Gündem

Bahçeli: Afrin mutlak surette temizlenmelidir

Abone Ol

Barış ve istikrarı yeniden tesis etmek için çabalayanlarla, savaş ve kaosu hakim kılmak isteyenlerin adeta çatıştığını ifade eden Bahçeli, “Bölgede huzur ve refahı yakalamak isteyen ülkelerin karşısında dış müdahalelerle kriz ve karışıklıklar çıkarmaya çalışan, küresel güçlerin varlığı alenileşmiştir. İnsanlığı istikrarsızlığa, yer küreyi huzursuzluğa itmek için yoğun faaliyet gösteren sapkın eğilimler, şer ve şiddet cephesi tahrik ve tacizlerini sıklaştırmıştır.” dedi.

Suriye’de yaşanılan durumu anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:

“Ne var ki PKK/PYD terör örgütü ABD’nin himayesinde Suriye’nin yaklaşık olarak dörtte birini işgal etmiştir. Ülkemizin gösterdiği haklı hassasiyet çerçevesinde PKK/PYD’nin Suriye krizine siyasi çözüm bulma çabalarının dışında tutulması şimdilik dikkate alınmıştır. Görünen budur. Fakat ABD yönetimi İŞİD bahanesiyle silahlandırmayı sürdürdüğü PKK/PYD’yi hala kollamaktadır. Yeni silah sevkiyatlarıyla bu terör örgütünü desteklemeye canla, başla devam etmektedir. Güney sınırlarımız boyunca dengeler öylesine sarsılmıştır ki, Türkiye açıkça tehdit edilmekte, terör örgütleri zehir saçmaktadır. Kandil’in yanında, bilhassa Afrin, Cezire, Kobani, Tel Abyad, Münbiç insanlık düşmanlarının denetim ve kontrolündedir. Türkiye’nin bekasını müdafaa maksadıyla, vatan topraklarının mücavir alanlarında tek bir terör örgütünün varlığına bile asla izin verilmemelidir. Teröristler nerede ise oraya girilmeli, taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakılmamalıdır. Öncelikle Afrin mutlak surette temizlenmelidir”

Türkiye’ye saldıranların doğduklarına pişman edilmesi gerektiğinin altını çizen Bahçeli, “Sınırlarımızın dibinde korsan ve terör devleti kurulmasına en küçük göz yumma hali felaketimize neden olacaktır. Haine merhamet olmaz. Haine acıma hiç olmaz. Türkiye’ye saldıranlar doğduklarına pişman edilmelidir. Bekamızın muhafazasında başka çare yoktur. Mesele Türkiye’nin milli ve tarihsel haklarını müdafaa meselesidir. Mesele ülke güvenliğinin sağlam esaslara bağlama meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız ve egemen bir devlettir, yıkım ve çöküşü için açıktan ve örtülü hangi ülke veya örgütler plan yapıyorsa, bu kapsamda kimler faaliyet halindeyse gereken sert cevabı almaları mecburidir. FETÖ‘nün kökü kazınması 2018’de ana hedeflerden birisidir. PKK’nın tümden imhası 2018 yılının bir diğer ana hedefidir.” diye konuştu.

ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkent olarak tanıması

Bahçeli, ABD yönetiminin, geçtiğimiz yılın son günlerinde haksız ve hukuksuz bir şekilde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ilan ederek yeni bir kriz çıkardığını kaydetti.

Dünyanın gösterdiği tepkiye aldırmayan ABD’nin, çok ciddi küresel ve bölgesel fecaatlere hizmet edecek bu karardan ısrarla vazgeçmediğini dile getiren Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla İstanbul’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıdığı hatırlattı.

Daha sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamayı da anımsatan Bahçeli, ABD ve İsrail’in yalnızlığa mahkum edildiğini söyledi.

Siyonizm ağır bir yara aldığını vurgulayan Bahçeli, “Şunu hiç kimse unutmasın, Kudüs İslam’dır, Kudüs Miraç’tır, Kudüs Müslümanların manevi yuvasıdır. ABD-İsrail ortaklığı, İslam’ın izini Kudüs’ten silemeyecek, Harem-i Şerif’in iffetine, asırları aşıp gelen manevi emanetine leke süremeyeceklerdir. Buna 1,5 milyarlık İslam aleminin yanı sıra insan ve inanç haklarına saygı duyan beşeri vicdan asla geçit vermeyecektir. Ve de Filistin davası, mazlumların sadası yok sayılamayacaktır.” diye konuştu.

“İran’ın birliği savunulmalı, komşuluk ilişkilerinin gereği yapılmalıdır”

İran’da 28 Aralık’ta başlayan protesto gösterilerine de değinen Bahçeli, Meşhed kentinde başlayan ekonomik sorunlara yönelik gösterilerin, üzerinden çok geçmeden İran geneline yayıldığını ve nitelik değiştirdiğini söyledi.

İran’da, hayat pahalılığı ve işsizlik gerekçe gösterilerek başlayan toplumsal olaylar sonrasında dozaj ve şiddetin yoğunlaşarak rejim protestolarına dönüştüğünü belirten Bahçeli, şunları kaydetti:

“İran’daki sokak hareketlerine ABD ve İsrail’in açık destek vermesi, Riyad yönetiminin kapalı teşviki ve neticede düşmanca provokasyonlar oynanan oyunu deşifre etmiştir. ABD ve İsrail’in kışkırtması rejim tartışmalarını alevlendirmiştir. İran’daki etnik farklılıklar kaşınarak bölünme senaryolarının bu ülkedeki ayağının nasıl gerçekleştirilmeye çalışıldığı da ayyuka çıkmıştır. PKK terör örgütünün İran’daki kolu olan PJAK’ın, gösterilerin içinde boy göstermesi vahametin bir başka boyutudur. Suriye’nin kuzeyinde PYD’yi silahlandıranlar, Irak’ın kuzeyinde Barzani’yi sözde bağımsızlık referandumu için cesaretlendirenler, Türkiye’de PKK’ya kol kanat gerenler, İran’ı da hedefe yerleştirmişlerdir. İran’ın siyasi ve toprak birliği sonuna kadar desteklenmelidir. İran’da yaşananlar elbette ve öncelikle bu ülkenin kendi iç sorunudur. Ancak gayri meşru telkin ve tembihlerle, hatta bizzat yabancı casusların tezgahlarıyla İran’ın karıştırılması bölgesel nitelikli vahim sonuçlara yol açacaktır. İran’ın birliği savunulmalı, komşuluk ilişkilerinin gereği yapılmalıdır.”

“İran’dan sonra sıranın Türkiye’ye geleceğini açık açık söyleyenler, şunu unutmasınlar ki, Gezi Parkı’nda denediler olmadı, Kobani olaylarıyla sonuca gitmek istediler olmadı, 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüyle son kozlarını oynadılar yine olmadı.” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

“Hangi çılgın, hangi çukur ve zillet zihniyet Türkiye’yi kaosa sürüklemek istiyorsa karşısında etten duvar bulacaktır. Bunların topu gelsin, asla ama asla başaramayacaklardır. Dört parçalı sözde Kürdistan için zaman ve zemin yoklayanlar, dört ayaklı ateşte yanmaktan kurtulamayacaklardır. “

Bahçeli, Ortadoğu’da Müslümanlar birbirlerini kırarken, zalimlerin bu sürecin kazananı olacağını umut ettiğini ancak büyük bir hesap hatası yaptıklarını söyledi.

Rüzgar ekenlerin er ya da geç fırtına biçeceklerini akıllarından çıkarmaması gerektiğine dikkati çeken Bahçeli, “Hiç kimse Ortadoğu’da yaşanma ihtimali giderek artan vahim sonuç karşısında kazanan olmayacaktır. Özellikle bölge ülkeleri akıllarını başına almalıdır. Sünni ya da Şii olduğuna bakılmaksızın Ortadoğu’da bulunan tüm Müslüman ülkeler hedeftedir. Asıl niyet İslamla restleşme ve hesaplaşmadır.” dedi.

Bahçeli, bölgenin artık giderek büyüyen bir etkiyle barut fıçısı haline geldiğine işaret ederek, “Komşu ülkelerin herhangi birinde yaşanacak şiddetli bunalım mutlaka ülkemizi de etkileyecektir. Bu nedenle hem ülkemizin hem de komşu ülkelerin toprak bütünlüğünün kararlı bir şekilde savunulması tarihi ve kaçınılmaz bir zorunluluktur. Tehdit ve tehlikelerin yerinde bertaraf edilmesinden başka seçenek kalmamıştır.” ifadesini kullandı.

“Hükümete terörle mücadele ve dış politika alanında verdiğimiz destek tamdır”

Türkiye’nin milli bekasını koruma amacından asla taviz vermeden yoluna devam edeceğini belirten Bahçeli, “Alemde şer bitmezse, Oğuz neslinde de yiğit tükenmez, tükenmeyecektir. Türk milletiyle hesaplaşma arzusu güdenler, elbette ve bir kez daha pişman olacak, azim ve kararlılığımızdan asla geri adım atmayacağımızı göreceklerdir. Bunun için hükümete terörle mücadele ve dış politika alanında verdiğimiz destek tamdır ve sürecektir. Kimsenin kuşkusu olmasın, milli birlik ve beraberlikle karanlık hesapları hüsrana uğratacağız. Bölgemizde istikrar vaat eden güçlü bir ülke olarak mazlumların güvenli sancağı, zalimlerin ise korkulu rüyası olmayı sürdüreceğiz.” dedi.

ABD’deki dava

Bahçeli, Rıza Sarraf davasıyla ilgili de değerlendirmede bulunarak, dava sürecinde özellikle ABD medyası aracılığıyla Türkiye’nin suçlandığını, karartıldığını ve hatta peşinen mahkum dile getirdi.

Bahçeli, şunları kaydetti:

“İranlı şarlatan şayet ABD kanunlarına göre bir suç işlemiş olsaydı yargılanıp ceza alması normal karşılanacaktı. Ancak başından beri söylediğimiz üzere suç Türkiye’de işlenmiştir, o halde bu suçun hesabının sorulacağı hukuk sahası ABD değil Türkiye’dir. ABD yönetiminin yapması gereken, bu şarlatanı Türkiye’ye iade ederek, sahip olduğu bilgileri ülkemizle paylaşmasıydı. Fakat ABD bunu yapmamış, asıl niyeti Türkiye ile ilişkileri daha da sorunlu hale sokacak bir yol izlemeyi tercih etmiştir. Ne idüğü belli olmayan bir şahsı itirafçı yaparak Türkiye’nin itibarına zarar vereceğini düşünenler büyük bir yanılgı içerisindedir. Türkiye kimsenin yargılayacağı bir ülke değildir. İranlı şarlatanın doğruluğu meçhul sözde itiraflarıyla süren davanın sonucunda jürinin açıklamasıyla bir banka yöneticisi güya suçlu bulunmuştur. Mahkeme nihai kararını 13 Nisan’da açıklayacaktır. Suçlamaların içeriği ne olursa olsun davanın esas ve maksadı bize göre sakat olduğundan, kararın milletimiz nezdinde itibar ve inandırıcılığı yoktur. Zira suçlanan Türkiye’dir. Yargılama siyasidir, hukuki temel ve içerikten tamamıyla yoksundur.”

ABD yönetiminin içine düştüğü yanlışı görmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:

“FETÖ elebaşısını Pensilvanya’da koruyup kollamaya devam eden ve iadeye yanaşmayan ABD, bir şarlatan üzerinden Türkiye’nin haklı taleplerini gölgeleyebileceğini düşünüyorsa gaflettedir, yanlıştadır. Ya da Türkiye’nin milli bekasını korumaya yönelik sergilediği kararlılığında herhangi bir yumuşama göstereceğini düşünüyorsa vahim bir çıkmaza girmiş demektir. Biz hesabımızı her zaman mert ve yiğitçe gören asil bir milletiz. Varlığımızın ve dostluğumuzun değerini anlayamamış, farkına hala varamamış olanları da yeri geldiğinde yokluğumuzla terbiye etmesini de biliriz.”

Bahçeli, millilik ve tam bağımsızlık ülküsünden hiçbir alanda taviz vermeyeceklerini vurgulayarak, “Ülkenin ve milletin menfaatleri söz konusu olduğunda taşı kırar, tuncu eritir, dağları yarar, sel olur bentleri aşarız. Kimse bizden aksini beklemesin. Ve hiç kimse Türk milletinin istiklalinden ödün vereceğini zannetmesin. Bizim için hürriyet şereftir, bağımsızlık onurdur; ne şerefin, ne de onurun asla tavizi olmayacaktır.” dedi.

“MHP verdiği sözü tutar”

Bahçeli, temeli atılıp toplu açılışı gerçekleştirilen 1071 hizmetin, 947 yıl önce Anadolu’yu fetheden asil ecdadın kutlu mirasına layık olduğunu düşündüğünü belirterek, Adanalılarla iftihar ettiğini kaydetti.

Bahçeli, şunları söyledi:

“Biliyor ve inanıyorum ki 1071 ruhu Adana’nın yolunu aydınlatmaktadır. 1071 emaneti Adana Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarına şevk ve heyecan aşılamaktadır. Daha nice bin yıllar biz buradayız, Allah’ın izniyle burada olacağız. Buna engel çıkarmak isteyen, bu kararlılığımızı bozmaya cüret eden kim varsa ömrübillah hasmımız, öfkemizin hedefidir.”

Bahçeli, yalan ve dolana yüzlerini döndüklerini, tefrikaya kapılarını kilitlediklerini, fitneye bekçilik yapanlara mesafe koyduklarını belirtti.

“Ekmek yediği yere nankörlük yapan nimet bilmezleri hoş görmez, affetmeyiz.” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

“MHP verdiği sözü tutar. Bugüne kadar tutmuştur. Vaatlerini unutmaz, unutulmuşluğa, uyuşukluğa, derin uykuya terk etmez. Şu ana kadar olan da budur. Hamdolsun özümüz doğrudur, sözümüz doğrudur, yönümüz doğrudur. Hakkın yolundayız, milletin yanındayız, Adana’nın hizmetindeyiz. ‘Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben’ anlayışımızın esası da buna yöneliktir. Bakıyorsunuz, yapılan her işe kulp takanlar fırsatı buldular mı başlarını kaldırıyorlar. Bazı odakları görüyorsunuz, kıskanıyorlar, millete hizmet aşkımızı küçük göstermeye, küçümsemeye kalkışıyorlar. İlle bir eksik bulmak, ille bir gedik açmak için kuyrukta bekliyorlar ancak başaramayacaklar, bu kervanı durduramayacaklar. Arkamıza baka baka değil, geleceğin beka ve huzur dolu Türkiye’sini inşa etmek, imar etmek, mamur hale getirmek için üzerimize ne düşüyorsa yaptık, yapmaya azimle devam edeceğiz.”

“Türk milleti melun siyaset sahiplerini tanımaktadır”

Bahçeli, hiçbir nifak, hiçbir fesat, hiçbir kumpasın MHP’yi durduramayacağını belirterek, şunları söyledi:

“Diyelim ki durdurmayı denediler, biliniz ki imanımızla çiğner, inancımızla tüm oyunları dün olduğu gibi bozar dağıtırız. Küresel senaryolara sığınan CHP, HDP, İP, FETÖ, PKK ve bir kısım siyasi eskilerin 2019 ayarlı çıkarcı koalisyonu, milli birlik ve kardeşlik ruhunu sarsamayacak, beka ve diriliş mücadelesini sakatlamayacaktır. Güvence Adana’dır. Güvence Türk milletidir. Güvence istiklale adanmış, milli iradeye bağlanmış kahraman yüreklerdir. Türkiye’nin karşısında hizalanmış çevreler, söküğünü dikemediklerine bakmazlar, el kapısından medet umarlar. Bunlar, Adanalıların ifade ettiği gibi ‘Gece mitilde yatar, gündüz çalım satarlar.’ Türkiye’nin karşısında kim varsa onlara sırnaşır, onlardan menfaat beklerler. Aldırma Adanam. Kafana takma Adanalı ağam. Milliyetçi Hareket zalimlerle hesaplaşmak, her cephede karşılamak için vardır, hazırdır, bunu da başaracaktır. Her zorluğu aşacak, her engeli yıkacak, her badireyi kapı dışarı edecek büyük Türk milleti melun siyaset sahiplerini tanımaktadır. Nitekim hepsinin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. Tuzak kuruyorlarmış, ne gam ne tasa, Allah’ın da bir tuzağı vardır, milletin de söyleyecek sözü henüz bitmemiştir.”