Artık intikam zamanı!

Abone Ol

Konuşmak iletişimin en zayıf halkasıdır. Konuşarak iletişim olmaz. Konuşma denilen eylem en iyi ihtimalle gerçek iletişimi destekleyen faydalı bir yan unsurdur. Yazmak da tek başına iletişim değildir ve meramı anlatmak için tek başına yetersiz kalır. Asıl iletişim eylemle olandır; çünkü insanlar konuşulanları değil duyguları ve eylem sırasında ya da sonrasında hissettiklerini hatırlar. Hatıralarınızı düşünün, sizi kızdıran ya da hüzünlendiren hatıralarınızı; size ne söylendiğini mi yoksa o anda ne hissettiğiniz mi hatırlıyorsunuz? En fazla aklınızda kalan şeyler size söylenen laflar mı; yoksa bakışlar, haller, hareketler tavırlar mı? Takıldığınız yerler kelimeler mi; yoksa o kelimeyi sarf edenin niyetine dair hissettikleriniz mi?

Artık harekete geçmeliyiz. Bütün dünyanın kalbine bir his bırakmalıyız. Önce güçlü olduğumuz hissettireceğiz sonra konuşuruz. Güçlü birinin sadece selam vermesi bile dönüştürücü etkiler yaparken zayıf birinin saatlerce konuştuğu bütün kelimeler gökkubbede kaybolur gider.

Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını öldürdün mü; başına bela aldığını, hem de büyük bir bela aldığını göstermemiz gerekiyor. Bu hatadan dolayı sadece hatayı işleyenin değil onun nesillerinin bile pişman olacağını dünyaya hissettirmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırırsan, saldıranları desteklersen; hatta saldıranlara sessiz kalırsan başına çok büyük bir bela almışsın demektir.

Önce tavır sergilenecek. Kendi tarihi ölçülerinden başka bütün dengeleri elinin tersiyle itmiş, bütün azametiyle, bütün kudretliyle, bütün haşmetiyle net, büyük ve cesur bir tavır… Sonra oturup diplomasi de yapalım, konuşalım, anlaşalım da… Çünkü güç ortaya çıkınca uzun konuşmaya gerek kalmadan kısa temaslarla dünyanın en başarılı diyaloğunu yapabiliriz. Önce intikam! Hem de tarihe yazılacak kadar, bir daha bulaşmaya niyetlenenlerin nefesini kesecek kadar büyük bir intikam lazım bize…