Aramızda “dış mihrak” sevmeyen var mı?

Abone Ol

Nasıl yani?” diye başlayabilirsiniz okumaya! Hatta “Olur mu öyle şey canım” da diyebilirsiniz. Baştan söyleyeyim, tamamen haklısınız. Darbeler olduğunda, enflasyon uçtuğunda, dolar ralli yaptığında, ekonomik krizler yaşandığında, suikastler baş gösterdiğinde, bombalar patladığında toplumu bir eksene yönlendirebilmek için kullanılan yalnızca bir kelime var:

“Görünmez Şemsiye”

Bu kelime politikacıların, sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin ve ünlü yazarların kullandığı gizli bir dünya devletini andıran, ulaşılamayan dağları simgeleyen, belki de putlaştırılan, en çoğu da korkulan bir tabir olan “Dış Mihraklar”.

“Eşeleme Zamanı”

Yüz yıldır her gün her birimiz, ‘dış mihraklar’ gölgesini kullanarak Türkiye’yi, Avrupa’yı, ABD’yi ve tüm coğrafyayı ilgilendiren sorunların perde arkasını araştırmak yerine gizliyoruz; ama saklandığımız duvarları eşelemenin vakti geldi!

Dış mihraklar derken 11 Eylül tezgâhıyla Afganistan’dan başlayarak Ortadoğu coğrafyasını kana bulayan ve buradan elde ettiği petrolle süper güçlük rolünü pekiştiren, aynı zamanda çift kutuplu dünyada SSCB tehlikesine karşı soğuk savaş döneminde tüm NATO ülkelerine GLADIO yapılanmalarını kuran ABD’den mi bahsediyoruz.

Yoksa 3000 yıllık “Kabala” denilen bir bağnaz büyü kitabından yola çıkarak kendisini üstün ırk olarak gören Arz-ı Mevud; yani büyük İsrail hayaline iman eden, bunun için de söz konusu bölgede bulunan tüm kavimleri bebeklerine kadar katlederek ibadet ettiğini zanneden Yahudi lobisini mi kastediyoruz?

Örnekleri İngilizlerle, Fransızlarla, Almanlarla, Ruslarla ve Çinlilerle çoğaltabiliriz; ancak mesele senaryo yazmak değil, perde arkasında gerçeği tespit edip çözmektir.

“Yöntemleri Ne?”

Millet olarak efsanelere, medya dayatmalarına, algı operasyonlarına daha da ileri giderek psikolojik terörizme kurban ediliyoruz. Neden mi? Çünkü popüler kültür ve sekülerizm temelinde yükselen yeni dünya düzeni, tek düşünceli insan modeli istiyor. Bu sistem neyden korkacağımız, neye sığınacağımız, neyi sevip neyden nefret edeceğimizi dikta etmeye yeltenen bir model.

Teorimi biraz daha genişleteyim. Sorgulamayan, koşulsuz itaat eden, sosyal medya şizofrenilerine kapılan, üretmek yerine tüketmekten daha çok zevk alan, dininden uzak, tarih bilinci olmayan insanlar yetişsin istiyorlar. Bunun için de okulların, dini eğitim merkezlerinin içini boşaltarak likit şahsiyetler üretiyorlar. Bu sayede her olayın kahramanı “dış mihraklar” diye süslenen eli kanlı örgütler oluyor.

“Çözüm Şeması”

Hiç görünmeyen ve dillerden hiç düşmeyen bu dış mihrakları araştırmadan, konuşmadan, yazmadan bize rahat yok! Bir an evvel çok açılı bakış açımızı pekiştirip, silah yerine silahı tutan elleri yakalayabilirsek, işte o zaman meşhuur Titanic’i batıran buz dağının arkasını görür ve yeni, büyük, bölgesel güçlük gibi hedefleri mantıklı bir zemine oturtarak değerlendirebiliriz…

ALLAH, bizleri dış mihraklar gölgesinden korusun!