Terör, “Genellikle siyasal nedenlerle, halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için dehşet öğesini kullanmak” olarak tanımlanıyor.
Dünya ne zannederse zannetsin, yurdumun Haç/lı şövalyelerince satın alınmış akıl(sız)ları ne düşünürse düşünsün, Türk devleti ve milleti son demlerde sömürgeci Nasraniler’in uykusunu kaçırıyor.
Gördükleri kâbus feci… Zira Türkiye, “Dünya beşten büyük!” ültimatomuyla günbegün yükseliyor! Bizim her adımımızda, bir tuzak bozuluyor. Terör örgütlerinin ardına saklanmış “Büyük Güç” ABD irtifa kaybediyor.
Haç/lı Britanya, Avrupa ve ABD için,15 Temmuz Kurtuluş Zaferi ile Türk milletinin yürekliliğini, Fırat Kalkanı operasyonuyla Türk askerinin cesaretini, terör saldırılarında Türk İstihbaratı ve Emniyet güçlerinin azimli mücadelesini görmek öyle tahammülü kolay bir kâbus olmasa gerek.
Hâlbuki ellerinden geleni yapıyorlar. Mesela, FETÖ’yü 40 yıldır besliyorlar. Terörle can alıyorlar, mezhep çatışmalarını körüklüyorlar. Hayat tarzı polemiğini yaratıyorlar. Türkiye’yi yalnızlaştırmak için çırpınıyorlar.
Beşiktaş’ta polisimize, Kayseri’de askerimize bombalı intihar, Rus Büyükelçisi suikastı, gece kulübü katliamı, İzmir Adliyesi’ne saldırı ile AB’ye alma yeterliliğinde bulmadıkları Türkiye’yi illegal metotlarla yıldırma gayretleri bize çok şey söylüyor:
Nasrani ve Musevi silsileden gelmediği için yeterli bulunmayan Türkiye, bölgesinde, Haç/lıların kabusu olacak kadar güçlü bir duruş sergiliyor. Milletin sesi, mazlumun vasisi oluyor! Dahası bildiğini korkusuzca okuyor!
Bakın şu işe ki, FETÖ arındırmasıyla zayıfladığı düşünülen askerimiz, polisimiz, milletimiz o mel’un işgali durdurmakla kalmayıp yığınla suikastı ve terör eylemini gerçekleştirilmeden engelleyebiliyor. Dahası, ardında büyük güçler olmasına rağmen gece kulübü katilini mahir bir biçimde canlı ele geçiriyor.
Bir nefesle huzuru kaçırılan, sokakları kolayca karıştırılan, kurulan her tuzağa “pıt” diye düşüveren Türkiye, artık tuzakları bertaraf ediyor. “Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır/ Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır!” dizelerini ahvaliyle besteleyip dünyanın kulağına fısıldıyor. Gelecek zamanların “Büyük Gücü” Türkiye’nin ayak sesleri Nasraniler’in korkulu rüyâsı oluyor.
yüzyılın son çeyreğinde anarşi ile vatan topraklarımıza nifak eken Haç/lılar, 21. yüzyılda ülkemize terörü musallat ediyor. Yani!? Yanisini bize Haç/lıların sözlükleri izah ediyor:
Anarşi sözcüğü, Yunanca kökenli ve “baş/sız, yönetici/siz” anlamına geliyor. Anarşi Oxford Sözlük’te “yetke yoksunluğundan veya yetkenin ve diğer yönetim mekanizmalarının tanınmamasından doğan düzensizlik durumu” olarak tanımlanıyor.
Terör ise aynı kaynakta, “Genellikle siyasal nedenlerle, halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için dehşet öğesini kullanmak” olarak tanımlanıyor.
Ülkemizi dün anarşi ile meşgul eden Nasranilerin, bugün bizi terörle yıldırmaya çalışmalarındaki saklı niyetin, bu coğrafyanın önemine binaen olduğunu fark etmediğimizi mi sanıyorlar? Farkındayız! Artık dik duruşlu bir “Başbakanımız”, milletin özgür iradesi ile seçilmiş bir Reis’imiz var. Ülkemiz hakkıyla “baş/lı”, layıkıyla “yönetici/li” artık! Hangi mezhepten, hangi siyasî görüşten, hangi hayat tarzından olursak olalım, birlikte yol alan bir milletimiz var!
Bilinsin ki, bundan böyle, Haç/lıların kilise korolarını bastıracak “Hilal”in yükselişine dair bestelediğimiz şarkılar!