Son günlerde Feminizm ve Feministler, gemi azıya almış durumda.
Zaten şımarık, ahlaksız, bencil, iftiracı, itibar suikastçısı idiler; şimdi iyiden iyiye zıvanadan çıkmışlar!..
Tabii bunların bu kadar cüretkâr olmasının birçok sebebi var. Ancak en büyük sebebi uluslar arası bir projenin ürünü ve evrensel bir ahlaksızlığın temsilcileri olmaları!..
Kadın cinayetleri bahanesiyle tüm erkekleri tecavüzcü, katil diye itham edip sirk maymunu gibi tepiniyorlar!..
Dertlerinin kadın, kadın cinayeti, kadına şiddet olmadığını anlamak için tepinirken söyledikleri sözlere bakmak yeterli:
“Ataerkil bir yargıç/ Kadın olmak suçumuz
Kestiğiniz cezamız/ Seyrettiğiniz şiddet
Suç bende değil
Her neredeysem/ Ne giydiysem
Suç bende değil/ Suç bende değil
Her neredeysem/ Ne içtiysem / Suç bende değil
Tecavüzcü sensin/ Öldüren sensin
Polisler, hâkimler, devlet ve başkan
Direnen kadınlar/ Dünyada, her yerde
Asla yalnız yürümeyeceksin/ Asla yalnız yürümeyeceksin”
Diyorlar ki kısaca: “Biz her türlü haltı yeriz ama siz bize hiçbir şey yapamazsınız!.. Olur da bizden yana olmazsanız tecavüzcü deriz, katil deriz, sizi rezil ederiz!..”
Dünyanın birçok yerinde aynı anda başlayan, kadınlar adına kadını rezil eden bu akım, bizde de hemen alıcı buldu doğal olarak… Ne de olsa bitli baklanın kör alıcısı olurmuş!.. Yalnız bunlar bitli baklayı baklava diye, kör ve nankör alıcıları da bonkör diye yutturma derdinde!..
Tüm erkekleri, polisi, hâkimleri, devleti, devlet başkanını tecavüzcü katil diye itham edip bir de hoşgörü istiyorlar. Arsızlıkta o kadar ileri gidiyorlar ki milletin meclisini milletin değerleriyle savaşmak için kullanıyorlar.
Dünyada ataerkilliği kötülemek için bir yarış yapılıyor; ataerkillik atayı, babayı işaret ettiği için de babayı, erkeği hedefe koyuyorlar. Doğal olarak hedef; babasız çocuklar, atasız evlatlar, otoritesiz aileler, erkeksiz toplum!..
Geleneksel olan her şey hedefe konuluyor. Geleneksel aileler, gelenekler, değerler, binlerce yıldır oluşmuş toplum kültürü, örfler, ananeler, inançlar, yaşam tarzları her şey temelden sarsılıyor, yok ediliyor ve karşısında duranlar da itibarsızlaştırılıyor, yalnızlaştırılıyor, linç ediliyor.
Çok daha üzücü olan ise geleneklere, örf, âdetlere, millî ve manevi değerlere önem veren bir hükûmet zamanında ve onların eliyle bu sapık akımlar, sapkın anlayışlar destekleniyor, cesaretlendiriliyor. Maalesef ki bu gidişat kadını, erkeği, aileyi, toplumu, her şeyi çürütüyor. Şimdi rüzgârın karşısında durmayıp üstüne bir de körükleyenler, yarın bu olaylar fırtınaya, kasırgaya dönüştüğünde hem pişman olacaklar hem de engel olmak için ellerinden bir şey gelmeyecek!..
Tavsiyemiz, bir an önce dünyadaki bu hastalıklı, sapkın feminist akımın etkisinden çıkıp özümüze, geleneklerimize, değerlerimize, inançlarımıza dönmeleri ve bize özgü olan kadın, erkek, aile, toplum politikası ortaya koymaları!..
Diğerleri mi? Onlar zaten dışarıdan beslenen, uluslararası sermayeler tarafından desteklenen sapıklardır!.. Ve hep destek bulacaklar, atılan kemiklerle beslenecekler ve asla yalnız y/ürümeyecekler, hep beraber y/ürüyecek birilerini bulacaklar!..
Siz de bir ürüme sesi duydunuz mu?