Yargı hakkında konuşurken herkesin ısrarla ve heyecanla üzerinde durduğu iki konu var.
Bir: Bağımsız yargı
İki: Yargı, yetkisini millet adına kullanır.
Bağımsız yargı derken kastedilen siyasi iktidardan bağımsız olmak. Kulağa güzel geliyor; kabul ediyorum. Söyleyene bir hava da katıyor bu cümle. Şimdi, yazının sonunda bu siyasetten bağımsız yargı meselesine geri dönmek üzere Anayasa’nın 9. maddesine bir bakalım.
Anayasa Madde 9: “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.”
Soru bir: Kim verdi bu yetkiyi yargıya?
Türk milleti adına adalet dağıtmaya yetkili olan vesaire mahkemesine o yetkiyi kim verdi? Hangi hakla Türk milleti adına hüküm veriyor mahkemeler? Millet oy vermedi. Millet hakim seçmedi. Millet savcı seçmedi. Nereden almışlar benim adıma yargılama yetkisini? HSYK’dan. Peki HSYK’yı kim seçti? Onu da millet seçmedi. Birisi çıksın şu milletin yetki verme mekanizmasını izah etsin de öğrenelim. Millet yargıya zerre yansımıyor. Temsiliyetin, temsiliyetinin, temsiliyetiyle halkın iradesi diye izah edilmez.
Soru iki: Yargının siyasi iktidardan bağımsız olması ne demek?
Millet bir hükümete oy vermiş ve bir süreliğine millet olmaktan doğan haklarını ve yetkilerini seçtiği hükümete devretmiş. Peki bu durumda yargı bu iktidardan bağımsız olunca kimden bağımsız oluyor? Milletin yetkilendirdiği hükümetten yani milletten bağımsız oluyor. Seçim dışında milletle başka bir irtibat yolu biliyorsanız anlatın öğrenelim. Yargı, “Ben iktidardan bağımsızım direkt millete bağlanıyorum” derken bu bağlantısını nasıl kuruyor? Yargı, siyasi iktidara bağlanmasın ama millete de bağlanmanın bir yolunu bulsun o zaman.
Ezcümle: Sürekli değişen, adaleti tesis etmek yerine kamu intikamına odaklanmış yani özünde insani acziyelerden yola çıkmış bir sistem yerine “Adaletin sahibi olan Allah’a ait İslamiyet’ten yola çıkılsa bütün karmaşa çözülmez mi” diye sorsak, “İRTİCA” diye hoplayanlara deyin ki: Modern hukuk dedikleri garabetin her yerinden Hıristiyanlık sızıyor haberleri olsun. İtalyan Guseppe Zanderelle’nin Hıristiyanlıktan damıttığı maddeleri medeni hukuk olarak alırken sorun yok da, İslamiyet’ten mülhem adalet tesisinde niye sorun var?
Çünkü İslamiyet hürriyeti “Sadece Allah’a bağlı olmak, Allah’tan başkasından korkmamak” olarak tarif ediyor. “Batı’dan kopmamak lazım” diyenler Batı’nın herhangi bir yerinde bundan daha şerefli, daha doğru bir hürriyet tarifi bulabilirse konuyu yeniden tartışabiliriz…