Kahramanlık destanlarının yazılmasının arkasında haksızlığa ve zulme karşı, mazlumun ve ezilenin yanında iman gücü ile durmak yatıyor.
Çanakkale’de aynı ruhla bu destan yazıldı. Yine aynı ruhla Afrin’de Türkiye’yi tehdit eden terör unsurları, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümünde temizlendi. Zulmedenler, hangi nedenlere sığınırsa sığınsın asla başarılı olamayacaklardır.
Türkiye ‘Zeytin Dalı Operasyonu’nda’ tek yürek oldu. Kahramanlarımız ise Çanakkale’de dedelerinin hissettiği ruhla Türkiye’ye dönük sinsi planı yerin dibine soktu. Çanakkale’de kimler Türkiye’ye karşı bir oldu ise bugün de aynı güçler terör örgütleri FETÖ-PKK-YPG-DAEŞ maskesi ile Türkiye’ye operasyon çekmeye kalktılar. Para ile dahi satmadıkları ağır silahları bu terör örgütlerine bedava dağıttılar. Onları ülkelerinde himaye ettiler. Yetmedi, bu terör örgütlerini maaşa bağladılar. Devletlerinin bütçesinden, kendi vatandaşlarının ödediği vergilerden, parasından maaşlar ödediler. Bu paraları elbette ceplerinden de ödemediler.
Bizi içeriden yıkmak için devletin içinde paralel yapı oluşturdular ve 15 Temmuz’da içeriden işgale kalkıştılar. Esasen Türkiye’nin dik duruşuna karşı yapıldı tüm bu operasyonlar. Yani dik duran lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yapılıyor hamleler. Çünkü, Erdoğan ile bağımsız Türkiye’nin ayak seslerinden rahatsızlar. Milli duruştan rahatsızlar. İşte bu nedenle 17-25 Aralık’ta ve 15 Temmuz’da hedefleri Erdoğan’dı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak’ın kuzeybatısındaki Sincar’a da “Ansızın girebiliriz” demesinde ürktüler şimdi. Türkiye’nin bir sonraki hedefi de Münbiç olacak.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyi ve doğusundaki fiili terör örgütü uzun vadede bertaraf edecektir. ABD ise zırhlı araçlarını Halep ile Fırat Nehri arasındaki stratejik bir noktada olan Münbiç yakınlarında tutuyor. Bunu yaparak Türkiye’nin ABD ile karşı karşıya gelmeyeceğini düşünüyor.
Peki ABD’nin Suriye’de terör örgütlerinin maskesi altında bu kadar neden direniyor dersiniz?
Museviliğe göre Yehova tarafından İsrailoğulları’na vadedilmiş bölge. Yahudilik inancına göre Musa’nın Filistin’e girene kadar dolaşmış olduğu topraklardır. Tevrat’ın Tekvin kitabının 15. Bab’ında şöyle yazmaktadır:
“O günde Rab, Abraham’la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenileri ve Kenizzileri ve Kadmonileri ve Hittileri ve Perizzileri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve Girgaşileri ve Yebusileri senin zürriyetine (soyuna) verdim.”
Bu tanıma göre ise Fırat Nehri’nden Nil Nehri’ne kadar olan geniş bölge İsrailoğulları’na vadedilmiştir.
ABD’nin derdi işte bu hayalin gerçekleşmesidir. Bu topraklarda yaşatılan zulmün nedeni budur. Türkiye’nin de etrafı çevrilerek işgal edilmeye çalışılmasının altında bu yatar. Terör örgütleri üzerinden ‘Kürt Devleti’ kurulacağı kandırmacası da yalandır. Sadece Kürtler İsrail’in bu amacına hizmet ettirilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye’nin kendi güvenliği için başlattığı ‘Zeytin Dalı’ operasyonunu siyasi düşüncen ne olursa olsun desteklemek, vatana karşı bir borçtur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapılacak her haince hareket de Türk milletine yapılmış harekettir.
Selam ve dua ile…