Kendi topraklarındaki, “ırkçılık, İslam düşmanlığı, ayrıcalıkları” görmezden gelerek kendine dünyanın jandarması rolünü biçen ABD’nin hazırladığı skandal ifadelerle Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda Türkiye’ye yönelik çelişkilerle dolu ifadeler kullanıldı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında cemaat ve tarikatlara yönelik getirilen yasakların savunulduğu raporda, “Hükümet Türkiye’deki tarikat ve cemaatlere yönelik resmi yasağı zorlamıyor; bu gruplar yaygın ve aktif olmayı sürdürüyor” ifadeleri dikkat çekti. Türkiye’deki azınlık grupların nüfusa oranına ilişkin rakamların da yer aldığı raporda en dikkat çekici bölümlerden birisi de Ayasofya oldu. Ayasofya’nın mevcut statüsünün korunması gerektiğine vurgu yapılan raporda, Ayasofya için “Ortodoks Kilisesi” ifadesi kullanılması gözlerden kaçmadı.
Ayasofya’nın yapısı korunsun!
“İslami grupların Ayasofya’da dâhil bazı Ortodoks kiliselerin camiye dönüştürülmesine yönelik kampanya yapmayı sürdürdü” ifadeleri ile Müslümanların taleplerinin görmezden gelinmesi gerektiğini belirten raporda, Ayasofya ile ilgili şu ifadelere yer verildi. “50 yıldır müze olarak kullanılan Trabzon’daki Ayasofya Kilisesi’nin 2013 yılında camiye dönüştürülmesinin ardından diğer kiliselerle ilgili kampanyalar yoğunlaştı. 28 Mayıs 2016’da binlerce kişi İstanbul’un fethinin 563. yıl dönümü nedeniyle Ayasofya önünde namaz kıldı. İstanbul Başkonsolosu görüşmelerinde Ayasofya’nın birlikte yaşamanın sembolü olarak tarihsel önemine dikkat çekti.”
“Cuma namazı düzenlemesi, Başörtüsü serbestisi”
Raporda, Hükümetin kamu görevlileri için getirdiği kolaylıklara da yer verilmesi de dikkatlerden kaçmadı. “Ocak 2016’da hükümet kamu görevlilerinin cuma günleri öğle aralarında cuma namazına gidebileceğini duyurdu” denilen raporda, “Ağustos 2016’da ise hükümet kadın polislerin başörtüsü kullanmasına ilişkin yasağı kaldırdı” ifadelerine yer verildi.
İmam Hatip rahatsızlığı
Raporda İmam Hatip okulları ile ilgili de şu ifadelere yer aldı: “Hükümet, devlet liselerine sınırlı sayıda öğrenci kabul ederek TEOG sınavında iyi puan alamayan on binlerce öğrenciyi devlet eliyle işletilen din okulları olan imam hatiplere gitmek zorunda bıraktı. Bazı düz liseler imam hatiplere çevrildiği için coğrafi olarak o okullara gitmek zorunda olan ancak dini eğitim tercih etmeyen öğrenciler imam hatiplere maruz bırakıldı. İmam hatiplere kayıtlı öğrenci sayısı bir yılda 100 binlik artışla 1 milyondan 1,1 milyona çıktı. Laik düşüncedeki velilerin eleştirileri hükümetin eğitim politikasında laiklik yerine dini eğitimi tercih ettiğine ilişkin endişeler içeriyor.”
FETÖ elebaşı da raporda yer aldı
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tilelrson’un açıkladığı raporun en dikkat çekici bölümlerinden biri de Fetullahçı Terör Örgütü’ne ilişkin değerlendirme oldu. Raporda, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen için “Amerika’da kendi isteğiyle sürgünde olan Müslüman din adamı Fethullah Gülen ve hareket” tanımlaması yapılırken, bu hareketin Türk hükümeti tarafından “terör örgütü olarak görüldüğüne” dikkat çekildi. Raporda, “medyanın Fethullah Gülen’in öncülüğündeki hareketten etkilenen 200 bin ila 4 milyon kişinin olabileceğini tahmin ettiği” aktarıldı. Raporda FETÖ üyesi olduğu için kamudan ihraç edilenlere de dikkat çekildi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 1043 özel okulun FETÖ ile ilişkili olduğuna dikkat çekilen raporda bu okulların bir kısmının İkam Hatip’e dönüştürüldüğünün altı çizildi. Raporda, hükümete, Fener Rum Patrikhanesi’nin ‘ekümenik’ sıfatının tanınması ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına yönelik mutat çağrıları da yer aldı.