Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon çatısı altında Yemen’e askeri müdahalede bulunan Birleşik Arap Emirlikleri, bu ülkedeki asker sayısını düşürdüğünü ve artık çok sayıda asker bulundurmaya gerek kalmadığını öne sürdü.
BAE, Yemen’den çekildiğini ilk kez açıklamıyor.
Daha önce de benzer iddialarda bulunmuş ve gerçekte ne yapmak istediği tartışma konusu olmuştu.
BAE Genelkurmay Başkan Yardımcısı İsa Seyf el-Mezrûî, ülkelerine dönen askerler için önceki gün Abu Dhabi’de düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Yemen’de aynı anda üç düşmana karşı savaştıklarını söyledi ve o düşmanları şöyle sıraladı:
“Darbeci Husiler, Müslüman Kardeşler ve beşinci kolu, el-Kaide ve DAEŞ terörü.”
Oysa koalisyon güçleri 25 Mart 2015’in ilk saatlerinde “Kararlılık Fırtınası” adıyla Yemen’e operasyon başlattığında görünen hedefi sadece Husi darbesine son vermek ve Hadi başkanlığındaki hükümetin başkent Sana’ya dönmesini sağlamaktı.
Beş yıl sonra gelinen noktada söz konusu hedefe ulaşılamadığı ve askeri müdahalenin başarısız olduğu gayet açık.
Yemen Cumhurbaşkanı Hadi, Riyad’da bir otelde adeta rehin hayatı yaşarken Sana hâlâ Husilerin elinde.
Terörle mücadele ise BAE’nin Yemen’deki faaliyetlerine uluslararası toplum nezdinde meşruiyet kazandırmak için hedefler arasına eklemlenmiş bir bahane.
BAE’nin Yemen’de ve Arap coğrafyasında bir numaralı düşmanı Müslüman Kardeşler.
İsa Seyf el-Mezrûî’nin konuşmasında açıkça söylediği gibi Abu Dhabi, cemaati düşman kabul ettiğini ilan etmekten de çekinmiyor.
Müslüman Kardeşler’in Yemen’deki kolu Islah Partisi beş yıldır koalisyon güçleriyle işbirliği yapıyor.
Hatta parti liderleri Abu Dhabi’de Veliaht Prens Muhammed bin Zayed’le dahi görüşmüştü.
Buna rağmen BAE’nin Yemen’de Müslüman Kardeşler’i hedef alması, koalisyon güçleriyle işbirliği yapan Islah Partisi’nin yanlış yolda olduğunu gösteriyor.
Çünkü BAE’nin Islah Partisi’ne düşmanlığı sıradan bir iddia değil.
Parti liderlerinden ve Müslüman Kardeşler Cemaati üyesi isimlerden birçok kişi BAE’nin paralı askerleri tarafından düzenlenen suikastlarda hayatını kaybetti.
Islah Partisi’nin yapması gereken, hedefinden saptığını gördüğü andan itibaren koalisyonun müdahale meşruiyetini kaybettiğini açıklamaktı.
BAE Genelkurmay Başkan Yardımcısı o konuşmasında bir itirafta daha bulundu ve Yemen’de 200 bin asker eğitip donattıklarını söyledi.
Abu Dhabi tarafından eğitilip silahlandırılan ve Yemen ordusuna değil BAE’ye bağlı 200 bin asker.
Geri çekilme taktiğinin altında yatan sebep bu.
Söz konusu orduya komuta edecek birkaç BAE’li subayın dışında Abu Dhabi’nin Yemen’de asker bulundurmasına gerek kalmadı.
Beş yıl içinde kurulan “paralel ordu” Güney Yemen’de BAE adına görev yapacak.
BAE, gerçekte Yemen’den çıkmış ya da kirli emellerinden vazgeçmiş değil.
Çekildiğini açıklayarak ve operasyonlarını paralı askerlere bırakarak Yemen halkının tepkisinden kurtulmayı planlıyor.
Ayrıca uluslararası toplum nezdinde kendini aklamaya ve gerçekleştirdiği ihlalleri milis güçlerinin üzerine yıkmaya çalışıyor.
Yemenlilerin Suudi Arabistan-BAE koalisyonuyla Husi darbesine son vermenin mümkün olmadığını artık görmeleri ve alternatif çözümler aramaları gerekiyor.