“Dünyanın karşısına hangi aynayı/açıklamayı koyarsanız koyun, bu ayna dünyanın bir parçası olarak kalmaya mahkumdur’’der, J. Baudrillard. Dünya karmaşıklığı giderek birbirine açılan çekmecelerin içi gibi. 2018’in son aylarında yaşanan iç krizler Avrupa’daki dengelerin değişeceğini işaret ediyor.
Belçika, Hollanda gibi ülkeleri kuşatan eylemler, detaylı düşünmeye teşvik ediyor.
Yeni Avrupa siması, yeni yılda nasıl olacak sorusunu, hafızlara kaydedilen eylem fotoğrafları mı cevaplamakta… İnsan haklarının savunucu olan Avrupa imajını koruyabilecek mi?
Yaşamda tekrarın dalgalanışı, girift bir düzenekmiş gibi gözükse de nedenselliğin aşırı korunuşu, beklenen sonucu vermez. Öfke kontrolünü dengeleyecek zemine kısa sürede ihtiyaç duyulmaması, uzun vadede katlanan problemlerin çoğalmasına neden olur.
Sosyal, ekonomik seviyedeki çalkantılar Avrupa’nın, bakmak ile görmek arasındaki ince çizgide toparlanamadı. Emeğin dönüşüm katında istediğini bulamayan halk, sendikalar aracılığı ile hakkını aramakta…
Avrupa da yaşam dediğimizde:
Sabahın erken saatlerinde (5 gibi) sokağa dökülen işçiler, ailelerine ekmek getirmek için, akşama kadar çalışmakta. -Çalışmanın ayıbı olmaz- ilkesi ile kimi zaman eğitim seviyelerinin altında da iş yapan (hatta iki işe koşturan) işçiler yüksek vergiler, kiralar, zamlar ile boğuşuyor.
İş bulmanın çok zor olduğu (3 dil bilen, iyi bir üniversiteden mezun olanlara yüksek maaş vermemek için şirketler, meslek yapmış kişileri işe alıyor bu da eğitimli birçok kişinin işsiz kalmasına neden olmakta.) evsizlerin çoğaldığı, açlık riskinin yüksek olduğu Avrupa’ da hayatı idame ettirmek, insandan çok şeyi alıyor.
Genel kitle, mutsuz ve sürekli bir koşturmaca içinde. Belli bir yaştan sonra da yalnızlığın kılıcında, evlerinin bahçesinde zamanı geçirmek için çırpınanların sayısı bir hayli fazla.
Göçmenler insan gücündeki eşitsizlik stresi ile ezilişe aldırış etmeden, yaptıkları işin çok altında bir ücrete çalışmakta. Diplomalı göçmenler Avrupa da yaygın olarak inşaat, restaurant ve tuhafiyelerde iş bulabiliyor. (Sağlık sektöründe doktorların diplomaları geçerli. Çünkü Fransa da doktor açığı çok. Sağlık sektöründeki tıkanma, hayatı olumsuz yönde etkiliyor. (Örneğin göz için doktordan en az iki ya da üç ay öncesinden randevu alabiliyorsun.)
Orta sınıf halk araba, ev kredileri ile durmaksızın çalıştığı halde aile bütçesini başka nasıl destekleyebilirim arayışı içine girmekte. Fransa‘da inşaat hiç bitmiyor. (Yol çalışmalarında elinde kürek ile açık havada çalışan, birçok kadını görmeniz mümkün)
Üniversiteli gençler, eğitimlerini devam ettirmek için okul ve iş arasında gergin bir yaşam modelinin altını çiziyorlar. Çünkü yurt dışında devlet bursundan başka bir burs yok. Tatillerde de çalışmak zorunda kalan gençlerin sosyal yaşamları yok denecek kadar az.
Bunun yanında Avrupa’ya gelmiş birinci kuşağı takip eden ikinci kuşak iş yerleri açmakta, eğitimde önemli yerlere gelmekte. Bu sayının yükselerek devam ettiğini görüyoruz. Kendi kültürlerini ikinci sıraya alarak, yabancı ülkelere entegre olan kesim; yabancı bakışı nasıl değiştirecek. Bunu yeni kuşağın sorunsalı çerçevesinde izleyeceğiz.
Ekonomik değerlerdeki ölçüsüzlük, sosyal yaşamın darlığı, kültürel erozyon batıyı gerginleştirmekle kalmayıp, olumsuz yönde harekete geçiriyor.
Şehir merkezlerindeki pahalılık, yüksek vergi, kira ve zam artışları halkı şehir merkezinden, kırsala doğru göçe sürüklüyor. Halkın köy ile bağlantısının son yıllarda güçlendiğini görüyoruz. Öfkenin, gerginliğin altında gelir seviyesindeki dağılım da yatmakta.
Eylemler sonrası tablo:
Çok sayıda gözaltının oluşu, ceza alınışı, polisin zaman zaman sert tepkisi, eylemcilere duraksama yaşatacağını beklentisini doğuruyor. Sendikalar aracılığı ile zaman zaman iş bırakma eylemleri devam etmekte.
Geçen cumartesi sarı yeleklileri Champs –Elyees (şanzelizeve Arc de triomphe zafer takıdan) uzak tutan polis, göstericilere biber gazı ve su topları ile karşılık vermişti. Beş üstüz kadının eyleme destek vermesi de ayrı bir kare olarak hafızalara işlendi.
Olaylar sonrası da buralarda güvenlikönlemleri sıkı bir şekilde alınacak, polisler daha sık halkın içinde olacak. Fransa’nın eksik olmayan kontrolleri sıklaşacak. Alışveriş merkezlerinde çanta, üst aramaları, toplu taşımada kontrol işlemleri çoğalacak ( Fransa da le ticket ya da navigoile yolculuk yapılır. Şoföryolcuların le ticket ( tike) ile meşgul olmaz. ) Duraklarda bekleyen bazen sivil kontrolcüler sık sık leticketve navigoları kontrol ederler. Kullanılmadığı takdirde 30 Euro ceza keserler. 2015 olayından sonra sıklaşan bu güvenlik önemleri, son yaşanan olaylar sonrası dahada titiz bir şekilde takip edilmesi, güvenlik için halkı rahatlatıyor. Taşımadaki sıkı önlemler olması da dar gelirli vatandaşı olumsuz yönde etkiliyor. Navigo ücreti bir kişi için, bir yıllık: 800 Euro. Le ticket: 2 Euro. Bir günde üç farklı yere gidiş- geliş: 12 Euro. Dört – beş kişilik nüfusu olan bir ailede bu rakamlar, zorlayıcı.
Olaylar sonrası basın:
[ Hareket yavaş yavaş diniyor. Geçen cumartesi 5. Haftasına girdi hareketyavaş yavaş diniyor. ‘’Bir hafta önce on bin kişi eylemdeydi. Geçencumartesi bu sayı dört bine düştü. ’170 civarı sarı yelekliler tarafından işgal edilen yerler tahliye edildi. Bu tahliyeler polis tarafından diyalog ve iletişim içinde ve genellikle kazasız gerçekleşiyor.’’
‘’Eylemlerin başından beri ölüm sayısı sekiz. Sarı yeleklerin, vatandaşlarımızın ve polis güçlerimizin güvenliği için bu eylemin son bulması gerek. Fransa ekonomisini felç etmeye devam edemeyiz’’ 19 décembre 2018 (Le Parisien) ]
Son durum: Alliance sendikası, polisleri eyleme davet edişinin ardından hükümet, sarı yelekliler eyleminde görev yapan 111 bin polise, 300 Euro ikramiye vereceğini açıkladı.
Çarşamba günü, sarı yelekliler eyleminde çok fazla mesai harcayan polisler, bunun karşılığını alamadıklarını söyleyerek greve gitti. Karakollar, polis merkezleri kapatıldı. ( Acil durum hariç)Ülke genelindeki eylemler, Noel öncesi Fransa’nıngüvenirliğini sarsarak turist ziyaretini azalttı. Strasbourg’da Noel pazarında, yaşanan terör eylemi, tedirginliği ikiye katladı. Bu negatif tablo Fransaekonomisini altüstetmekle kalmayıp, halkın da kaygılanmasına neden oldu.
Öfke ve gerginliğin köklerini, güncel yaşamın stresi, yorgunluğu ve sağlıksız işleyişi besliyor…