Ramazan geldi ve gidiyor. Her birimizin Ramazan ile ilgili anlatacağı onlarca hatırası ya da belki zihninden hiç çıkaramadığı bir senenin Ramazan’ı vardır. Zira Ramazan öyle bir ay işte ki pek çok şeyi bir arada yaşar insan ve normalden farklı bir iklimde bence biraz da insanlıktan sıyrılır.
Ramazan biraz da hatıra demektir onun için. Birikir ve biriktirirsin bütün bir Ramazan boyunca. Zira diğer bütün zamanlardan farklı, diğer bütün zamanlardan naif ve diğer bütün zamanlardan aheste bir hali vardır ve hafiflersin.
Mesela ben Ramazan ve Ramazan hatıraları ile ilgili şöyle demiştim.
Ramazan çocukken bir başka güzeldi. Büyüdük çocukluğumuzu da kirlettik sanki. Ya da daha acımasızdık; katlettik belki ama yine de ramazanın ne olduğunu görmek için teravih namazında saflar arasında koşuşturan küçük bir çocuğun gözlerinin ta içine bakmak gerekir kanaatimce. Ramazan işte tam da orada saklanmış duruyor. Bazen bir Anadolu köyünün ufak, tenha, maneviyat dolu camiinde ya da büyük bir şehrin haşmetli, ulu bir camiinde gözlerinde ramazan kandilleri yanan masum çocuklar vardır. O masum çocuklar ki ne riyayı bilirler ne sevabı ne de farzı… sırf masumiyettir onlar için Ramazan.
Çok daha eskilere götürüyor zihnim düşüncelerimi. Eski vakitler, diş kirası, fakir fukara sadakası, telefon alarmıyla değil davul sesiyle uyanan insanlar, bayramdan ziyade orucu bekleyenler belki, taş döşeli sokaklarda geceleri yanan kandiller, sonra eller, kınalı eller ve dua ile dua kokan diller. Eski vakitleri özlüyorum kâri. Dedemin dizine başımı koyup ya da taklit ederek onu gittiğim teravih namazlarını yahut tam ezber edememiş olmama rağmen bağırarak söylediğim Itri kokan salavatları. Ben Ramazan’ı özlüyorum, dedemi özlüyorum, çocukluğumu özlüyorum ey canım kâri.
…
“Nerede o eski Ramazanlar” diyenlerin tam olarak anlatmak istediklerinin ne olduğunu bilemesek de her birimiz işte o hatıralardan bahsediyoruz aslında. Eskiyi özlediğimizden, eskileri özlediğimizden bence. Ama bir şey var ki bütün yaşadığımız Ramazanlardan farklı, bambaşka bir Ramazan geçirdik. Hepimizin yıllar sonra Ramazan hatıralarını anlatacağımızda bahsedeceğimiz ortak bir hatıra bu Ramazan. Camilere gidemediğimiz, sevdiklerimizi göremediğimiz, beraberce bir iftar edemediğimiz garip, tuhaf bir Ramazan…
Onlarca sene sonra bile bu senenin Ramazan’ını anlatacağız ve biz anlatınca “Gerçekten mi?” diye tepkiler vererek inanmayacaklar bu yaşadıklarımıza.
…
Yanlış anlamayın; eksik, kusurlu ve tuhaf olan bu mübarek ay değil. Ama insanın içi acıyor işte.