“Körfez’in İsrail’i” olarak da bilinen Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan saldırıları yeni değil.
Abu Dhabi, diktatör rejimlere karşı bölge halklarının özgür iradesinden yana tavır alan seçilmiş meşru Türk hükümetinin devrilmesi için yapılan tüm girişimlere bir şekilde destek verdi.
Bu desteğin en azından medya ve propaganda ayağını biliyoruz.
Gezi olaylarından bu yana BAE’nin Türkiye’ye yönelik yürüttüğü kirli propagandaya ve BAE’li yetkililerin sataşmalarına Ankara genelde sessiz kalmıştı.
Fakat BAE Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed’in rahmetli Fahrettin Paşa’yla ve Türklerle ilgili çirkin tweeti takipçileriyle paylaşması bardağı taşıran damla oldu.
Ankara sessizliğini bozdu ve Abdullah Bin Zayed’in haddini aşan terbiyesizliğine gereken cevabı verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE’li bakanın hezeyanını eleştirerek, “Tarihimizin bu mümtaz şahsiyetine dil uzatanların bugün kimlerle, nerelerde ne işler çevirdiğini biz gayet iyi biliyoruz” dedi.
BAE’nin çevirdiği dolaplar, sadece medya ve kirli propagandayla sınırlı değil elbette.
Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını ve milli güvenliğini tehdit eden birçok oyunda Abu Dhabi’nin parmağı var.
Erdoğan liderliğinde elde edilen başarılar adamları adeta çıldırtıyor ve söz konusu başarılara gölge düşürebilmek için her yola başvuruyorlar.
“Adamlar” dediysem, sözün gelişi öyle söyledim.
Çünkü gerçekte adamlıkla uzaktan ya da yakından ilişkileri yok.
İşleri güçleri fitne, fesat ve kalleşlik.
Tıpkı FETÖ gibi.
Türkiye’ye karşı da zaten birlikte çalışıyorlar.
Abdullah Bin Zayed’in paylaştığı çirkin tweet, “Ali El Iraki” isimli bir hesaba ait.
Hesabın sahibi güya Almanya’da yaşayan Iraklı bir diş doktoru olarak görünüyor.
Profilinde Suudi Arabistan Kralı Selman’ın resmi kullanılan hesaptaki paylaşımların hemen hepsi Suudi Arabistan’ı övüyor.
Yani “Ali El Iraki” hesabını kullanan kişi, BAE veya Suud istihbaratı için çalışan biri çıkarsa şaşmamak gerek.
Kim bilir, belki de Iraklı dahi değildir.
BAE’nin uzun süredir izlediği bir politika var:
Suudi Arabistan’ı kalkan olarak kullanmak ve savaşlarına dâhil etmek.
Bunun için Riyad’a sürekli gaz veriyor.
Suudi Arabistan’ın mevcut yönetiminin de bu durumdan rahatsız olduğu söylenemez.
Abdullah Bin Zayed yine aynı taktikle hareket ederek, Türkiye’ye ve Erdoğan’a sataşırken Suudi Arabistan’ı ve hatta tüm Arapları çatışmaya dâhil etmeye çalışıyor.
Bu nedenle Erdoğan’ın “Uhuvvetten nasibini almamış olanların hezeyanları Türkleri de, Arapları da, Kürtleri de, Farisileri de, diğer Müslümanları da bağlamaz” diyerek kardeşlik vurgusu yapması iyi oldu.
Türkiye Arap düşmanlığına dayalı ırkçı bir söylem benimsemedikçe BAE’nin Türklerle Arapları karşı karşıya getirme planının başarıya ulaşması mümkün değil.
Çünkü BAE’li yöneticiler Arap halkları tarafından da sevilmiyorlar.
Abdullah Bin Zayed’in bir amacı da gündem değiştirmek.
Arap sokağının ve İslam coğrafyasının Kudüs’ü savunmak için birleşmesinden müthiş rahatsızlar.
Yapay krizlerle kamuoyunun dikkatini başka yöne çekmek istemeleri gayet normal.
Çünkü Müslümanların gündeminin başında Kudüs oldukça kaybetmeye mahkûmlar.
BAE’li bakanın hezeyanı bir açıdan iyi oldu.
Türkiye’de olduğu gibi Araplar arasında da “Çöl Kaplanı” adıyla bilinen efsanevi komutan yeniden hatırlandı.
Fahrettin Paşa’nın daha önce adını dahi duymamış olanlar onun kim olduğunu, Peygamber sevgisini ve Medine Müdafaası’nı öğrenmeye başladı.