Allah sevgisi Celle Celâlühü

Abone Ol

*”Allah onları, onlar da Allah’ı severler,” (5 Maide 54) buyrulmuştur.

Akan suları durduran hakikat: Allah Sevgisi.

Allah’ı sevmek ve O’nun tarafından sevilmek…

Ne yazık ki acı kaybımız günümüzde. En yüce manayı kaybetmek ne felaket! Varlık, saltanat ve her şey O’nun ve dönüşümüz O’na. Kazanmak lazım tabii ki…

“Allah Sevgisi, tamamıyla O’na yönelmektir. Allah Sevgisi Allah’tan başkasını unutmaktır. Allah Sevgisi, vücudun bütün cüzlerinin O’nun olduğunu görmektir.” (Marifetname)

Ebu’l Hasan Harkâni Hazretleri bir gün sohbetinde bulunanlara:

-Dünyada en iyi şey sizce nedir, diye sordu. Orada bulunanlar:

-Siz daha iyi bilirsiniz, dediler.

Bunun üzerine şu açıklamayı yaptı:

-“Dünyada en iyi şey Allah Tealâ’yı unutmayan gönüldür.

O’nu unutmayan gönül, O’na sevgiyle dolu olan gönüldür.”

Bu sevgi neler düşündürmez ve nice güzel anlar yaşatmaz ki!

Bu sevgiyle semaya bakan insan, ondaki güzellik, san’at ve hayretamiz intizama hayran kalır. O, sayısız yıldızın kandiller misâli, dünyadan kat kat büyük oldukları halde Allah (cc)’ın nasıl durdurduğunu tefekkür eder. Yeryüzüne bakınca da binlerce çeşit mahlûkun doğup – ölüşünü, aynı topraktan yetişen sayısız nimetin, birbirine karışmadan ve şaşırmadan nasıl büyüyüp vazifesini tamamladıktan sonra, dünyayı terk ettiğini görür:

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, akl-ı selim sahipleri için gerçekten ibretler vardır.”(3 Al-i İmrân 190)

Güllerin kokusu, rengârenk çiçeklerin ahvali, kuşların ötüşü, suların çağlayışı insanı düşünmeye, tefekkürle manâ âlemlerine dalmaya, ibret alarak hikmetler çıkarmaya sevk eder. Bütün bunlar ise, onun gönlünde Allah sevgisini ve zikrini artırır:

“Sağduyulular o kimselerdir ki; ayakta iken, otururken ve yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında iyice düşünürler ve şöyle derler:

“Ey Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen batıl şey yaratmaktan münezzehsin. Bizi cehennem azabından koru.”(3 Â-li İmrân 191)

Evet, bir Zât’ı sevmek ki, ne güzel ve ne yüce bir sevgi o… Başımızdaki iki gözümüzle gördüğümüz şu sayısız mahlûkun yaratıcısı… Kalp gözlerimizin kapalı olması sebebiyle göremediğimiz yine milyonlarca yaratığın da Rabbi! Yeryüzünün “halifesi” olarak yaratılan insanın akıl ve havsalasını durduracak yücelik, tertip ve güzellik…

O’nu sevmek sevgilerin en yücesi, makamların en üstünü, elmas ve incisidir. Bu sevgiden mahrum olmak ise, tarifi imkânsız bir mahrumiyet ve yok oluştur. Gazali r.al şöyle der:

“Zevklerin en üstünü ve en iyisi Allah’ı bilmek ve O’nun Cemaline bakmaktır. Bu zevkten mahrum olan müstesnâ, onun üzerine herhangi bir zevkin tercih edilmesi düşünülemez.”

Ahmed el- Rufai de der ki;“Marifet bir tattır. Onu Allah, kullarından dilediğine tattırır.”

Allah’ı sevenlerin gönül gözleri açılır, zerre ve kürrelerin zikrini işitir ve kemalin son zirvesine ulaşırlar. Zira bu sevginin sahibi Yüce Rabbimiz, mübarek kitabında şöyle buyurur:

“-Yeryüzünde ve gökyüzünde olanların hepsi Allah’ı tesbih ederler.” (62 Cuma 1)

Bu sırra ermek ne güzel!