Allah Rasûlü’nden (sav) inciler

Abone Ol

ALTINDAN BİR KÖŞK

İSTER MİSİNİZ?

“Allah’ı zikretmek maksadıyla bir araya gelmiş olan hiçbir topluluk yoktur ki; Allah’ın rahmeti onları kuşatmamış, kendilerine bir iç huzuru gelmemiş ve Allah onları melekleri yanında anmamış olsun.”

Kim istemez, değil mi?

Ama onun da herhalde iyi bir bedeli vardır. Ancak bakın korkulduğu kadar değil!

Hz. Enes (ra) anlatıyor:

“Rasûlullah (as) buyurdular ki:

Kim kuşluk namazını on iki rek’at kılarsa Allah Teâlâ Hazretleri cennette onun için altından bir köşk bina eder.”(Tirmizî, salât 346.)

Kuşluk namazı konusunda bir müjde de şöyledir:

Hz. Ebû Hureyre (ra) anlatıyor:

“Rasûlullah (as) buyurdular ki:

Kim kuşluğun bir çift (namaz)ına devam ederse, deniz köpüğü kadar çok da olsa, Allah günahlarını affeder.”(Tirmizî, salât 346.)

SEYAHAT EDEN MELEKLER

Ebû Hüreyre’nin (ra) rivâyetine göre Peygamberimiz (asm) şöyle buyurur:

“Allah’ın yeryüzünde seyahat eden bazı melekleri vardır. Onlar Allah’ın anıldığı ve O’na ibadet edildiği meclisleri araştırırlar. Böyle bir cemaat buldukları zaman, ‘Gelin buraya! İşte aradığınız burada’ diye diğer melekleri çağırırlar. Bunun üzerine dünya semâsında bulunan melekler gelip kanatları ile onları kuşatırlar. Sonra, her şeyi en iyi bilen meleklerin Rabbi, ‘Kullarım ne diyor?’ diye sorar. Melekler:

“Seni tesbih ediyorlar, yüceltiyorlar, Sana hamd ediyorlar, Seni her türlü eksiklik ve noksanlıktan uzak tutuyorlar’ diye cevap verirler. Allah Teâla;

‘Peki, onlar beni gördüler mi?’ diye sorar ve aralarındaki konuşma şöyle devam eder:

-Hayır, Seni görmediler.

-Peki, Beni görmüş olsalardı nasıl olurdu?

-Seni görmüş olsalardı, Sana daha çok ibadet eder, Seni daha çok anar ve daha çok tesbih edip yüceltirlerdi.

-Benden ne istiyorlar.

-Senden cenneti diliyorlar.

-Peki, onlar cenneti gördüler mi?

-Hayır! Vallahi görmediler Yâ Rabbi!

-Eğer görmüş olsalardı nasıl olurdu?

-Eğer görmüş olsalardı, ona kavuşmayı daha çok arzular, ona ulaşmayı daha çok isterlerdi.

-Peki, onlar neden Bana sığınıyorlar?

-Cehennemden Sana sığınıyorlar, Yâ Rabbi.

-Onlar Cehennemi gördüler mi?

-Hayır, vallahi görmediler.

-Peki, görmüş olsalardı ne olurdu?

-Eğer görmüş olsalardı, ondan daha çok kaçar, daha çok korkarlardı.

-Siz şahit olun ki, ben onları bağışladım.

Bu konuşma üzerine meleklerden biri: “Meclis’te bulunan falan kimse onlardan değildir. Bir işi dolayısıyla onların yanına gelmiştir”, dedi.

Allah Teâlâ, “Orası zikir ve ibadet meclisidir. Oralara katılanlar mes’ûd olur” buyurdu. (Buhâri, daavât 66; Tirmizî, daavât 129; Müslim, zikir 25.)

İşte meclislerin en güzeli! Ne hoş değil mi? Huzur ve saadet dolu bir mekân… Meleklerin ziyaret ettiği yeryüzü cennetleri… İşte bunu belgeleyen bir hadis daha:

Ebû Hureyre (ra) Rasûlüllah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

-“Allah’ı zikretmek maksadıyla bir araya gelmiş olan hiçbir topluluk yoktur ki; Allah’ın rahmeti onları kuşatmamış, kendilerine bir iç huzuru gelmemiş ve Allah onları melekleri yanında anmamış olsun.” (Müslim, zikir 39)

Bu gerçekler bizlere büyük birer mükâfat ve kulluğa, iyiliğe birer teşviktir. Akıllıysak, bu gerçeklerden ders alarak hayata geçiririz.

Efendimiz (sav):

-“Müferridler öne geçti” buyurdu.

Bunun üzerine sahâbîler:

–Müferridler ne demektir yâ Rasûlallah? diye sordular.

Rasûl-i Ekrem de:

-“Allah’ı çok anan erkeklerle kadınlardır,” buyurdular. ( Müslim, zikir 4; Tirmizî, daavât 128.)

ALLAH İÇİN SEVGİ,

ALLAH İÇİN ZİYARET

Ebu Hureyre (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Bir zat, diğer bir beldede bulunan din kardeşini ziyaret için giderken, Allah da bu adamın yolunu gözetlemek için bir melek görevlendirmişti. Adam meleğe yaklaşınca, melek nereye gittiğini sordu. Adam:

– Şu köyde bir (mü’min) kardeşim var, onu (ziyarete) gidiyorum, dedi. Melek:

– O adamla daha önce menfaatinize dayalı bir işiniz oldu da, onu devam ettirmek mi istiyorsunuz, dedi.

– Hayır, o zatı yalnız Allah için severim” deyince melek şu müjdeyi verdi:

-Ben Allah’ın sana gönderdiği bir elçiyim. Sen o adamı nasıl seviyorsan, Allah da seni öyle seviyor.” (Müslim, kitabu’l-birr 38.)

Bir başka Tirmizi hadisinde ise şöyle buyrulur:

-“Hastayı veya Allah rızası için sevdiği bir kardeşini ziyaret edene (rahmani olarak) şöyle nida edilir:

-Ne mutlu sana! Ne güzel o yolculuk! Kendine cennette bir yer hazırladın!..” (Tirmizî, birr 64; İbni Mâce, cenâiz 2.)

Hadislerde ortak olan bir yön vardır, o da; Allah için olmasıdır. Dünyalık bir maksat olmadan sadece O’nun rızasını düşünerek mü’min kardeşini ziyaret etmek, insanı Allah’a (cc) yaklaştıran en güzel amellerden bir tanesidir. Bu gerçeği Peygamberimiz (sav) şöyle dile getirirler:

-“Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir” (Ebû Dâvud, sünnet 3.)

“BEN AÇLIKTAN BİTKİNİM!”

Hz. Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: “Bir adam Rasûlullah’a (sav) gelerek:

“Ben açlıktan bitkinim!” dedi. Rasûlullah (sav) derhal hanımlarından birine (adam) (gönderip yiyecek istedi. Ama kadın):

“Seni hak ile gönderen Zât-ı Zü’l-celâl’e yemin olsun, yanımızda sudan başka bir şey yok” diye cevap verdi. Rasûlullah (sav) bunun üzerine diğer bir kadınına gönderdi. O da aynı şeyi söyledi. Rasûlullah (sav) sonunda:

Bu (bitkin) açı kim misafir edip (doyurursa) Allah ona rahmet edecektir!” buyurdu. Ensar’dan Ebû Talha (ra) kalkıp: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben misafir edeceğim!” dedi ve onu evine götürdü. Evde hanımına:

“Hanemizde (misafir için) yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hanım: “Hayır, sadece çocukların yiyeceği var!” dedi. Bunun üzerine hanımına:

“Sen onları bir şeylerle avut, sonra da uyut. Misafirimiz girince, ona sanki yiyormuşuz gibi görünelim. Yemek için elini tabağa uzatınca lâmbayı düzeltmek üzere kalk ve onu söndür!” diye tenbihatta bulundu.

Kadın söylenenleri yaptı. Beraberce oturdular. Misafir yedi. Karı-koca (ve çocuklar) geceyi aç geçirdiler. Sabah olunca Rasûlullah’a (as) geldiler.

Rasûlullah (s.a.v.) Ebû Talha’ya:

“Dün gece misafirinize olan davranışınız sebebiyle Allah Teâlâ Hazretleri taaccüp etti)!” buyurdu ve şu âyet-i kerîme nâzil oldu dedi:

“…Ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, onları kendi nefislerine tercih ederler” (59 Haşr 9; Buharî, menâkıbu’l-ensâr 10, tefsiru sureti’l-haşr 6; Müslim, eşribe 172.)