Anlatan, anlayanla cem olur bir ruhta…

Abone Ol

Yerkürenin özetidir Anadolu yiğidim/Sen de onun özeti…

“Bre Doğan! Bre Doğan! Halin nicedir?”Davudî ses gece karanlığını yırtar, Niğbolu’nun yalçın bedenlerinde yankılanır… “Olamaz” der Doğan, “Bu saatte, burada O?”Evet, Yıldırım’dır… Niğbolu’yu kuşatan 130 000 kişilik Haçlı ordusunun arasından sızarak gelmiş ve kale komutanı Doğan Bey’e ummadığı bir anda moral depolamıştır… “Birkaç gün daha oyalayasın küffarı, yoldadır ordum”

***

Bursa çarşısında her sabah, torbasındaki on kadar sıcak ekmeği satmak için dolaşan Somuncu Baba’nın nidası duyulur, “Sıcak somunlar, taze somunlar…”  Onun sesini duyan esnaf bir anda kapışır ekmekleri. Çok lezzetlidir. Uludağ’ın eteğinde küçücük çilehanesinin yanıbaşındaki fırında pişirir ekmekleri Somuncu Baba. Hamuru yoğururken sevgi katar maya yerine. Odunları, Yaradan aşkının ateşiyle tutuşturur. Binbir çileden geçerek tertemiz olmuş nefesiyle harlandırır ateşi. Çarşıya gidene kadar soğumaz ekmekler, gönlünün sıcaklığıyla…

***

Ulu Camii şükürdür Niğbolu’ya… O âna kadar inşa edilmiş en büyük kapalı alana sahip camidir. İnşaat bitmiş sıra açılışa gelmiştir. Günlerden cuma…

Ömründe ikindi namazı sünnetini hiç kaçırmamış birisi varsa o imam olsun denilir. İstemezaslında hiç istemez ama yalan da söyleyemez. Çaresiz geçer imamlığa Somuncu Baba…

Minbere çıkar. “Âlemlerinrabbi olan Allah’a hamdederim“ diye başlar Fatiha’nın tefsirine. Hayranlıkla dinler cemaat. İkinci bir tefsir daha… Anlayabilenler azalır.Katmankatman derinleşir anlam.

Üç, dört ve beş.Anlayan kalmaz… Fatiha’nın yedinci tefsiri bittiğinde artık orası Ulu Camii değil de Arş-ı Âlâ’da bir mekândır sanki. Varoluşun özüdür söyledikleri.Ama anlamak ne mümkün… İlmî yetkinliğiyle üniversitede hocalık yapıp yüksek maaşlar alabilecekken geçimini elleriyle pişirdiği ekmekleri satarak temin etmeyi tercih eden bir Melâmi gönül gerekir ancak o derinliğe inebilmek için.Anlatan, anlayanla cem olur bir ruhta…

Deşifre olmuştur. Mahcuptur… Şöhret en istemediği haldir. Terkeder Bursa’yı…

Önce Aksaray’a, akabindeTohma çayı kıyısına, Tiryandafil’e yerleşir.Otuz yapraklı gül demektir Tiryandafil. Şimdilerde Darende diye anılan enfes doğaya sahip Anadolu kasabasına otuzbirinci gül yaprağı olarak konar.Tohma kanyonu çıkışında kayalara oyulmuş çilehanesinde Yaradanıyla hemhal olur. GeceleriTohma da katılır sohbetine, yıldızlar da…

***

Uzunyayla’da doğan Tohma Çayı raftinge uygun düşümüyle delice girer kanyona. Çılgınlar gibi akar, adrenalin zerkeder meraklılarına…

Ya kanyon çıkışında?.. Somuncu Baba Şeyh Hamid-i Veli’nin dergâhına ulaştığında durulur, giyer melâmet hırkasını, dinginleşir. Ağabeyi Fırat’a kavuşana kadar elinde tesbih, dilinde huzur veren şırıltı, hatm-i hâcede Rabb’ine akan bir derviş gibi akar gider…