BAE zindanlarında hasta bir kadın

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde Katolik Hıristiyanların ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’u Abu Dhabi’de konuk ederek “hoşgörü şovu” yapan Birleşik Arap Emirlikleri’nin perde arkasında kalan karanlık yüzüne bakınca söz konusu ülkenin hoşgörüyle uzaktan ya da yakından ilişkisi olmadığı açıkça görülür.

Bölgemizde o kadar çok acı ve önemli gelişme yaşanıyor ki, insan hangisine üzüleceğini ve neyi yazacağını şaşırıyor.

Bir yanda Mısır’daki idamlar ve diğer yanda Mescid-i Aksa’da yaşananlar, Arap Baharı’nın Sudan ve Cezayir’de yeniden filizlenmesi, Ömer El-Beşir’in son kararları…

Gündem oldukça yoğun fakat bu yazımda kanser hastası masum bir kadına reva görülen zulme değinmek istiyorum.

BAE vatandaşı o kadın 41 yaşındaki Alyâ Abdunnûr.

29 Temmuz 2015’te Acman’daki evine baskın düzenlenerek gözaltına alınan Alyâ, dört ay boyunca bilinmeyen bir yerde gözaltında tutuldu ve ailesiyle iletişimine izin verilmedi.

Akıbeti hakkında hiç kimsenin bilgisi yoktu.

Daha sonra, Suriyeli mültecilere yardım ettiği için “teröre destek vermek” ve “ülke dışındaki teröristlerle irtibat kurmak” suçlamasıyla yargılanarak 10 yıl hapse mahkûm edildi.

İddianamede “Suriye devrimi yanlısı internet sitelerini ziyaret” ve “Suriyelilere para göndermek” gibi ithamlar yer alıyordu.

Tek kişilik hücrede tutulan Alyâ’nın sağlık durumunun iyice kötüleşmesi üzerine ailesi 17 Ekim 2017’de ülkenin fiili yöneticisi Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’den kanser hastası kızlarının serbest bırakılmasını istedi.

Fakat ailenin bu talebi reddedildi.

Alyâ’nın annesi, kızının yakalandığı amansız hastalık dolayısıyla serbest bırakılması için beş kez başvuruda bulunduklarını ve hiçbirinden olumlu cevap alamadıklarını söylüyor.

Gözü yaşlı annenin anlattıkları, BAE’nin Papa ziyareti gibi şovlarla gizlemeye çalıştığı çirkin yüzünü deşifre ediyor.

Kızının tek kişilik hücrede elleri ve ayakları zincirli olarak tutulduğunu bildiren yaşlı kadın, Alyâ’nın tuvalete dahi zincirlerle gittiğini, hastalığının ilerlemesi nedeniyle gözünün birinin görmediğini ve ayakta durmakta güçlük çektiğini, her ziyarette ağladığını ve babasının da ağlamaktan gözlerini kaybettiğini anlatıyor.

Oldukça zayıflayan kızının durumunu “Üzerine kaynar su dökülmüş naylona dönüşmüş” şeklinde tasvir ediyor.

BAE yasalarına göre, mahkûmun sağlık durumu kendi hayatını veya başkalarının hayatını tehdit edecek durumdaysa, mahkûm sağlık kurulu raporuyla serbest bırakılır.

Yani kanser hastası Alyâ’nın cezaevinde tutulması ülke yasalarına da aykırı.

Fakat BAE’de “Şeytanu’l-Arab” / “Arapların Şeytanı” lakaplı Muhammed Bin Zayed’in keyfinin her türlü yasanın üstünde olduğunu söylemeye gerek yok.

Ayrıca şu gerçeği de hatırlatmakta yarar var:

Suriye devrimine destek verdiği, yetimlere ve dul kadınlara yardım ettiği için gözaltına alınan Alyâ, şayet BAE vatandaşı bir Müslüman değil de Batı ülkesi vatandaşı bir Hıristiyan olsaydı gözaltına dahi alınmazdı.

Alınsa bile kısa süre sonra serbest bırakılırdı.

Alyâ’nın ailesi günlerdir uluslar arası örgütlere seslenerek hasta kızlarının salıverilmesi için Abu Dhabi’ye baskı yapılması çağrısında bulunuyor.

Ölmek üzere olduğunu düşündükleri kızlarının en azından son günlerini evinde ailesiyle birlikte geçirmesini istiyorlar.

İnsan hakları kılıfı altında her türlü teröriste ve darbeciye arka çıkanlar, Mısır’da idam edilen mazlumları görmezden geldikleri gibi Alyâ’nın BAE zindanlarında çektiği acılara da kör ve sağırlar.