Diyarbakır’da bir ana ayağa kalktı, tarihin seyri değişti. Hacire Ana, elinden alınıp dağa çıkarılan oğlunu geri almak için HDP İl Binası’nın önünde oturma eylemine başladı. 40 yıllık terör örgütüne tek başına meydan okudu: “Ya oğlumu dağdan indirirsiniz ya da dünyayı başınıza yıkarım!” Oturma eyleminin üçüncü gününde oğlu Mehmet’e kavuştu. Evlatları ellerinden alınıp dağa çıkarılan bütün anaları da HDP önünde eylem yapmaya çağırdı. Hacire Ana’nın çağrısına kulak veren anneler 3 Eylül’den bugüne sayıları her gün artarak direnişe devam ediyorlar.
Son yıllarda Kürtçe’nin önündeki yasakların kalkması, siyasetin önünün sonuna kadar açılması ve devletin teröre nefes aldırmayan güvenlik tedbirleri, dağa çıkan yetişkinlerin sayısını yok denilecek noktaya getirdi. Eleman bulmakta zorlanan PKK, tıpkı Suriye’de yaptığı gibi masum çocuklara yöneldi. 15 yaşındaki oğlu için oturma eylemine katılan Süleyman Aydın, sadece 2015 yılında 3 bin 500 çocuğun dağa çıkarıldığını söylüyor.
Bu yazının yazıldığı saatlerde Erzurum Horasan’dan oğlu İbrahim için Diyarbakır’a gelen Mehmet Emin Coşkun’un katılımıyla evlatlarını isteyen ailelerin sayısı 33’e yükselmişti. Hacire Ana’nın yaktığı direniş meşalesi henüz bir yangına dönüşmedi. Yürekleri köze dönüşse de korkudan eyleme katılamayan binlerce aile var.
Kendisini bitirecek tehlikenin farkında olan PKK, eylem yapan anaları önce ajan olmakla suçladı. Tutmayınca PKK’nın elebaşlarından Mustafa Karasu, “PKK için ölmeyecekse neden çocuk doğuruyorsunuz” sözüyle anaları küstahça tehdit etti. HDP Bağlar İlçe Gençlik Kolları’ndan 3 kişi oğlu için eyleme katılan Mustafa Biçer’in kafasına keleş dayayarak “HDP binasına giderseniz önce evladınızı, sonra da sizi öldüreceğiz” dedi.
HDP Milletvekili Leyla Güven, “Kürt sorunu çözümsüz kaldığı sürece gerillaya katılım da olacak, savaş da olacak” sözüyle HDP’nin PKK’nın şiddetini kutsamaktan öte bir fonksiyonunun olmadığını açıkça ilan etti.
PKK ve HDP’nin iftira ve tehditlerine rağmen analar yılmadan, korkmadan evlatlarını istemekte sebat ediyorlar. “Her gün öleceğimize bir gün ölürüz” diyen çelikten iradeye çarpan her tehdit toz ile buz oluyor. Bir ananın elinden evladını aldığınızda onu dünyanın en cesur varlığına dönüştürürsünüz. Zira ciğerini geri almak için canından vazgeçen bir anayı hiçbir şeyle korkutamazsınız.
PKK ve HDP’nin iftira ve tehditlerini anlamak zor değil. Ancak İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “O annelerin feryadının çözüm adresi bir partinin kapısı değil, devletin kapısıdır” sözünü nereye koyacağız? Geçmişte İçişleri Bakanlığı da yapan Akşener hiç olmadığı kadar güvenlik güçlerinin PKK’ya nefes aldırmadığını herkesten iyi bildiği halde devleti neden zafiyet içinde gösteriyor? Ailelerin evlatlarını HDP’den istemesinin dağa giden yolları kurutacak cesareti yeşerttiğini, anaların çığlığının yükseldiği kapıdan artık hiçbir Kürt’ün dağa çıkamayacağını neden görmezden geliyor? HDP’ye oy veren ama çocuklarından olan ailelerin “halkların kardeşliği” maskesini düşürmesinden Meral Hanım neden rahatsız oluyor?
Kapılarına gelen 10-15 yaşındaki çocukları dağa çıkaran HDP, çocukların kalem tutacak ellerine keleş veren PKK, anaların bu kutlu direnişi karşısında hiç olmadığı kadar çaresiz. 40 yıldır ülkeye kan ağlatan bu terör belasını can evinden vurmak, dağa giden yolları kökünden kurutmak için aidiyetimiz, partimiz, ideolojimiz ne olursa olsun 82 milyon tek yürek olup bu eli öpülesi mübarek analarımıza sahip çıkmalıyız.