53 yıldır kapısında beklediğimiz Avrupa Birliği Parlamentosu bizimle müzakereleri bir süreliğine dondurma kararı aldı. Şahsi kanaatim çok güzel bir iş yaptıklarından yanadır.
Avrupalılar’ın 30 yıl önce belki Avrupa Birliği’nden kastettikleri şey birtakım ekonomik kaygılar içeriyordu; lakin bugün tamamen siyasi zemine kaymış büyüyen ve coğrafyasında güçlenen Türkiye hazımsızlığı içeren bir birliktelik haline büründü.
Avrupa Parlamentosu burada bir tercihte bulunması gerekiyordu. Meşru olan müttefik bir devlet ve millet mi yoksa hunharca, barbarca eylemler gerçekleştiren bir örgüt mü?
Avrupa Parlamentosu evlerinin hayırsız, yaramaz çocuğunu tercih etti. Doğurdukları bu hayırsız evlat onları ahir ömürlerinde rezil ve rüsva edecek haberleri yok. Üredikleri ve sevdikleri bu örgütler şu anda hâlâ onların sevimli şirin evlatları olduğundan gelecek kaygıları da yok. Namlunun ucunun kendilerine döndüğü zamanın gelişini görmeleri için yeterli zamana sahip olamayacaklar, bundan da haberleri yok.
Dünyanın dört bir yanındaki Türkiye düşmanları ülkemizi aynı gün farklı noktalardan köşeye sıkıştırma çabasına gittiler. Bir taraftan Fırat Kalkanı operasyonunu yürüten askerlerimize yönelik Esed tarafından düzenlenen saldırıda 3 şehit verdik.
Diğer taraftan Adana’da valilik otoparkında PKK tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 2 şehidimiz ve birçok yaralımız var. Faiz indirimi mevzusu, doların yükselişi karşısındaki takınacağımız tavra baskı olsun diye de AP kararı ile -tabiri caiz ise aba altından sopa gösterimi- siyasi bir saldırıya uğradık.
Dört bir yandan uğradığımız saldırılar neden yapılıyor, iyi okumak lazım. Lozan’ın zincirini kırmamıza, uysal koyun olup her denileni yapmamamıza karşın yapılıyor. Avrupa Parlamentosu’nun ve doğurdukları tüm terör örgütlerinin bu operasyonları ve bu zihniyetin ortaya koyduğu mevcut durum Türkiye’nin de rotasını daha doğru yönlere çevirmesinin bir vesilesi olacaktır. Olmalıdır da.
Şanghay bir anlamda ekonomik dayanak olarak duruyor olabilir ve bir tür denge unsurudur. Türkiye’nin daha köklü ve uzun soluklu birliktelikleri organize etmesi gerekiyor. Bu durumla ilgili en somut, gelişmesi tamamlanmış, içimize sinmiş bir oluşum olarak D8 yeniden aktif edilmelidir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “Yeni bir dünyanın ilk adımıdır” dediği D8 birlikteliği dünyanın tüm siyasi ve ekonomik dengelerinin değişmesini hedefleyerek bu yolla huzur ve adaletin tesisi için yapılacak çalışmaların birliği olarak niteliyordu. Zor değil, yeter ki birlik olsun. Allah’a emanet olun!