerde yapacağımız diğer görüşmelerle de güvenli bölge başta olmak üzere ikili konularda birbirimize yaklaşacağımızı görüyorum. Biz Fırat’ın doğusunda ülkemize, halkımıza, sınırlarımıza bir terör tehdidi olmasını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bunun için alınması gereken ne tedbir varsa bunları almaya çalışıyoruz. Gayretimiz bu. Bu manada dostumuz, müttefikimiz, stratejik ortağımız ABD’den talebimiz, PKK’dan hiçbir farkı olmayan YPG’nin bir an önce bölgeden çıkarılmasını, bunların silahlarının toplanmasını ve sınırlarımızdan en az 30-40 kilometre güneye doğru götürülmesidir.”
“Tutumlarında bazı esneklikler olduğunu görüyoruz”
Teröristlerin model uçaklara patlayıcı yerleştirerek saldırılar gerçekleştirdiğine dikkat çeken Akar, şöyle konuştu:
“30-40 kilometrede terör örgütü PKK/YPG’nin herhangi bir unsurunun olmamasını talep ediyoruz. Bu konuda başlangıçtan itibaren ABD’nin tutumu var. Bu tutumda bazı esneklikler olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bizim görüşlerimize yaklaştıklarını da memnuniyetle müşahade ediyoruz. Ayrıca bu görüşmelerin faydalı olduğu kanaatinde olmakla beraber aynı zamanda dostlarımıza, Sayın Jeffrey’e bir kez daha ciddi şekilde zaman kaybettiğimizi, dolayısıyla bu zaman kaybının bir anlamda teröristlere imkan, fırsat verdiğini, bunun da ülkemizin, milletimizin, halkımızın güvenliğini risk altına attığını, bundan bir an önce kurtulmamız gerektiğini kendilerine ifade ettim.”
Güvenli bölgeye yönelik takvimin belli olup olmadığı sorulan Akar, “Zamanla ilgili kullandığımız terim ‘bir an önce’. Bir an önce bu konuda ikili karar, tedbir almamız. Daha önce beraber çalıştık, mümkün olmayınca Fırat Kalkanı Harekatı’nı tek taraflı, Türkiye olarak yaptık. Böyle bir durumda kalmak istemediğimizi kendilerine bir kez daha ifade ettim.” diye konuştu.
Güvenli bölgenin kontrolünün kimde olacağına yönelik soru üzerine Akar, “Güvenli bölgede hiçbir şekilde terör örgütü PKK/YPG unsuru olmaması gerekir. Daha önce ABD’liler tarafından bazı koalisyon, Avrupa, NATO ülkelerine kara kuvvetleri unsurları göndermeleri konusunda bir teklif oldu. Bu teklife kimse olumlu yanıt vermedi. Bu nedenle biz diyoruz ki Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye bu manada askeri ile diğer idari, lojistik unsurları ile burada faaliyet gösterme yeteneği ve durumu müsait olan tek ülke, tek silahlı kuvvetler konumunda. Bu nedenle birlikte iş yapmak istediğimizi kendilerine ifade ettik. Bunu yapabileceğimizi söyledik.” değerlendirmesini yaptı.
“Hazırlıklarımızı yaptık, tesislerimiz, üssümüz hazır”
F-35 savaş uçağı projesindeki son duruma ilişkin soru üzerine Akar, şunları söyledi:
“Biz 9 ülkenin bulunduğu bir ortaklıktan bahsediyoruz. Başlangıçtan itibaren F-35 ile ilgili taahhüt ettiğimiz bütün yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmiş bir ülkeden bahsediyoruz. Bize mali, hukuku, idari bakımdan ne kadar sorumluluk verilmişse bunların hepsini yerine getirmiş bulunuyoruz. Bunu ABD tarafı da diğer ilgili taraflar da beyanlarında ifade ediyor. Ayrıca biz ortağız. Bu ortaklıkta ‘S-400 alırsanız ortaklıktan çıkarılırsınız’ diye bir madde söz konusu değil. Herhangi bir ülkenin, ortaklardan birinin isteği doğrultusunda bizim ortaklıktan çıkarılmamız hakka, adalete, hukuka uygun olmaz. Böyle bir şey söz konusu olmamalı. Türkiye bir şekilde bu ortaklıktan çıkarılırsa bunun mali, hukuki ve lojistik bakımından diğer ortaklara getireceği ve onların muhtemelen taşıyamayacağı çok ciddi yükler olacaktır. Bu nedenle bu konuda tarafların çok dikkatli, hassas olması gerektiğini düşünüyorum. Bu konudaki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Şu ana kadar yapılan çalışmalar da planlandığı şekilde devam etti. Pilotlarımız, bakım personelimiz ABD’de eğitimlerini sürdürüyor. Şu anda 4 uçak Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim edilmiş bulunmakta. Bunlar bizim uçağımız olarak orada eğitimlerde kullanılmakta. Bu faaliyetlerin devamı olarak da kasım ayında diğer uçakların Türkiye’ye gelmesini bekliyoruz. Malatya’da bu konuda yapılması gereken hazırlıklarımızı yaptık, tesislerimiz, üssümüz hazır, uçaklarımızın gelmesini bekliyoruz.”
“Stoltenberg ile bir telefon görüşmemiz oldu”
“S-400 hava ve füze savunma sisteminin F-35’lerin güvenliğini tehlikeye atacağı”na yönelik iddialar hatırlatılarak, Türkiye’nin teknik çalışma komisyonu kurulması konusundaki teklifine ilişkin değerlendirmesi sorulan Akar, “Bizim iddiamız, değerlendirmemiz, F-35’lerle S-400’ler herhangi bir şekilde birbirini etkilemeyecek. Bununla alakalı alınması gereken bütün tedbirleri aldık, almaya da hazırız. Diyoruz, eğer varsa herhangi bir teklifiniz onları da alır onlara göre tedbirlerimizi geliştiririz. Geçenlerde Sayın Genel Sekreter Stoltenberg ile bir telefon görüşmemiz oldu. Gayet yapıcı, olumlu bir yaklaşım içinde olduklarını gördüm. Önümüzdeki hafta Türkiye’ye gelecekler, geldiklerinde bu konu daha teferruatlı bir şekilde kendileriyle görüşülecek. Biz bu konuda kendi tutumumuzun, değerlendirmemizin doğru olduğunu bir anlamda karşı tarafa anlatmaya, ifade etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
S-400’lerin alınması ve aktif hale getirilmemesi veya başka ülkelere konuşlandırılmasına yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine Bakan Akar, “Varsayımları bir tarafa bırakırsak, bizim şu anda Rusya ile yaptığımız bir anlaşma var, o anlaşmanın maddeleri var, o anlaşmanın o maddeleri çerçevesinde biz faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.” dedi.
Patriot sistemlerinin tedarikine ilişkin son duruma ilişkin soruyu da Akar, “En son mart 2019’da yeni bir teklif verdiler. Bu teklif tabii ki daha önceki tekliflerinden daha olumlu, ılımlı, daha bize yakın. Bu konu Savunma Sanayi Başkanlığımızın başkanlığındaki heyet tarafından ilgili personelin de katılımıyla ayrıntılı bir şekilde incelenmekte, değerlendirilmekte.” karşılığını verdi.
“Gerçeği yansıtmayan dedikodulardan ibaret”
SAMP-T hava savunma sistemine ilişkin soru üzerine Akar, “SAMP-T ile ilgili kavramsal çalışma diye bahsedilen bir çalışma var, o çalışma şu anda yoğun şekilde devam ediyor. Bu çalışmanın da Ekim 2019’da tamamlanması bekleniyor. Eğer burada mutabakat sağlanırsa o şekilde EUROSAM’la birlikte gelecek dönemde ortak üretim için karar verilecek.” diye konuştu.
Savunma sanayisinde çeşitliliğin esas olduğunu belirten Akar, “Biz herhangi bir şekilde bir tarafı tercih edip diğer tarafı reddediyor değiliz. Önemli olan, esas olan konu ülkemizin, milletimizin savunması, savunulması, ülkemizin, milletimizin güvenliği.” vurgusunu yaptı.
“Türkiye’nin NATO’dan uzaklaştığına ilişkin yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Akar, “Bu, hiçbir temeli olmayan, gerçeği yansıtmayan birtakım rivayetler, dedikodulardan ibarettir.” cevabını verdi.
Akar, Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin, NATO’ya verdiği bütün taahhütlerin arkasında olduğunu ve bu taahhütleri gerek operasyonlarda, karada, denizde, havada gerek tatbikatlarda gerekse diğer karargah çalışmalarında eksiksiz, aksaksız yerine getirdiğini anlattı.
NATO makamlarıyla sürekli iletişim halinde olduklarını belirten Akar, “Onlardan da bu yönde hiçbir şikayet gelmedi. Bilakis bizim personelimizin, askerlerimizin, diğer sivil, asker oradaki katılımcılarımızın vazifelerini, görevlerini NATO çerçevesinde mükemmel şekilde yaptığı şeklinde bize beyanları var.” dedi.
“Misliyle mukabele ediyoruz”
Suriye’deki gelişmelere ilişkin soru üzerine Akar, şunları söyledi:
“Birincisi, orada bütün yaptığımız çalışmalarda gerçekten oradaki masum insanların korunması, kollanması, oradaki insanların rahat ve güven içinde yaşamasına gayret gösteriyoruz. Katkı sağlamaya çalışıyoruz. İkincisi de orada mevcut ateşkes statüsünün olabildiğince devamı, istikrarın devamı konusunda elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu konuda eylülde Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi girişimleriyle Rusya ile bir mutabakat muhtırası imzalandı. Bu mutabakat muhtırasına biz harfiyen uyuyoruz. Orada yapmaya çalıştığımız fakat yapamadığımız bazı şeyler olmakla beraber yüzde 90 düzeyinde elimizden gelen her şeyi yaptığımızı ve bu konuda silahtan arındırılmış bölgeden bu aşırı unsurların, ağır silahların çıkarıldığını ve bunların engellenmesi için de gece gündüz demeden ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği halinde çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü söyleyebilirim.”
Rusya ile birlikte yürütülen çalışmalarla hem bölge hem de dünya barışına ciddi katkı sağladıklarını dile getiren Akar, şöyle konuştu:
“Yaptığımız çalışmalarla İdlib’de ateşkesin sürekliliğini, istikrarın devamını sağlamaya gayret gösteriyoruz. Bunu yaparken de Rusya ile devamlı iletişim, koordinasyon halindeyiz. Tel Rıfat’ta Rusya’nın bize verdiği bazı sözler var oradaki YPG’lilerin çıkarılacağı konusunda ancak şu ana kadar maalesef bunu gerçekleştirmediler. Bu nedenle oradan teröristlerin zaman zaman ateş etmek suretiyle bizim askerimize orada zarar verdiğini, oradaki halka zarar verdiğini görmekteyiz. Bununla ilgili tedbirlerimizi alıyoruz. Onlar herhangi bir şekilde ateş ettiği zaman da biz bunlara misliyle mukabele ediyoruz.”
“Hiçbir kurtuluş şansları yok”
Terörle mücadeledeki son durumun sorulması üzerine Akar, “24 Temmuz 2015’ten bugüne kadar 15 bin 70 terörist etkisiz hale getirildi. Bunlardan 7 bin 863’ü yurt dışında ki bu, etkisiz hale getirilen teröristlerin yüzde 50’sini teşkil ediyor.” dedi.
Terörle mücadele faaliyetleri yürütülürken Irak, Suriye ve komşu ülkelerin toprak bütünlüğüne, siyasal kimliğine son derece saygılı olunduğunu vurgulayan Akar, şöyle devam etti:
“Pençe Harekatı çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli bir şekilde yüksek değerlikli hedeflere karşı da çalışmalarımız var. Buna da gece gündüz demeden aksaksız bir şekilde devam ediyoruz. Bu konuda Hava Kuvvetlerimiz, Milli İstihbarat Başkanlığımızla beraber gerçekten çok yoğun bir çalışma içindeler. Özel Kuvvetlerimizin katkıları var. Bu çerçevede teröristlerin büyük zayiata uğradıklarını, büyük kayıplar verdiklerini görüyoruz. Burada kaçışlar, teslim olmalar, katılımlarda azalma var.”
“Terör örgütü PKK’ya katılımdaki rakamlar nedir?” sorusuna Akar, “Katılım ciddi şekilde azaldı, ‘yok’ mesabesinde diyebiliriz. Dolayısıyla bu bir anlamda fiili bir durum olarak ortaya çıktı. Terörü yönetenler, onların sözde lider kadrosu bunu çok iyi anladı. Onlar kendilerine göre kaçacak delik arıyorlar fakat bunun bir an önce alttakiler tarafından anlaşılmasını, dolayısıyla bu yoldan vazgeçmelerini bekliyoruz. Temennimiz bu. Hiçbir kurtuluş şansları olmadığını kendilerine ifade etmek istiyorum.” karşılığını verdi.
FETÖ ile mücadele
“Artık FETÖ tehdidi TSK açısından tamamen son ermiştir deme noktasına gelindi mi?” sorusu üzerine üzerine Akar, şöyle konuştu:
“Bütün terör örgütleriyle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu çerçevede FETÖ’yle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu konuda belirlenmiş olan ilkelerimiz, kriterlerimiz var. Bunu da hukuki, idari anlamda bir şekilde eksiksiz, aksaksız uyguluyoruz. Bugüne kadar toplam 16 bin 540 terörist Silahlı Kuvvetlerden ihraç edilmiş bulunuyor. Bunların dışında 4 bin 850 de geçici uzaklaştırma var. Bunların da işlemleri devam ediyor. Şunu açıklıkla belirtmek istiyorum ki bizim Silahlı Kuvvetler olarak ‘bitti’ deme şansımız yok. Biz yeni belge, bilgi, veri çıktıkça yargıyla, istihbarat örgütleriyle bunu temas halinde koordineli bir şekilde yürütüyoruz. Bir diğer önemli husus da Silahlı Kuvvetler bir bütün, Milli Savunma Bakanlığı bir bütün. Burada herhangi bir şekilde farklı kriterler, yaklaşımlar asla söz konusu değil. Milli Savunma, Genelkurmay, Kara, Deniz, Hava Kuvvetlerimiz benzer kriterler çerçevesinde, aynı hassasiyetle mücadeleyi sürdürüyorlar.”
Yeni askerli sistemi
Yeni askerlik sisteminde gelinen noktanın sorulması üzerine de Akar, şunları kaydetti:
“Hem gençlerimiz şahsi, mesleki gelişimlerini bir taraftan sağlarken diğer taraftan da Silahlı Kuvvetlerimizin artan ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayabilmek bakımından iyi bir sistem, mükemmel bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Bu nedenle de bakanlıklarla, diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla yoğun bir koordinasyon, temas içindeyiz. Olayları her aşamasında ilave bazı görüşler, ilave bazı teklifler gelmekte. Onların çalışılmasından dolayı biraz gecikme oldu. Önümüzdeki günlerde en kısa zamanda, çok yoğun bir şekilde çalışılıyor, bunu tamamlayıp Cumhurbaşkanlığı makamına sunmak durumundayız. Buna gayret gösteriyoruz. İnşallah en kısa zamanda bunu tamamlayacağız.”