Geçen hafta sosyal medyada çokça paylaşılan bir fotoğraf vardı. Fotoğraf sanatçısı Adem Meleke’ nin ‘Ayasofya-i Kebir Camii ile hilali’ aynı karede buluşturduğu o muhteşem fotoğraftan bahsediyorum. Biliyor musunuz? Ben o kartpostallık fotoğrafa bakmaya hala doyamadım… İnanamıyorum, rüyada gibiyim sanki! Peygamber Efendimizin (sav.) övgüsünü kazanan atamız Fatih Sultan Mehmed Han’ın emaneti, fethin sembolü, kılıç hakkımız ‘Ayasofya-ı Kebiri Cami-i Şerifi’ melekler hariç, ortalama ‘350 bin’ kişinin katıldığı Cuma namazı ile ‘86 yıllık esaretten’ kurtuldu. Bu toprakları bizlere vatan yapan Rabbimize bir kez daha hamdolsun! Açılış sonrası patırtılara bakarsak; Cumhurbaşkanımızın okuduğu ‘Kuran-ı Kerim ile Ayasofya’nın dört minaresinden aynı anda okunan Ezan-ı Muhammedi’ dünyanın dört bir tarafından duyulmuş. Her şey bir tarafa, Lozan Antlaşması’nın yıl dönümünde Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi bir taraftan mutluluğumuzu katmerlerken; diğer taraftan da ‘eski Türkiye’nin eskide kaldığının ve yeni Türkiye’nin de yükselişinin artık durdurulamayacağının’ en güzel muştusu olmuştur.
Kıymetli dostlar; İslam düşmanı devletler ile içerideki uzantıları her ne kadar bu durama karalar bağlasalar da ‘olan, olanca güzelliği ile olmuş’ ve Ayasofya Camii aslına dönmüştür. Hal böyle olunca başta katil ABD olmak üzere, İsrail’den sonraki ikinci gayri meşru çocuğu, bol atarlı giderli, tetikçi Yunanistan da derin bir yasa bürünmüştür. Hal böyle olunca, sukut-u hayale uğrayarak dumur olan, İslam düşmanı ‘Batılı devletleri de’ her zaman olduğu gibi ‘derin endişeler’ sarmıştır. Yunan kilisesi ağıtlar yakmaya, halkı da cazgırlık yapmaya duradursun. Biz Türkler olarak, İslam âlemi ile birlikte Ayasofya’nın 86 yıllık ‘esaret ve zincirden kurtulmasının’ sevincini yaşamaya devam ediyoruz. Bu hususta ilk günden itibaren inancını hiç yitirmeden kararlı bir duruş sergileyen başta Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçen herkesten Allah (c.c.) razı olsun. Ayasofya’nın camiye döndürülmesini, daha doğrusu ‘ayağa kalkışımızı ve dirilişimizi’ bir türlü hazmedemeyen kalibresi düşük ucuz Yunanistan, kendisine yakışanı yapmış ve bayrağımızı yakmıştır. Ve her zaman olduğu gibi ‘köpeklerin havlaması bulutlara zarar vermemiş’ hafakanlar geçirerek çivisi çıkan Yunanistan, kendi kininde boğulmuştur. Yine öte taraftan “Zulüm 1453’te başladı” diyerek ‘Türkiye Cumhuriyetinin ekmeğini yiyip, gâvurun kılıcını sallayan’ içimizdeki ‘müstemleke kafalı ayrık otlarının’ da yüzlerindeki boyalar bu vesile ile bir kez daha ortalığa dökülmüştür.
Kıymetli dostlar; Yeniden hatırlatmakta fayda görüyorum. ‘Türkiye Cumhuriyeti asla bir kabile devleti değildir! Ve bizim artık hiçbir konuda kimseden icazet almaya ihtiyacımız yoktur! Hele hele bu kerteden sonra kimsenin bizlere akıl vermeye hakkı da yoktur!’ 86 yıl sonra geçmişte yapılan bir büyük hata düzeltilmiş ve hak sahibine teslim edilmiştir. Bırakın ‘kış kışlığını, puşt puştluğunu’ yapadursun. Yaşanan olay son derece rasyoneldir. Üstelik maçta bizim sahamızdadır. Son kez hatırlatmakta bir beis görmüyorum. Ayasofya Camii, Fatih’in vakfiyesine ait olup kılıç hakkıdır. Atamızın bizlere mirası ve vasiyetidir. VeTürkiye Cumhuriyeti Devletinin kendi öz mülküdür. Ayasofya haktır gerisi ise lafügüzaftır. Nokta.
Her şey bir tarafa da kıymetli dostlar; yıllardır Ayasofya Cami’nin açılacak olmasına inanmayarak ‘buz üstüne yazı yazıyorsunuz!’ diyerek bizimle eğleşen, o kof ve sığ beyinlilerin alayı nakavt oldular ya! Dört yıl önce, 15 Temmuz’da bizleri ‘parça pinçik ederek yok etmek etmek’ isteyen ‘Türk ve İslam’ düşmanlarının alayı şimdi yeniden dirilişimize şahit oldular ya! İnanın bu gurur ve mutluluk hepimize yeter de artar bile… Elhamdülillah.! Darısı garip ve mahsûn kalan ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya olsun. Selam olsun Şehr-i Mekke’ye, selam olsun Kâbe’ye, selam olsun Beytullah’a!‘Arefeniz mübarek, Kurban Bayramınız’ kutlu olsun. Günün feyz ve bereketi üzerinizden eksik olmasın. Niyetleriniz makbul, amelleriniz kabul olsun. Hayırlı bayramlar…
Selametle…