Aşk nedir? Aşkı sevgiden ayıran nedir?
Aşk, sevginin küpşümüş hâli midir?
Yapabilen var mı aşk denen şeyin tanımını?
Her tutku aşk mıdır?
Sevda mı, aşk mı daha iyi ifade eder insandaki tutkuyu?
Aşk, âşık, maşuk kavramları ne anlama geliyordu, şimdi ne anlamlar yüklendi?
Aşk nedir, âşık kimdir, maşuk ne anlama gelir?
Ne kadar çok aşk var, herkes âşık, herkes en âlâsından maşuk!.. Herkes aşk adamı, herkes aşk kadını!..
Küçük bir problem var: Hiçbir âşık ilelebet sürdüremiyor aşkını, maşukuyla hem dem olup onda yok olamıyor; hiçbir maşuk yok ki âşığına sadık olup ona bende olsun, hiçbir aşk yok ki dimağlarda uzun süre yer etsin!..
Teknoloji çağında, ışık hızındayız ya aşkların da ne zaman başlayıp ne zaman bittiğini anlayamıyoruz!..
Televizyonlar, gazeteler, haber siteleri hep aynı iğrenç haberleri veriyor, hep aynı kokuşmuşluğu gündemde tutuyor:
“Filan kişi falanla yaşadığı aşkı bitirdi, falanla aşk yaşamaya başladı.” Aşk, aşk yaşamak, aşkı bitirmek!..
Kendi âşık değil, karşıdaki maşuk değil, yaşadığı aşk değil, bitirdiği ise aşk değil!.. Kendisi hayvani nefsini tatmin etmekten öte bir şey bilmeyen zavallı, karşısındaki bu işe gönüllü bir pespaye, bitirdiği ise insanlığı… Bunun adı aşk değil, çok başka bir şey!..
Günümüzün sorunu aşksızlık!.. Aşkımızı kaybettik!..
Hiçbir şeye aşkla bağlanamıyoruz, hiçbir şeyi aşkla yapamıyoruz!..
Günümüz kadını ya da erkeğinin karşısındakine beslediği duygu aşk olmadığı için arzularını tatmin edince aşk(!) bitiyor. Yeni aşklara(!) yelken açıyor!..
Öğrenciysek dersimize, okulumuza aşkla bağlanamıyoruz!..
Öğretmensek öğrencimize, mesleğimize aşkla bağlı değiliz!..
Çalışansak işimizi aşkla yapmıyoruz!..
Ülkemize aşkla bağlı değiliz, insanları aşkla sevemiyoruz.
Ailemize, çocuklarımıza aşkla bağlanamıyoruz.
İbadetlerimizde bile aşk yok!.. Aşkla kılınan namaz, aşkla tutulan oruç, aşkla yapılan zikir bizi kötülerden, kötülüklerden uzak tutmalı!.. Tutmuyorsa kıldığımız namaz değil, tuttuğumuz oruç değil, çektiğimiz zikir değil!.. Ama bakıyoruz ki hem bunları yapıyoruz hem dünyaya tapıyoruz!.. Ortada büyük bir çelişki var!..
Aşk ile yapılan her şeyin nihayeti güzel olur, aşk olmayan hiçbir şeyin ise değeri olmaz.
Fuzuli, “Aşk imiş her ne var âlemde, ilim bir kıyl ü kâl imiş ancak” der. Yani, dünyada her ne var ise kaynağı aşktır, ilim ise -içinde aşk yoksa- boş bir iştir, der.
Yine Fuzuli, “Ya Rab, bela-yı aşk ile kıl âşina beni / Bir dem belâ-yı aşktan etme cüda beni” derken Allah’tan kendisini aşkla tanıştırmasını ve aşk belasından uzak tutmamasını ister.
Yine Fuzuli, “Yar için ağyara minnet ettiğim aybeyleme / Bağban bir gül için bin hâre hizmetkâr olur” der.
Şimdi kimse yok ki sevdiği, aşkı için ayıplamalara, sıkıntılara katlansın. İlk zorlukta terk etmek varken kim âşık olduğunun kahrını çeker, ayrılıp yeni aşklara yelken açmak varken kim aşkta vefa arar.
Yunus emre ise,
“Aşkın pazarında canlar satılır,
Satarım canımı, alan bulunmaz,
Yunus öldü deyu sela verirler,
Ölen beden imiş, âşıklar ölmez” der.
Bundan dolayı Ferhat ve Şirin öldü, aşkları yaşıyor; Leyla ve Mecnun öldü, aşkları baki; Arzu ile Kanber öldü, aşkları hayatta…
Aşk olsun!.. Aşkınız ziyade olsun!.. Aşkla kalın efendim!..