Arap Birliği’nde Suriye anlaşmazlığı

Abone Ol

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan geçenlerde Rusya, İran ve Suriye rejiminden mevkidaşlarıyla bir araya geldi.

Ankara’dan yapılan yazılı açıklamada, Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele ile Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması konularının ele alındığı bildirildi.

Suriye rejimi ise Türk askerinin Suriye’den çekilmesi konusunun konuşulduğunu iddia etti.

Şam’ın iddiasının asılsız olduğunu söylemeye gerek yok.

Suriye topraklarından Türkiye’ye yönelik terör tehdidi tamamen ortadan kalkmadığı ve 14 Mayıs’ta iktidar değişmediği sürece Türk askerinin oradan çekilmesi diye bir şey söz konusu olamaz.

Türkiye’yle yapılan görüşmelere Rusya’nın baskısıyla katıldığı açıkça belli olan Suriye rejiminden terörle mücadeleye katkıda bulunacak ve mültecilerin güven içinde geri dönüşünü sağlayacak adımlar beklenmemeli.

Suudi Arabistan gibi bazı Arap ülkelerinin son günlerde “Suriye’yi Arap kucağına geri döndürme” amacıyla olduğunu öne sürdükleri normalleşme girişiminin rejimin tavrını olumlu yönde değiştireceği inancı da boşa kurulan hayalden başka bir şey değil.

Suriye’nin Arap Birliği üyeliği rejim güçlerinin halka yönelik katliamları sebebiyle 2011’de askıya alınmıştı.

Önümüzdeki günlerde Cidde’de gerçekleştirilecek Arap Birliği Zirvesi’nde o üyeliğin yeniden aktifleştirilmesi gündemde.

“Bölgesel krizleri çözen lider” rolüne soyunan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın arzusuna rağmen Suriye rejiminin Arap Birliği’ne dönmesine karşı çıkan ülkeler var.

Örneğin Katar, Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin askıya alınmasına sebep olan koşulların hâlâ geçerli olduğu görüşünde.

Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Âl Sani, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesinin söz konusu olmadığını ve konuyla ilgili söylenenlerin tahminlerden ibaret olduğunu ifade etti.

Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin aktifleştirilmesine karşı çıkan ülkelerden biri de Kuveyt.

Kuveyt, böyle bir adım için Suriye rejiminin muhaliflerle uzlaşması ve Arap Birliği üyesi ülkelerin oy birliğiyle karar alması gerektiğini savunuyor.

Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesine karşı çıkan bir diğer ülke de Fas.

Fas’ın bu konudaki tavrının sebeplerinden birisi komşusu ve hasmı Cezayir’in Şam’la ilişkilerinin çok sıkı olması ve diğeri Suriye rejiminin Batı Sara’yı Fas’tan koparmak için savaşan ayrılıkçı Polisario Cephesi’ne verdiği destek.

Suudi Arabistan’a göbekten bağımlı olan Yemen de Şam’daki Yemen Büyükelçiliği’ni Husilere teslim eden Suriye rejiminin mevcut koşullarda Arap Birliği’ne dönmesine karşı.

Beşşar el-Esed liderliğindeki rejimle normalleşmeyi ve Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin askıdan indirilmesini savunanlar bu adımın Suriye’yi Rusya ve İran’dan uzaklaştıracağını iddia ediyorlar.

Fakat -Mukteda es-Sadr ile deneyip başarısız oldukları halde- bu taktiğe yeniden başvurmaları olmayacak duaya âmin demek.

Suriye rejiminin İran ve Rusya’dan uzaklaşabilecek, Şii milisleri ülkeden çıkarabilecek gücü yok.

En zor zamanında desteğe gelerek kendisini ayakta tutan iki ülkeye karşı tavır almasını beklemek de gerçekçi değil.