Göstericiler, Alman yetkililerin saldırganı Suudi Arabistanlı bir doktor olarak tanımlamasının ardından, göç üzerindeki kontrollerin sıkılaştırılmasını talep etti.
Polis, yaklaşık 1.000 kişinin katıldığı gösteride, "göçmen geri gönderme" gibi pankartların taşındığını ve "Almanya'yı sevmeyen Almanya’yı terk etsin" gibi sloganların atıldığını bildirdi. Göstericiler ayrıca "sığınmacı evleri istemiyoruz" şeklinde de bağırdılar.
Yerel medya, göstericilerle polis arasında birkaç küçük arbede yaşandığını bildirdi.
Bu saldırı, Almanya'nın 23 Şubat'ta yapılacak erken seçimlere yaklaşırken, göçün önemli bir konu olmaya devam edeceğini gösteriyor. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin, son yıllarda Almanya'ya gelen büyük mülteci ve göçmen sayısına karşı toplumda oluşan tepkiyle birlikte, güçlü bir şekilde oy topladığı belirtiliyor.
Avrupa genelindeki aşırı sağcı figürler, Almanya'nın geçmişte yüksek düzeyde göçü kabul etmesini ve şu anda güvenlik zaafiyetlerini eleştirdi. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Almanya'daki saldırıyı, Avrupa Birliği’nin göç politikalarına karşı sert bir eleştiri yapmak için kullandı. Orban, Budapeşte’deki yıllık basın toplantısında, "Batı Avrupa’daki değişen dünyayla, oraya akan göç ve özellikle illegal göç ile terörist saldırılar arasında bir bağlantı olduğu konusunda şüphe yok" dedi.
Orban, Avrupa Birliği’nin göç politikalarına karşı "direneceğini" ve "Brüksel'in Magdeburg’un yaşanmasını Macaristan’a da yaşatmak istediğini" söyledi.