Amerika’nın çelişkileri

Abone Ol

ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Beyaz Saray’da yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında ülkesinin PKK’ya karşı Türkiye’nin yanında durduğunu ve durmaya devam edeceğini söylemişti.

Fakat aynı Trump, Erdoğan’ın ziyaretinden birkaç gün önce terör örgütünün Suriye koluna silah ve mühimmat verilmesi kararını imzalamıştı.

ABD Başkanı, yurt dışı ziyaretlerinin ilk durağı Riyad’da Arap ve İslam ülkeleri liderleri önünde yaptığı konuşmada, İslami Direniş Hareketi “Hamas”ı terör örgütü olarak niteledi.

Filistin direnişini Hizbullah, DAEŞ ve El Kaide ile aynı kefeye koydu.

Aynı konuşmada Katar’a övgüde bulundu ve Katar’ın Amerika’nın önemli bir stratejik müttefiki olduğunu söyledi.

Arap ve İslam ülkeleri liderlerine seslenerek, radikalleri ülkelerinden çıkarmalarını istedi.

Trump’ın Riyad’da bir kez daha terörist örgüt ilan ettiği Hamas’ın liderlerinin bir bölümü, “Amerika’nın önemli stratejik müttefiki” olduğunu söylediği Katar’ın başkenti Doha’da yaşıyor.

Halid Meşal, görevini hareketin yeni lideri İsmail Heniyye’ye devretmeden önce Hamas’ın yeni vizyonunu ve siyaset belgesini Doha’da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.

Şayet Hamas terör örgütüyse Trump’ın övgüyle bahsettiği Katar’ın yaptığı o örgüte “yardım ve yataklık” olmalı.

ABD Başkanı’nın bu gerçeği bilmiyor olması düşünülemez.

Washington Hamas’ı uzun süredir terör örgütü kabul etse de Trump’ın Arap ve İslam ülkeleri liderleriyle Riyad’da yaptığı zirvede Filistin direnişinin en önemli grubunu Hizbullah, DAEŞ ve El Kaide ile birlikte hedef göstermesi Filistinliler arasında ve Arap sokağında tepkilere yol açtı.

Üstelik o konuşmayı dinleyenler arasında Hamas ile uzlaşı görüşmeleri gerçekleştiren Fetih’in lideri Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da vardı.

Hamas liderlerinden Musa Ebu Merzuk, o kadar İslam ülkesi liderinin karşısında Trump’ın Hamas hakkında sarf ettiği sözlere kimsenin itiraz etmemesinin üzüntü verici olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Temim Bin Hamed El Sani’nin Hamas’ın terör örgütü değil milli kurtuluş hareketi olduğu yönünde açıklamaları var.

Trump’ın Riyad’daki sözlerinden sonra Ankara’nın ve Doha’nın Hamas’a yönelik tavırlarında elbette herhangi bir değişiklik olmayacak.

Fakat ABD Başkanı’nın çelişkili açıklamaları, Amerika’nın ipiyle kuyuya inilmeyeceğini bir kez daha hatırlatması açısından önemli.

Amerikalı yetkililerin ne dediklerinden çok Amerikan yönetiminin ne yaptığına bakmak gerekiyor.

Aynı şey Trump’ın İran hakkında söyledikleri için de geçerli.

Körfez ülkeleri liderlerinin kalbini kazanmanın yolunun Tahran’ı ve politikalarını eleştirmekten geçtiğini bilen Trump, Riyad Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, İran’ın bölgede yıkım ve kaos yaydığını söyledi.

İran rejiminin küresel terörizme öncülük ettiğini belirterek, Beşşar El Esed’in Suriye’de İran’ın desteğiyle tarif edilemeyecek kadar korkunç suçlar işlediğini ifade etti.

Oysa Trump’ın başkanlığını yaptığı Amerika, “Şii DAEŞ’i” olarak da adlandırılan ve vahşette DAEŞ’ten geri kalmayan İran’ın milis güçlerinden El Haşd El Şaabi’nin başlıca hamisi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “terör örgütü” olarak tanımladığı El Haşd El Şaabi’ye Amerika her türlü desteği veriyor.

Riyad’da İran’a atıp tutan ve Hizbullah’tan, DAEŞ’ten, El Kaide’den ve Hamas’tan bahseden Trump, El Haşd El Şaabi’den ve Irak’ta işlediği katliamlardan ise hiç söz etmedi.

Dolayısıyla, İran’ı Arap ülkelerinden çıkarması için Amerika’ya milyar dolarlar yağdıran Körfez ülkeleri Trump’ın İran’a yönelik tehditlerinin kocaman bir balondan ibaret olduğunu görme şokunu yaşarlarsa şaşmamak gerek…